Geçtiğimiz günlerde Sayın Özgür Özel ile Belediye Başkanı
Gülşah Durbay arasında ilişki olduğuna dair gündem
oluşturulmak istenmişti. Bu ahlak yoksunu insanlar kanser tedavisi
gören Gülşah Durbay’a iftira atmaktan hiç çekinmediler. Bu
çirkin kumpas kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Gerekli ilgiyi
görmedi.
Belli ki bu operasyon CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’e karşı
yapılmıştır.
Bu bir itibarsızlaştırma operasyonudur.
Sayın Özgür Özel’in bu operasyonla tasfiye edilmesi
planlanmıştır.
Fakat plan gerçekleşmedi.
Bu çirkin iftirayı atanlar, medya ya taşıyanlar, sosyal medyada
paylaşıma sokanlar Kılıçdaroğlu’na yakın isimler olduğu bilgisine
ulaşıldı. CHP geçmişten beri kumpas ve kasetlere alışık…
Hatırlarsanız Rahmetli Deniz Baykal’da kaset operasyonuyla
tasfiye edilmişti.
Yerine Kemal Kılıçdaroğlu getirilmişti.
Hatta; Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday
olduğu için, Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısında durduğu için kaset
kumpasıyla, tehdidiyle adaylıktan çekilmek zorunda
bırakılmıştı.
Bu kumpas Sayın Özel’i yıpratırken, Kemal Bey’in itibarını zarar
vermiş ve zan altında bırakmıştır.
Bu kumpas kime yaradı? Kim kar etti?
Tabi ki Ekrem İmamoğlu. 31 Mart yerel seçimlerinde büyük başarı
elde eden CHP, Tam tamına 47 yıl sonra seçimlerde birinci çıkan
CHP,
Bu tür kumpaslara vakit harcamak yerine yükselen oylarını
korumak ve daha ileriye taşımak için siyasi hamleler
yapmalıdır.
50 yıl yani yarım asır boyunca beklenen başarıya ulaştı, birinci
oldu. Fakat bu başarıyı ileriye taşımak yerine CHP içinde bölünmeyi
sağladı. CHP’si 4’e ayrıldı.
Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel, Mansur
Yavaş.
CHP içinde daimî bir kılıç çekme hali var.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışması gününden evvel başladı.
Kemal Kılıçdaroğlu parti içinde oldukça etkin bir muhalefet
yapıyor.
Özgür Özel partisine emanetçi olarak gelmenin hissiyatını
üzerinden tam olarak atamadı.
Muhalefet yapması gereken CHP kendi iç hesaplaşmalarından başını
kaldırıp iktidara bakamıyor.
İşte o nedenle
CHP’nin; 31 Mart’ta yaşanan başarıyı sürdürmesi çok da mümkün
görülmüyor.
Dem Parti Kürt Halkının Haklarını Korumak Yoksa Kandili
Savunmak İçin mi Mecliste
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Meclis açılışında DEM Partili
milletvekillerinin ellerini sıktı. Bilge Lider Sayın Bahçeli,
“DEM’e uzattığım el, Türkiye partisi olun
teklifidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’da, Bahçelinin duruşuna destek
verdi. DEM Parti’ye terörle arasına mesafe koyması gerektiğini
nezaketli üslubuyla. “Bir elinde silah tutarak siyaset
yapılmaz. Sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer
yoktur” uyarısında bulundu.
Cumhur İttifakı’nın
liderleri Erdoğan ve Bahçeli’den gelen mesajlar
toplumda beklenti oluşturdu. Çözüm süreci yeniden gündemde olur mu?
Öncesindeki süreç başarılı olamamıştı. PKK ve siyasi uzantıları
süreci sabote etmişti. Bu yaşanan süreci toplum olarak doğru
okumalıyız. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; İsrail’in, Türkiye’yi
hedef alma ihtimaline karşı iç cepheyi tahkim etmek gerektiğini
söylemişti.
Bölgesel savaş artık bölgesel olmaktan çıkıp sınırlarımıza
dayandığı şu günlerde iktidar, muhalefet çekişmesi söz konusu
olamaz, olmamalı da…
CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’de Türkiye’nin çıkarları söz
konusu olduğunda mutlak birlik olunması gerektiği konusunda çağrısı
yapmıştı. Atılan bu adımlar iç barışımıza ve Türkiye’nin
bütünlüğüne yönelik bir çabadır. Her iki lider, bugüne kadar
Türkiye’nin bekası için hareket ettiler. Bir kez daha inisiyatif
geliştirdiler. Bu inisiyatif DEM Parti’lilerin duruşuna göre
olgunlaşacaktır. Dem Parti Kürt halkının haklarını korumak yoksa
kandili savunmak için mi mecliste öncelikle bunun kararını
vermelidir.