Pazar ahlaklı insanlar İmamoğlu’nun mu yoksa Kılıçdaroğlu’nun mu piyonu?

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

Geçtiğimiz günlerde Sayın Özgür Özel ile Belediye Başkanı Gülşah Durbay arasında ilişki olduğuna dair gündem oluşturulmak istenmişti. Bu ahlak yoksunu insanlar kanser tedavisi gören Gülşah Durbay’a iftira atmaktan hiç çekinmediler. Bu çirkin kumpas kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Gerekli ilgiyi görmedi.

Belli ki bu operasyon CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’e karşı yapılmıştır.

Bu bir itibarsızlaştırma operasyonudur.

Sayın Özgür Özel’in bu operasyonla tasfiye edilmesi planlanmıştır.

Fakat plan gerçekleşmedi.

Bu çirkin iftirayı atanlar, medya ya taşıyanlar, sosyal medyada paylaşıma sokanlar Kılıçdaroğlu’na yakın isimler olduğu bilgisine ulaşıldı. CHP geçmişten beri kumpas ve kasetlere alışık…

Hatırlarsanız Rahmetli Deniz Baykal’da kaset operasyonuyla tasfiye edilmişti.

Yerine Kemal Kılıçdaroğlu getirilmişti.

Hatta; Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olduğu için, Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısında durduğu için kaset kumpasıyla, tehdidiyle adaylıktan çekilmek zorunda bırakılmıştı.

Bu kumpas Sayın Özel’i yıpratırken, Kemal Bey’in itibarını zarar vermiş ve zan altında bırakmıştır.

Bu kumpas kime yaradı? Kim kar etti?

Tabi ki Ekrem İmamoğlu. 31 Mart yerel seçimlerinde büyük başarı elde eden CHP, Tam tamına 47 yıl sonra seçimlerde birinci çıkan CHP,

Bu tür kumpaslara vakit harcamak yerine yükselen oylarını korumak ve daha ileriye taşımak için siyasi hamleler yapmalıdır.

50 yıl yani yarım asır boyunca beklenen başarıya ulaştı, birinci oldu. Fakat bu başarıyı ileriye taşımak yerine CHP içinde bölünmeyi sağladı. CHP’si 4’e ayrıldı.

Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel, Mansur Yavaş.

CHP içinde daimî bir kılıç çekme hali var.

Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışması gününden evvel başladı.

Kemal Kılıçdaroğlu parti içinde oldukça etkin bir muhalefet yapıyor.

Özgür Özel partisine emanetçi olarak gelmenin hissiyatını üzerinden tam olarak atamadı.

Muhalefet yapması gereken CHP kendi iç hesaplaşmalarından başını kaldırıp iktidara bakamıyor.

İşte o nedenle

CHP’nin; 31 Mart’ta yaşanan başarıyı sürdürmesi çok da mümkün görülmüyor.

Dem Parti Kürt Halkının Haklarını Korumak Yoksa Kandili Savunmak İçin mi Mecliste

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Meclis açılışında DEM Partili milletvekillerinin ellerini sıktı. Bilge Lider Sayın Bahçeli, “DEM’e uzattığım el, Türkiye partisi olun teklifidir” dedi.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’da, Bahçelinin duruşuna destek verdi. DEM Parti’ye terörle arasına mesafe koyması gerektiğini nezaketli üslubuyla. “Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz. Sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer yoktur” uyarısında bulundu.

Cumhur İttifakı’nın liderleri Erdoğan ve Bahçeli’den gelen mesajlar toplumda beklenti oluşturdu. Çözüm süreci yeniden gündemde olur mu? Öncesindeki süreç başarılı olamamıştı. PKK ve siyasi uzantıları süreci sabote etmişti. Bu yaşanan süreci toplum olarak doğru okumalıyız. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; İsrail’in, Türkiye’yi hedef alma ihtimaline karşı iç cepheyi tahkim etmek gerektiğini söylemişti.

Bölgesel savaş artık bölgesel olmaktan çıkıp sınırlarımıza dayandığı şu günlerde iktidar, muhalefet çekişmesi söz konusu olamaz, olmamalı da…

CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’de Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda mutlak birlik olunması gerektiği konusunda çağrısı yapmıştı. Atılan bu adımlar iç barışımıza ve Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik bir çabadır. Her iki lider, bugüne kadar Türkiye’nin bekası için hareket ettiler. Bir kez daha inisiyatif geliştirdiler. Bu inisiyatif DEM Parti’lilerin duruşuna göre olgunlaşacaktır. Dem Parti Kürt halkının haklarını korumak yoksa kandili savunmak için mi mecliste öncelikle bunun kararını vermelidir.