Patronların söylediği 10 yalan
Abone olPatronlar ne söyler, ne kasteder?
“Yaşamınızı bir şirkette ay sonunu bekleyen modern zaman
kölelerinden biri olarak mı geçiriyorsunuz? Kışın dondurucu
soğuğunda, yazın çöl sıcağında kimler için çalışıyorsunuz?
En güzel yıllarınızı havasız, iç karartıcı ofislerde
tükettikten sonra sizden geriye ne kalacak?” Fransız
yazar, araştırmacı, psikanalist Corinne Maier bu soruları kendine
sorduktan sonra yaşamının kökten değiştirmeye karar vermiş. Bu
aşamada kaleme aldığı “” yalnızca Fransa’da değil, Avrupa’nın
neredeyse tüm ülkelerinde, hatta ABD’de milyonlarca okura ulaşan
bir tembellik manifestosu…
Orta kademe yöneticilerine 10 emir
Maier kitabında, “İşte bir şirketin orta kademe yöneticiden
bekledikleri; bu beklentiler önemlidir ve sık sık
birbiriyle çelişir. Bunları yerine getirmenin en iyi
yolu düşünmemektir; ağır bir sorumluluk…” diyor ve şirketin bu on
emrinin yazılı olduğu levhaları kırmak için alternatif bir duruş
öneriyor. İş orta kademe yöneticilerine 10 emir ve Maier’e göre
aslında ne anlama geldikleri…
1- İş bir nimet, çalışmak ayrıcalıktır. Bir işin mi var?
Şansına şükret, pek çok insan bu şanstan yoksun
Maier: Ücretlilik köleliğin modern yüzüdür. Şirketin insanın
kendini geliştirdiği bir yer olmadığını hatırlayın, öyle olsaydı
bilirdik. Siz ay sonunda ücretinizi almak için çalışıyorsunuz,
şirketlerde sık sık söylendiği gibi, “hepsi bu”.
2- Şirkete verdiğin zamanın hesabını tutma. Güvenli bir işe
girmenin ve işini kaybetmemenin koşulu budur
Maier: Sistemi değiştirmeye çalışmak anlamsızdır, sisteme karşı
çıkmak onu güçlendirip direncini artırır. Kuşkusuz, anarşik
davranışlarda bulunabilir, işyerinize telefon edip hasta olduğunuz
söyleyebilir ya da “İşten çalın çünkü iş sizden çalıyor” sloganını
benimseyebilirsiniz. Bu her zaman hoştur, ama isyan 1970’lerin
düzen muhaliflerinin yöntemiydi ve bunların ne olduklarını gördük
(hepsi patron oldu).
3- Şirket senden çok şey bekler; ama bunun karşılığında
sana hiçbir şey borçlu değildir. Düzen budur; “acımasız piyasa
yasaları” böyle işler. Başka seçeneğin yoktur, zira gelecek, sosyal
hayat, kendini gerçekleştirme, iş dışı yaşam diye bir şey
yoktur.
Maier: Yaptığınız iş esas olarak hiçbir şeye yaramaz ve her an
sokaktan geçen ilk salak yerinizi alabilir. O halde, olabildiğince
az çalışın ve “kendinizi satmak” ve “etrafınızda bir koza örmek”
için biraz zaman harcayın (gene de çok fazla değil). Böylece
yeniden yapılanmaya gidilmesi halinde, sizi destekleyenler çıkar ve
dokunulmaz (ve dokunulmamış) olursunuz.
4- Oyunu kurallarına göre oyna. Şirkette herkes eşittir, bu
nedenle sadece en iyiler başarır. Mevcut kurallar, en yetkili
kişiler olan tepedekiler tarafından belirlenmiştir. Sana gelince,
başarılı olmazsan bunun nedeni zarların hileli olması değil, senin
bu başarıyı hak etmiyor olmandır. O halde başarısız olursan sadece
kendine kız.
Maier: Hakkınızda hüküm verirken, işinizi nasıl yaptığınıza değil,
sunulan modele uysalca uyma kapasitenize bakılacaktır. Ne kadar çok
jargon kullanırsanız, o kadar işin içinde olduğunuza
inanılacaktır.
5- Uysal ve esnek ol. Konsensus her şeyin başında gelir;
toplu olarak hata yapmak tek başına haklı çıkmaktan daha iyidir.
Önemli olan hep birlikte ilerlemektir; tutulan istikametin ve
kullanılan araçların önemi yoktur. Uyumsuz bir fikir beyan etmeye
cüret eden herkes, ortak menfaatlere karşı gelmekten suçlu durumuna
düşecektir.
Maier: Hangi nedenle olursa olsun sorumlu bir pozisyonu asla kabul
etmeyin. Yoksa ek birkaç kuruş, (yani leblebi çekirdek parası)
dışında hiçbir karşılık almadan daha çok çalışmaya mecbur
kalırsınız.
6- Yaptığın işe fazla inanma, bu gereksizdir, hatta
verimliliği düşürür. Kendilerine verilen görevleri ciddiye alanlar,
teker çomak sokan tipler, hatta sistemi tehlikeye atan
fanatiklerdir.
Maier: Büyük şirketlerde en gereksiz işleri seçin: danışmanlık,
uzmanlık, araştırma, geliştirme. Bir iş ne kadar gereksizse,
“şirketin zenginlik üretimine katkı”nızı ölçmek o kadar zorlaşır.
Operasyonel (“sahada”) görevlerden vebadan kaçar gibi kaçın. En
iyisi “kızağa çekilme”yi hedeflemektir; üretken olmayan, çoğunlukla
“bölümler arası” bu işler hiçbir sonuç doğurmadığı gibi, her türlü
hiyerarşik baskıdan uzaktır. Uzun lafın kısası, kaytarmak için
idealdir.
7- Şirket dünyasını sorgulamadan kabul et. Birlikte
çalıştığın insanların çoğu beyaz, Fransız, orta sınıf,
heteroseksüel, üst kademelerdeyse erkektir. Bunda şaşılacak hiçbir
şey yoktur; yabancılar Fransızlardan daha eğitimsiz ve vasıfsızdır,
gay’lerin diğerlerinden daha fazla entegrasyon problemi vardır,
kadınların işlerine ayıracak vakitleri erkeklerden daha azdır vs.
Benden sonra tekrarla.
Maier: Bir kez kenara çekildikten sonra, bir şeyleri değiştirmekten
özellikle kaçının; işten ilk çıkarılanlar en çok göz önünde
olanlardır.
8- Şunları inançla tekrarla: şirketlerin küreselleşmesi
zorunludur, şirketlerin esnekliğe ihtiyacı vardır; vasıfsız
elemanların işsizliği kalıcıdır, şu anki emeklilik sistemi toplum
için çok ağır bir yüktür. Bitirdiğinde baştan başla ve
söylediklerinden hiçbir kuşkun kalmayana kadar
tekrarla.
Maier: Küçük işaretlerden (giysilerdeki ayrıntılar, farklı
espriler, sıcak tebessümler) sistemden kuşkulanan ve ne kadar
absürd olduğunu fark eden benzerlerinizi teşhis etmeyi öğrenin.
9- Yönetimin amentü duasını öğren: gelecek, bir tedarikçi
ağıyla çalışan ekip ya da proje temelinde örgütlenmiş, müşteriyi
tatmine yönelik, esnek şirketlerindir. “Belirsizliklerden” oluşan
“karmaşık” bir ortamda “dalgaların üzerinde sörf yapma”nın tek yolu
budur. Buna inanmıyorsan yarın çalışmak için işe gelmene gerek
yok.
Maier: Şirkete geçici personel (kısa dönemli sözleşmeler,
free-lance’ler vs) aldığınızda onlara dostça davranın; şirkette
sadece onların “gerçekten” çalıştığını asla unutmayın.
10- Şu kelimeleri kullanmaktan kaçın: yapılar, işlevler,
kariyer, idare, planlar, hedefler, hiyerarşi, statü. Bunlar modası
geçmiş laflardır. Elbette büyük bir şirkette çalışıyorsan bütün
bunlar var olmaya ve yukarıdaki emirle çelişmeye devam eder; bu da
işleri epeyce karıştırır. Ama bu işin içinden çıkmak sana
kalmıştır, yoksa sana neden para ödeniyor
sanıyorsun?
Maier: Kendinize, şirketin destekleyip teşvik ettiği bu gülünç
ideolojinin, komünist sistemin resmi dogma statüsüne yükselttiği
diyalektik materyalizmden daha “doğru” olmadığını söyleyin. Bir gün
bunun da sonu gelecek ve bu sistem de yıkılacak. Stalin sonunda hep
ölümün galip geldiğini söylerdi. Bütün mesele bunun ne zaman
olacağını bilmek…