Patriğin Türklük tanımı
Abone olCumhuriyet tarihinde Meclis'e davet edilen ilk azınlık temsilcisi olan Fener Rum Patriği Bartholomeos, Anayasa Komisyonu'na kendi vatandaşlık tanımını yaptı
Patriğin Türklük tanımı Anayasa Komisyonu'nda, "Türk
devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür"
dedi, MHP'li vekil duygulandı.
Radikal gazetesinin manşetinde yer alan haberin detayı ise şöyle; TBMM, Cumhuriyet tarihinde bir ilke tanıklık etti. Anayasa Uzlaşma Komisyonu Rum ve Süryani cemaatlerinin anayasayla ilgili görüşlerini dinledi. İstanbul Fener Rum Patriği Bartholomeos'un 'Türk vatandaşlığı' tanımı komisyonun MHP'li üyesi Oktay Öztürk'ü duygulandırdı.
TBMM'de yeni anayasa için kurulan uzlaşma komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyon, Hıristiyan azınlıkları dinledi. İstanbul Fener Rum Patriği Bartholomeos ve Mor Gabriel Manastırı Vakfı temsilcileri Rum ve Süryanilerin önerilerini iletti. Toplantıya, Rumların önerilerini iletmek için Patrik Bartholomeos, Rahip İlias Billis, Vakıflar Genel Meclisi Cemaat Vakıfları Temsilcisi Pandelis Lakis Vingas, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Emre Öktem katıldı. Bütün gruplara 40 dakika ayrılırken, Patrikane temsilcileri ile yapılan toplantı bir saatten fazla sürdü.
Muhatap Dışişleri!
Toplantıda ilk olarak Patrik Bartholomeos söz
aldı. Gökçeada doğumlu olduğunu söyleyen Bartholomeos,
"Yedek subaylığımı İstanbul'da yaptım. Vatandaş olarak
görevlerimizi hep yaptık, ama vatandaşlık haklarından
yararlanamadık. İkinci sınıf vatandaş olduk" dedi.
Anayasanın eşitlik ilkesinin 'teoride kaldığını' söyleyen
Bartholomeos, "Söz gelimi tüm işlemlerimizde Dışişleri
Bakanlığı ile muhatap oluyoruz. Bu doğru değil. Biz yabancı
değiliz" dedi. Bu sırada Lakis Vingas da bir anısını
anlattı: "Başbakanlık'a gittim. Vakıflar Genel Müdürlüğü
kartımı danışmaya verdim. Ayyıldızlı bir kart olmasına rağmen
görevli, 'Bir yabancı görüşmek istiyor' diye bilgi
verdi.
Zihinlerdeki ayrımcılığı silemiyoruz."
Bartholomeos'un eşit vatandaşlıktan söz etmesi üzerine MHP'li üye
Öztürk, vatandaşlığı nasıl tanımladıklarını sordu. Bartholomeos,
"Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes, din,
mezhep, dil ve etnik köken gözetilmeksizin Türktür. Türklük bütün
Türk vatandaşlarının beraberce varlığının ve dayanışmasının
ifadesidir" dedi. Öztürk, bu tanım karşısında
duygulandığını ifade ederek teşekkür etti. Bartholomeos, diğer
gayrimüslüm cemaatlerin de sık sık dile getirdiği 'kamu
hizmetlerine girme hakkı' talebinde bulundu, bu konuda
özel koruma önlemleri alınması geretiğini dile getirdi.
'RUHBAN OKULU AÇILMALI' - DEVAMI...
[PAGE]
Bartholomeos en önemli sorunlarından birini "Patrikhanenin tüzel kişiliğinin olmaması" şeklinde tanımlarken, Ruhban Okulu ile ilgili talepler de masaya yatırıldı. Bartholomeos, şunları söyledi: "Lozan'da azınlıklar için 'Kendi paralarıyla okul açabilirler' deniyor. Ancak 1844'te kurulan Ruhban Okulu 1971'de kapatıldı. Bu haksız bir icraattı. Bizim okulumuz yüksek okul değildir. 1951'de yayımlanan Talim Terbiye Kurulu yönetmeliğine göre Rum Rahipler Bölümü, teoloji diploması veriliyordu. Okulun açılması konusunda hâlâ umudumuzu koruyoruz. Denetimi kabul ediyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetiminde bir meslek okulu statüsü almasını istiyoruz. Devletin denetimi dışında kalma talebimiz olmamıştır." Bartholomeos, BDP'li Altan Tan'ın, "Müfredatı bakanlığın belirlemesini kabul eder misiniz?" sorusunu, "Öğrenci tayinini zaten bakanlık yapıyor. Biz Hıristiyan ders kitaplarını bakanlığa göndermekten kaçınmayız. 1971'e kadar müfredata bir müdahale olmamıştır" diye yanıtladı. CHP'li Atilla Kart'ın "YÖK'e bağlanmayı kabul eder misiniz?" sorusunu ise "Bunu hiç düşünmedik. Hep bakanlığa tabi tutulduk" diye yanıtladı.
Patrik Bartholomeos toplantı sonrası, "Cumhuriyet döneminde ilk defa azınlıklara böyle resmi bir davet oluyor. Yeni bir Türkiye doğuyor. Umutlarımızı hiçbir zaman yitirmedik" diye konuştu.
Süryaniler mülkiyet sorununu anlattı
TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyona taleplerini ileten Mor Gabriel Manastırı Vakfı Başkanı Kuryakos Ergün.
Süryani kimliğinin tanınmasını talep ederek, yıllardır
yaşadıkları mülkiyet iie ilgili sorunların çözülmesini istedi.
Ergün, "30-40 yıl önce topraklarımızı terk etmek zorunda
kaldık. Kendiliğimizden terk etmedik, korkumuzdan gittik. Tazminat
ödendi ama mülkiyet edinemiyoruz. Oralar orman vasfı niteliğinde
kabul ediliyor" dedi, Ergün, Radikal'iıı sorularını
yanıtlarken şunları söyledi: "Bizim Süryaniler olarak
Türkiye'nin dışında vatanımız yok, Bu ülkeden çıkıp hangi ülkeye
taşınacağız? Bugün Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na da söyledim. Biz
misafir değiliz. Bu ülkenin asli unsuruyuz. Ancak temennimiz bütün
bu konuşmaların teoride
kalmaması.
Sayın Bartholomeos'un söylediklerine bir itirazım yok.
Ancak Türk vatandaşlığı tanımında Türktür yerine Türkiyelidir demek
daha doğrudur kanaatindeyim. Türkiye'de bu konu çok tartışılıyor,
Başka ülkelerde bu aşılmış. Mesela İsveç.
Yerli halklar var İsveç'te... İsveç vatandaşı olarak
yaşayabiliyorlar. Ben de Süryani'yim: ama Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşıyım," Sümer: Haklarımız tanınmıyor Mor Gabriel
Manastır Vakfı Vekili Rudi Sümer de Meclis'e dün yapılan toplantı
sonrası, "Uygulamada azınlık olarak Rum. Ermeni ve
Yahudiler kabul ediliyor.
Lozan Antlaşması kapsamında Süryanilere haklan tanınmıyor. Bunun anayasal güvenceye kavuşturulmasını talep ettik" dedi. Sümer, "Devletin sağlamış olduğu finansmandan tüm dinlerin ; yararlandırılmasını, ibadethanelere aynı hakların sağlanmasını, imamlara sağlanan maaş ve diğer hakların diğer din adamlarına verilmesini de istedik" dedi.