Paşaların çarpıcı diyalogları
Abone olTarih 15 Temmuz 2003. Komutanlar çok özel bir toplantıda. Gündem çok hassas. Paşaların diyalogları çarpıcı.
“Önümüzdeki 1-1.5 sene içinde çok radikal kararlar almak veya kadere razı olmak mecburiyetindeyiz. Bu hükümetten halkın ümidinin kalmaması lazımdır. Medya patronları denetim altına alınmalıdır. (F)
- Amaç devleti ele geçirmektir. Her türlü sertlik ile mücadele edelim. Taviz vermeyelim. İyi basına ihtiyacımız var. (Ö)
- Başbakan ile özel görüşmelerde hakaret etmek lazımdır. YÖK Başkanı, İstanbul Üniversitesi Rektörü gibi laik kesimin önde gelenleri ziyaret edilmelidir. (Ç)
- Yapılmasını istediğimiz konular MGK’da gündeme getirilmemeli, Başbakan Genkur. Kh.na davet edilerek görüşme yapılmalıdır. (T)”
Radikal gazetesi komutanların hükümeti hizaya getirme toplantısını bugün manşetten gördü. Ertuğrul Mavioğlu'nun haberine göre bu inanılmaz diyaloglar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey komutanlarının 15-16 Temmuz 2003 tarihinde yaptıkları ‘ülke sorunlarıyla ilgili’ değerlendirme toplantısında tutulan notlardan alındı.
Kritik CD nasıl ele geçti?
Daha önce emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in ‘darbe günlükleri’yle gündeme gelen, TSK’da bazı komutanların 2003-2004 yıllarında ‘sarıkız’ ve ‘ayışığı’ adlı iki darbenin hazırlıklarını yaptıklarını duyuran haberlerle örtüşen çok sayıda ‘GİZLİ’ ibareli darbe hazırlığı belgesi, Ergenekon’un yöneticisi olduğu iddiasıyla tutuklanan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in evinden çıktı. Belgelerin Muzaffer Tekin’den çıkmasıyla birlikte operasyon hızla genişledi ve bu sayede Eskişehir’deki cephaneliğin bulunduğu Özel Kuvvetler’den emekli Binbaşı Fikret Emek’e kadar ulaşıldı. Zanlıların ifadelerine göre, Fikret Emek’te duran belgeler, kendisini çevresinde ‘özel kuvvetlerde yüzbaşı’ olarak tanıtan Muzaffer Şenocak tarafından bir CD’ye kopyalanmış. Şenocak’taki bu CD, daha sonra 150 bin YTL dolandırdığı için aralarında anlaşmazlık bulunan polis memuru Aydın Yüksel’e geçmiş. Aydın Yüksel de Şenocak’tan elde ettiği CD’yi Tekin’e vermiş. Savcı Zekeriya Öz’ün Ergenekon’un kendi çıkarları doğrultusunda kullandığı iddia edilen son derece vahim belgelerin içerikleri şöyle:
‘Başbakan’a hakaret edilsin’
‘15-16 Temmuz 2003 tarihlerinde sayın Genelkurmay Başkanı’nın refakatlerinde 1’inci, 2’inci, 3’üncü ve Ege Ordu Komutanları ile Nato Güneydoğu Müşterek K, Harp Akademileri K ve Donanma Komutanı ile yapılan görüşmelerde ülke sorunları ile ilgili vurgulanan hususlar’ başlıklı belgenin dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman tarafından hazırlandığı tahmin ediliyor.
Harfler kimi temsil ediyor?
Belgenin altına düşülen notlarda F’nin İbrahim Fırtına, Ö’nün Özden Örnek, T’nin Fevzi Türkeri, H’nin Hurşit Tolon, A’nın Tamer Akbaş, Ç’nin de Çetin Doğan olduğu yazılı.
Söz konusu belgede, şimdi tümü emekli olmuş dönemin üst düzey komutanlarının kendi aralarında yaptıkları değerlendirmeler, Halkın Kazanılması, Silahlı Kuvvetlerin Genel Durumu, Hükümetle İlişkiler, Cumhuriyetin Temel Niteliklerinin Korunması, Basın, AB ve MGK, Irak’taki Gelişmeler ve ABD ile İlişkilerimiz, alt başlıklarına ayrılmış. Belgede dikkat çekici cümleler şöyle:
- Halkın kazanılmasında iletişim çok önemlidir. Halkın kazanılması için ne yapacağız. Çok zamanımız yok. (F)
- Cumhurbaşkanı zamanında ve yeterince bilgilendirilerek, problemli konularda desteği ve denge unsuru olması sağlanmalıdır. (T)
- AB ve Amerika TSK’lerinin pasifize edilmesine yönelik olarak, AKP’nin akıl hocalığını yapmakta, yol göstermekte ve ona büyük destek vermektedir. (T)
- Süleymaniye olayında askerlerimizin bir mermi bile atmamaları ve talimatlı olmamaları fikri orduda sıkıntı yaratmıştır. Bunu astlarımıza anlatmalıyız. (Ö)
- Onur kırıcı saldırılara karşı pasif yaklaşımlar sergilenmemelidir. Benzer saldırılara karşı şiddetle tepki gösterilmelidir. (H)
- Emekli general ve amirallerin TSK’leri ve ülke güvenliği konularında TSK adına fikir belirtmelerinin önüne geçilmelidir. (T)
- TSK kendi istihbarat sistemini daha etkin hale getirmelidir. (A)
- Önümüzdeki 1-1.5 sene içinde çok radikal kararlar almak veya kadere razı olmak mecburiyetindeyiz. Bu hükümetten halkın ümidinin kalmaması lazımdır. (F)
- Amaç devleti ele geçirmektir. Her türlü sertlik ile mücadele edelim. Taviz vermeyelim. (Ö)
- Bunlara kamuoyundan, basından kuvvet komutanları ile beraber ültimatom vermek lazımdır. (Ç)
- Başbakan ile özel görüşmelerde hakaret etmek lazımdır. Ciddiyeti ortaya koyup araya mesafe koymamız lazımdır. (Ç)
- Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerinin bozulması, Borsa ve ekonomik kazançlarla telafi edilemez. (Ç)
- YÖK Başkanı, İstanbul Üniversitesi Rektörü gibi laik kesimin önde gelenleri desteklenmelidir, ziyaret edilmelidir. (Ç)
- TSK’lerinin basın ve halkla ilişkiler stratejisi ve yapılanması yeniden belirlenmelidir. Bu strateji proaktif olmalı, esasları bir çalışma grubu kurularak tespit edilmelidir. (T)
- Medya patronları denetim altına alınmalıdır. (F)
- Basının içinde iyi olanları kullanmamız lazımdır. (Ç)
- Yapılmasını istediğimiz konular MGK’nda gündeme getirilmemeli, Başbakan Genkur. Kh.na davet edilerek görüşülmeli. (T)
Hangi komutanın kodu ne?
Üst düzey komutanların toplantısının ardından tutulan tutanak daha sonra kodlanarak yeniden kaleme alınmış. ‘Ülke sorunları ile ilgili vurgulanan hususlar’ başlıklı dört sayfalık belgede zikredilen komutanları tarif eden kodlar çok yüksek olasılıkla şöyle: İbrahim Fırtına ‘Kasırga’; Özden Örnek ‘Levent’; Çetin Doğan ‘Kanarya’; Hurşit Tolon ‘Meltem’; Fevzi Türkeri ise ‘Sarı Elma’. Bu belgede, ‘Sarı Elma’nın dile getirdiği “Aşağıdaki konularda taviz verilmemelidir” başlığı altında yazılanlar ise şu şekilde sıralanıyor:
1 - Gnkur. Bşk’lığının MSB’na bağlanması, 2 - Gnkur. Bşk’lığının Devlet protokol listesindeki yeri, 3 - YAŞ kararlarının yargıya açılması, 4 - Harp okullarına imam-hatip mezunlarının alınmasına imkân sağlanması, 5 - Kamusal alanda türbana müsaade edilmesi, 6 - YÖK yasasının YÖK’ün ve üniversitelerin katılımıyla hazırlanması, 7 - MGK Genel Sekreterliği Teşkilatı ile Genel Sekreterin seçim usulleri konusunda Gnkur Bşk’lığının katılımı ile çalışma yapılması, 8 - Terörle mücadeleyi sekteye uğratacak yasal düzenlemelerin yapılmaması.
‘Komutan’ın Direktifleri’
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman tarafından dikte ettirildiği sanılan ‘Sayın Komutan’ın Direktifleri’ başlıklı 28 Temmuz 2003 tarihli belgede ilginç değinmeler var. Örneğin ‘Ordunun Yıpratılması’ başlığı altına şu notlar düşülmüş:
“Demokratikleşeceğiz, İnsan haklarına daha saygılı bir ülke olacağız, silahlı kuvvetleri sivil siyasetin emrine sokacağız, askerin sivil siyaset üzerindeki etkinliğini azaltacağı, MGK’nın işlevlerini düzenleyeceğiz.”
Aynı belgede ‘Basının Tutumu’ başlıklı bölümde ise “TSK’ne bir düşmanın yapamayacağı kötülük yapılmıştır. TSK ciddi anlamda moral ve motivasyon kaybetmiştir. Şimdi bundan kimler mutludur? Kimler üzülüyor? Bunu takdirlerinize bırakıyorum” deniliyor. 28 Temmuz 2003 tarihli belgede, ‘Ordunun komuta kademesi arasında huzursuzluk çıkarma ve yıpratma’ başlıklı bölümde “Tarihin hiçbir döneminde yaşamadığımız olayları bu iktidar döneminde yaşadık. Genelkurmay Başkanı ile şahin grup diye orduyu ikiye bölmek istediler” şeklinde yakınmalar var. Bu bölümde yazılanlar sonradan basına yönelik bir konuşma metnine dönüştürülmüş.
Ülkenin gidişatı üzerine notlar
1 Ağustos 2003 tarihini taşıyan dokuz sayfalık GİZLİ ibareli bir başka belge de, “Ülkenin Gidişatı Üzerinde Konuşma Notu” başlığını taşıyor. İçeriği ‘Sayın Komutan’ın Direktifleri’ başlıklı nota uygun olarak hazırlanmış olan metnin nerede, ne zaman ve hangi komutan tarafından değerlendirildiği bilinmiyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e hitaben hazırlandığı ve türban konusunda sert mesajların da yer aldığı konuşma metni, komutanların kendi aralarında mutabakata vardıkları konular üzerine hazırlanmış.
Zeyno Baran’dan ‘Özel Rapor’
New York’ta bir stratejik araştırma kuruluşunda Türkiye sorumlusu olarak görev yapan Zeyno Baran’dan 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Ergin Saygun’a gönderilen ‘Özel Rapor’ başlıklı belge de GİZLİ diye damgalanarak değerlendirmeye alınmış. Raporun, ABD’nin ılımlı İslam projesinden ve AKP’yi desteklemekten vazgeçirilip, Kemalizm’e nasıl ikna edileceği sorunu üzerine hazırlanmış olması dikkat çekici. Genel olarak ABD yönetiminin, AKP hükümetine bakışının değerlendirildiği raporda, tavsiyelerde de bulunulmuş. ‘Özel Rapor’ başlıklı belgede, “Pentagon, Beyaz Saray ve Dış İşleri Bakanlığı dahil, Amerikan yönetiminin tümü Türkiye’nin demokratik açıdan önünün açılması ve Avrupa Birliği’ne girmesi için genel olarak; askerin etkisinin azaltılması ve Kemalizm’e karşı çıkılması açısından AKP hükümetinin desteklenmesini bir politika olarak kabul etmiş durumdadır” diye tespitlerde yapıldıktan sonra, değerlendirme bölümünde şu tavsiyeler yazılı:
“Kemalizmin anlatılması ve ılımlı islam modelinin taşıdığı riskler konusunda yaşanmış tecrübeler ve bilgilerin paylaşımı suretiyle Amerikan tarafı ikna edilebilir. Bu faaliyetler emekli veya muvazzaf askerler, büyükelçilerden oluşacak bir grupla, sivil toplum kuruluşlarından sağlanabilecek maddi destekle yürütülebilir.”
TSK muhalefet partisi gibi
GİZLİ ibareli belgelerin bir bölümü de TSK’nın AKP hükümetine karşı muhalefet partisi gibi çalıştığı izlenimini doğuruyor. Bu belgelerden ‘Kalkınma ve demokratikleşme programının değerlendirilmesi’ başlığı taşıyanı, AKP’nin programını eleştiriye tabi tutuyor. ‘AKP hükümeti tarafından gerçekleştirilen irticai nitelikli yasal düzenlemeler’ başlığını taşıyan diğer GİZLİ belgede, gazetelerde çıkan haber ve köşe yazılarındaki eleştiriler alt alta dizilmiş. Ayrıca 39 sayfa tutan dört çizelgede de AKP’nin AB’nin hangi taleplerini yerine getirdiği bilgileri mevcut.
TSK’nın 2003 stratejisi: AKP’yi bölmek
‘Mevcut Gelişmeler Çerçevesinde Uygulanacak Stratejiler’ başlıklı altı sayfalık GİZLİ belge ise yine kim olduğu kesinlik kazanmayan üst düzey bir komutanın görüşlerini anlatıyor. Tüm belgeler arasında en ilgi çekicilerden biri olan ‘Uygulanacak Stratejiler’ arasında, AKP’yi bölmek, muhalefet partisine TSK’nın hassasiyetlerini gayriresmi kanaldan anlatmak, hükümeti seçimleri yenilemeye zorlamak da var. Belgede, ‘AKP hükümetinin, TSK’ya olan güveni sarsmaya çalıştığı, toplum içindeki güvenilirliğini aşındırmak için adım adım her fırsattan istifade ettiği, Atatürkçü Düşünce Sistemi’nin zayıflatılmış olduğu dinsel ağırlıklı bir toplumsal anlayışı hakim kılmak istediği’ vurgulandıktan sonra yapılması gerekenler şöyle sıralanıyor:
“1 - Orduyu korumak, birlik ve bütünlüğünü muhafaza etmek,
2- Gösterilecek reaksiyonun tek merkezden kontrollü ve standart olmasını temin etmek ve gereksiz tırmanmalara yol açacak münferit tepkileri önlemek,
3 - Basın ve halkla ilişkiler tanıtma faaliyetlerini yürütebilecek bir profesyonel yapılanmaya gitmek.
4 - Mevcut iktidarın dış desteğini kesmek maksadı ile Amerika ve AB ülkeleri nezdinde örtülü bir şekilde tercihen sivil toplum örgütleri, ücreti ile yazdırılan makaleler, yabancı televizyon programları gibi yöntemler kullanılarak esasen kendilerinin de demokrasiyi amaç değil hedeflerine ulaşmak için bir araç olarak gördüklerini ifade ettiklerini, ılımlı İslam diye bir şey olmadığını, İslami kesimin dindar ve radikal olarak ayrıldığını ihtiva eden temaları işlemek, psikolojik harekat uygulamak.
5 - Mevcut iktidar ile olan ilişkilerde itidalli ve kontrollü bir yaklaşımla gerginlik yaratmadan ve özellikle de gerginlik yaratan taraf olmadan gelişmeleri takip etmek, ancak bu yapılırken de bugüne kadar olduğu gibi Cumhuriyetin temel niteliklerinin aşındırılmasına müsaade etmemek gerektiği düşünülmektedir.
2003 yılında TSK’da üst düzey komutanlar tarafından değerlendirildiği anlaşılan ‘Mevcut Gelişmeler Çerçevesinde Uygulanacak Stratejiler’ belgesinde, halkın TSK tarafına çekilmesi ve güven ortamının daha da güçlendirilmesi için araştırma yapılması, diğer yandan ordu içindeki bağları güçlendirmek üzere de iletişimin sorgulanması isteniyor. Belgede, iç politik gelişmelere müdahale açısından getirilen diğer öneriler de şöyle sıralanıyor:
1 - Laik ve sosyal temellere aykırı hareketlere şiddetli ve toplu reaksiyon gösterilmesi,
2 - Devletin dinamik kadrolarınca proaktif bir tarzda Cumhuriyetin temellerine aykırı icraatın ve tasarıların önüne geçilmesi,
3 - Özgürlüklerin geliştirilmesi kisvesi altında yapılmaya kalkışılabilecek düzenlemelerin çok sıkı bir şekilde mercek altına alınması,
4 - TSK’nin hassasiyetlerinin Muhalefet Partisi yetkililerine gayri resmi yollardan iletilmesi ve gerekirse seçimlerin yenilenmesini zorunlu kılacak şekilde politik alanda örtülü tedbirlerin geliştirilmesi,
5 - Parti içinde bölünmeye elverişli hassas noktaların ortaya çıkarılarak istismar edilmesi,
6 - YÖK, Üniversite rektörleri, Sivil Toplum Kuruluşları, Muhalefet Partisi ve diğer kişi ve kuruluşlardan anti demokratik davranışlara tepki gösterenlerin desteklenmesi ve cesaretlendirilmesi,
7 - Türk Silahlı Kuvvetlerinin birlik ve bütünlüğüne yönelik faaliyetlere karşı kesin ve kararlı gerekli tedbirlerin alınması,
8 - Ülkemizde geleneksel olarak mevcut bulunan Cumhurbaşkanı (Başkomutan) Türk Silahlı Kuvvetleri dayanışmasının daha güçlü olarak sürdürülmesinin bundan böyle daha büyük önem taşıyacağı değerlendirilmektedir.