Paşaları siyanürden karavana kurtarmış!
Abone ol21 yıl sonra ortaya çıkan gerçek: Siyanürle zehirlenmek istenen paşaları asker karavanası kurtarmış...
Yemeklerine katılan siyanürle zehirlenmek istenen Doğan
Güreş ile komutanlar erlerin yemeğinden yiyince hayatta
kalmış!
Türkiye Gazetesi'nde yer alan habere göre, bundan tam 21 yıl
önce dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş ve kuvvet
komutanlarının zehirlenerek öldürülmek istenmesi olayında şok bir
gelişme yaşandı. Güreş ve ekibinin yemeklerine siyanür katıldığı,
ordunun komuta kademesinin tesadüffen erlerle birlikte yemek yemeyi
tercih ettikleri için kurtuldukları resmi olarak belgelendi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'e 1991 yılında düzenlenen
suikast girişimi ile ilgili askeri mahkemede görülen dava Özel
Yetkili Mahkemeye devredildi. Yeniden açılan dosyada, PKK lideri
Murat Karayılan ve örgüt üyesi Mehmet Saka hakkında yakalama kararı
çıkarıldı. Türkiye Gazetesi'nin ulaştığı yaklaşık bin sayfalık dava
dosyasında suikast girişiminin perde arkasına ilişkin çok çarpıcı
bilgiler yer alıyor.
ERLERLE YEMEK İSTEDİLER
Dosyada bilgilere göre olay şöyle gerçekleşiyor: 2 Aralık 1991 tarihinde dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, Kara Kuvvetleri Komutanı Muhittin Fisunoğlu, 1. Ordu Komutanı İ. Hakkı Karadayı ve 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Hikmet Köksal denetimde bulunma amacıyla İstanbul'daki 26. Zırhlı Birlikler Tugay Komutanlığına gidiyor. Birlik komutanı Tuğgeneral Habil Küçük'ün ifadesine göre komutanlar, saat 12:20'de birliğe ulaşıyor. Önce tugay komutanının odasında 15 dakikalık kısa masa brifingi aldıktan sonra kışlayı gezmeye başlıyorlar. 12:55'de 2. Tank Tabur Yemekhanesi önüne gelindiğinde Genelkurmay Başkanı öğle yemeğinin hazır olup olmadığını soruyor. Kendileri için Tugay gazinosunda yemek hazırlandığı belirtilse de Güreş Paşa, 2. Tank Tabur Er Yemekhanesinde erlerle birlikte yemeyi tercih ediyor.
KAHVE İLE DIŞARI FIRLADI!
Yemekten sonra paşa ve beraberindekiler tugay gazinosunun komutan bölümüne geçiyor. Tuğgeneral Habil Küçük ifadesinde o andan sonra yaşananları şöyle anlatıyor: "Komutanlar kahve siparişini verdiler. 10-15 dakika sonra kahveler geldi. Genelkurmay Başkanı kahveden bir yudum içti, müteakiben 'Komutan kahvesi diye içine kahve dolduruyorlar ve acı oluyor' dedi. O anda Kara Kuvvetleri Komutanı Muhittin Fisunoğlu kahvesinden bir yudum aldı ve Genelkurmay Başkanına hitaben 'Komutanım kahve çok acı içinde bir şeyler var' dedi. Bana dönerek 'Eğer tiksinmezsen bir yudum al' dedi. Ben de bir yudum aldım. Kahve çok acı ve kötü kokulu idi. Kahve ile birlikte dışarı fırladım."
GARSONLAR SIRRA KADEM BASTI
Olayın ardından Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, soruşturma talimatını vererek ve kimseyle el dahi sıkışmadan hemen birlikten ayrılır. Ardından büyük bir koşuşturmaca başlar. Kahveleri hazırlayan garson erler Mustafa Akın ve Mehmet Saka'nın peşine düşülür ancak her iki askerin kahveyi hazırladıktan hemen sonra elini kolunu sallayarak nizamiyeden çıktıkları ve durdurdukları bir araçla Tekirdağ yönüne gittiği belirlenir. Dosyadaki belgelerde kahveleri hazırlayan erlerin birlik komutanı Habil Küçük'ün özel garsonları olduğu kaydediliyor.
GERÇEK YILLAR SONRA ÇIKTI
Garson erlerin bulunamaması üzerine kahveden alınan numuneler
İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilir. Dönemin adli tıp kurumu
müdürü Prof. Sevil Atasoy imzalı 3 Aralık 1991 tarihli raporda
gönderilen numunelerin fareler üzerinde denendiği ve öldürücü
etkiye sahip olduğu belirtilerek, kahvelerde bulunan katkı
maddesinin de "siyanür" olduğu kaydedilir.
Komutanlar için özel hazırlanan ancak paşalar erlerin
karavanasından yediği için yenemeyen yemeklerin de aynı askerler
tarafından hazırlandığı bilgisi üzerine söz konusu yemeklerden de
numuneler alınarak Sağlık Bakanlığı Hıfzısıhha Merkezi Başkanlığına
gönderilir. Bakanlığın 6 Aralık 1991 tarihli cevabi yazısında
çorba, limon suyu ve sıvı yağ numunelerinde de "siyanür" bulgusuna
ulaşıldığı bilgisi yer alır. Ancak bu raporlar yıllarca
gizlenir.
EĞER SUİKAST GİRİŞİMİ BAŞARILI OLSAYDI
20 yıllık komuta kademesi değişecekti
Özel Yetkili Mahkemede yeniden görülmeye başlanan dosyadaki bilgilere göre sanıklardan Mustafa Akın bu olaydan 2 yıl sonra 1993'te bir çatışmada öldürüldü. Diğer sanık Mehmet Saka ise halen aranıyor. PKK liderlerinden Murat Karayılan hakkında da eylemin talimatını verdiği gerekçesi ile yakalama kararı bulunuyor. Olayın meydana geldiği 26. Zırhlı Birlikler Tugay Komutanlığının başında bulunan Tuğgeneral Habil Küçük aynı yıl emekli edildi. Küçük'ün ismi olaydan 5 yıl sonra polisin Taksim'de düzenlediği bir silah kaçakçılığı operasyonunda Ergenekon sanığı "Sahte Yeşil" lakaplı Osman Gürbüz'le birlikte gündeme geldi. 1991 yılında yaşanan bu suikast girişimi başarıya ulaşsa en az 20 yıllık komuta kademesi değişecekti. 1990-94 arasında Doğan Güreş, 1994-98 arasında ise İ. Hakkı Karadayı Genelkurmay başkanlığı yaptı. Suikast girişimine her iki komutana yönelikti. Suikast girişiminde kullanılan siyanür maddesi de olayın çok daha derinlere dayandığını basit bir PKK eylemi olmadığını gösteriyor.
FARE ZEHİRİ DENİLDİ AMA BELGELER ORTADA
Bugüne kadar komutanlara düzenlenen suikast girişiminde kullanılan maddenin fare zehiri olduğu gündeme geldi. Dosyada belge, bulgu ve ifadeler hadisenin tüm detaylarını ortaya koyarken suikast girişiminde kullanılan maddenin de fare zehiri değil, bulunması çok daha zor olan ve ancak profesyonellerin kullandığı "siyanür" olduğunu ortaya koyuyor.