'Paşa davasında' söz savunmanındı

Abone ol

Gazeteci Rahmi Yıldırım'ın 'Paşa davası'nda bugün söz savunmanındı. Yıldırım, eski TCK'nın yürürlükten kalmasını da gerekçe göstererek iddianemenin reddini istedi

Serbest Gazeteci Rahmi Yıldırım, adları yolsuzluk iddialarına karışan asker-sivil kamu görevlileriyle ilgili olarak, sansursuz.com adlı internet sitesinde yayınlanan 'İş Bilenin Kılıç Kuşananın' başlıklı yazısı dolayısıyla hakkında, 3 yıla kadar hapis istemiyle açılan davada yargılanmaya başladı. Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına, Yıldırım ve avukatları katıldı. Yıldırım, 'İş Bilenin Kılıç Kuşananın' adlı yazısındaki ifadelerin imla kurallarına uyulmadan ve bazı bölümleri alınarak iddianameye aktarıldığını belirterek, iddianameyi kendisi hakkında düzenlenmiş saymadığını, bu nedenle suçlamanın esasına ilişkin savunma yapmayacağını söyledi. İddianamede yer alan, tahkir ve tezyif suçuna dayanak gösterilen metnin kendisine ait olmadığını belirten ve yazısında tahrifat yapılması konusunda gösterdiği titizliğin hoşgörüyle karşılanmasını isteyen Yıldırım, "Yazı/yazar ilişkisi, ebeveyn/çocuk ilişkisi gibidir. Evladın gözünün kulağının, ağzının burnunun dış müdahaleyle yamultulması anne babayı nasıl rahatsız ederse, yazısının deforme edilmesi de yazarı öyle rencide eder" diye konuştu. Yıldırım, yazısındaki noktalama işaretlerine ve ironiye dikkat edilmeden hakkında dava açıldığını ifade ederek, şöyle devam etti: "Sözcük örgüsü ile yazım kuralları arasındaki bütünsellik, hukuk alanında başka bir alanda olmadığı ölçüde önemlidir. Benzetme uygun görülürse, gazeteciler ve yazarlar sözcük mühendisidirler, hukukçular ise sözcük yüksek mühendisliği titizliğine sahip olmak zorundadırlar. Çünkü adalet terazisinde denge, hukukçuların verdikleri kararla sağlanmaktadır. Karara ilişkin metinde kullanılan sözcüklerle yazım kuralları ve noktalama işaretleri arasında uyum yoksa, amaçlanandan çok farklı bir sonuca ulaşılır." İddianamedeki metnin kendisine ait olmadığını savunan Yıldırım, hakkında eski Türk Ceza Kanunu'nun 'devletin askeri kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif etme' suçunu düzenleyen 159. maddesine muhalefet etmekten dava açıldığını, ancak yeni TCK'da 'tahkir ve tezyif etme' yerine, 301/2. maddede, 'devletin askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılama' suçu olduğunu anımsattı. Yıldırım, iddianamenin bu nedenle de gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Yıldırım'ın avukatı Mehmet Fatih Kayagil, yazı bütün olarak ele alındığında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hakaret olmadığını söyledi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde ''paşa'' unvanının bulunmadığını, devrim yasalarının da bu unvanın kullanılmasını yasakladığını ifade eden Kayagil, beraat kararı verilmesini istedi. Avukat Hüseyin Yüksel Biçen de eski TCK'ya göre dava açıldığını, suçlama konusu olan maddenin tam karşılığının yeni yasada bulunmadığını ifade ederek, beraat isteminde bulundu. Yeni TCK'nın 'askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama' suçunu düzenleyen 301/2. maddesi uyarınca ek savunma verilen Yıldırım, süre talebinde bulundu. Duruşma, Yıldırım'a ek savunma yapması için süre verilerek, 4 Ekim'e ertelendi. Gazeteci Rahmi Yıldırım hakkında, sansursuz.com adlı internet sitesinde 'İş Bilenin Kılıç Kuşananın'başlıklı yazısında yer alan, "Maaşıyla yetinip üniformanın onurunu her şeyin üstünde tutanları tenzih ederek, şimdilik şu kadarını söyleyeyim; 'Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusu' paşalar, bir tarihten beri, (diyelim, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin İsmet Paşa tarafından emperyalist limanlara yanaştırılmasından beri), aslında sermaye düzeninin koruyucusu, sıradan neferleri, aktörleri ve figüranlarıdırlar. Bu yüzden, sermaye düzeninin aktif birer aktörü, figüranı ve koruyucusu olarak nasıl davranmaları gerekiyorsa öyle davranıyorlar" şeklindeki ifadelerle, eski TCK'nın 'devletin askeri kuvvetlerinin manevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif etme' suçunu düzenleyen 159/1. maddesine muhalefet edildiği gerekçesiyle 6 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.

Günün Önemli Haberleri