Partnerlerde 'Şaşkınlık ve endişe'!
Abone olCinsel fonksiyon bozukluğu olan hastaların partnerleri, sorun karşısında “şaşkınlık ve endişe” duyuyor.
Aile Sağlığı Araştırma Derneği, cinsel fonksiyon bozukluğu olan
hastalar arasında bir anket düzenledi. Ankete katılan 710 hastanın
yüzde 24.6’sı cinsel fonksiyon bozukluğu nedeniyle “güveninin
azaldığını” belirtirken, yüzde 23.5’i “endişeli”, yüzde 16’sı
“kızgın” olduğunu ve yüzde 11.7’si de “cazibesini kaybettiğini”
düşündüğünü bildirdi. Ankette, hastalara, “partnerlerinin bu durum
karşısında ne hissettikleri” de soruldu. Hastaların yüzde 32’si,
partnerlerinin sorun karşısında “şaşkınlık ve endişe” hissettiğini,
yüzde 18’i “kızgın” olduğunu, yüzde 9’u “cazibesini yitirdiğini
düşündüğünü” ve yüzde 8’i “utanç içinde” bulunduğunu belirtti. Bu
arada, hastaların sadece yüzde 16’sı partnerinin “destekleyici”
olduğunu vurguladı. "Tedaviye birlikte katılın" Dernek Başkanı
Prof. Dr. Halim Hattat, “Cinsel fonksiyon bozukluğunda tedavinin en
önemli unsuru, ilişkinin bir bütün olarak ele alınması ve çiftlerin
beraberce tedaviye katılmalarıdır” dedi. Sadece hastanın değil,
partnerinin de hisleri ve bu olaya bakış açısının tedavinin
gidişatını etkilediğini belirten Prof. Dr. Hattat, şunları söyledi:
“Partnerin en büyük sorunu olayın sebebinin kendisi ile bağlantılı
olduğunu düşünmesidir. Kendisine olan güveni azalır, cazibesini
yitirmiş olduğunu ve bu rahatsızlığın sadece kendisi ile alakalı
olduğunu, erkeğin diğer ilişkilerinde bu soruna rastlanmadığını
düşünür. Oysaki tablo bundan çok farklıdır. Bu nedenle partnere bu
olayın çıkış sebeplerini tam olarak anlatmak, gerek fizyolojik,
gerekse psikolojik pek çok faktörün sebebiyet verdiğini açıklamak,
partnerin de tedaviye tam destek vermesini sağlamak başarı için çok
önemlidir. Erkek, kadının kendisini eskisi kadar istemediğini
düşünür, çünkü bu rahatsızlık sonucu güveni azalmış ve endişelidir.
Kadınsa, erkeğe bu probleminden ötürü daha fazla üstelememek üzere
yaklaşmamayı tercih eder. Bu şekilde ilerleyen aradaki soğukluk bu
problemi çözmediği gibi aksine körükler.” Cinsel fonksiyon
bozukluğu olan pek çok hastada depresif bir yaklaşım görüldüğünü
vurgulayan Prof. Dr. Hattat, bunun başlı başına çözümlenmesi
gereken bir unsur olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Hattat, “Travmatik
olaylar, üzüntülü bir durum, normal yaşamın farklı bir düzeye
geçmesi örneğin erkeğin askere gitmesi gibi tüm durumlar
depresyonla beraber cinsel problem geliştirebilir. Çeşitli
terapilerle öncelikle depresyon, daha sonra cinsel fonksiyon tedavi
edilmelidir” diye konuştu. Kaynak: e-kolay.net