Partilerin gençlik kolları sönük
Abone olPartilerin altyapısı sayılan gençlik kolları, 80 ihtilalinden sonra işlevini kaybetti. Medya aracılığıyla öne çıkan popüler isimler, siyasetin üst makamlarına tırmanmaya başl
Politikacılar bu durumu, ‘gençliği siyasetten uzak tutma’
gayretine bağlıyor. Bilim adamları ise partileri suçluyor. Demiri
tavında dövebilmek için kalfanın kor ateşin sıcağında pişmesi
gerekir. Birçok meslek için de aynı kural geçerli. Doktor olmak
isteyen genç, tıp fakültesinde 6 yıl okuyup yıllarca pratisyenlik
yapar. Devlet memuru, kademeleri birer birer atlar. Bu tedrici
yükseliş politikada işlemiyor. Ülkeyi yönetecek nesiller
yetiştirmesi beklenen ‘gençlik kolları’ yıllar içinde tabela
birimine dönüştü. ‘Siyasetin altyapısı’, ilgisizlik nedeniyle
formaliteden ibaret kaldı. Bazı partiler, teşkilatı eğitmek ve
gençleri yetiştirmek için ‘parti okulları’ kurdu; ama bu girişimler
de başarısız oldu. Medya aracılığıyla öne çıkan popüler isimler,
işadamları, üst düzey bürokratlar ve lider yakınları, usta-çırak
ilişkisine tabi tutulmadan siyasetin üst makamlarına tırmanmaya
başladı. 1980 ihtilaline gerekçe gösterilen ‘gençlik hareketleri’,
dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’i yasak koymaya itti. Gençliğin
siyasetten uzak kalması için Anayasa’ya maddeler eklendi.
İhtilalden bu yana 24 yıl geçti. Belki kavgalar bitti; ama
gençlerin ülke sorunlarına ilgisi de azaldı. Bugün milletvekili
olan 1980 kuşağı, siyaset kurumunu öğrenmeden Meclis’e girdi. DYP
Gençlik Kolları Başkanı Obahan Obaoğlu’nun ifadesine göre, “Birçok
parlamenter kanun nasıl çıkar, soru önergesi nasıl verilir
bilmiyor.” Bir milletvekili çocuğu olan gençlik kolları kökenli CHP
Merkez Yönetim Kurulu üyesi Mesut Değer, partilerin siyasetçi
yetiştirememesini 12 Eylül’e bağlıyor. İhtilal sonrasında gençlerin
siyasetten uzaklaştırılmasına yönelik politika izlendiğine dikkat
çekiyor. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kurulmasıyla beraber
gençlerin içine dönük, dış dünyaya kapalı olarak yetiştirildiğini
belirtiyor. Üniversiteyi bitiren gençlerin de, işsizlik nedeniyle
ülke sorunlarıyla ilgilenmek yerine kişisel sıkıntılarını gidermeye
yöneldiğini vurguluyor. Değer, en büyük günahı da medyaya yüklüyor:
“Televole kültürünü popüler kılan medya organları, ‘popçu veya
topçu ol’ ideali oluşturuyor. Böylece gençler siyasetten tamamen
arındırılıyor.” Mesut Değer’e göre, politikacıların tabandan
gelmemesi, siyaset dünyasında uzun vadeli sorunlara yol açacak.
Halkın değerlerinden uzak, kendi grubunun çıkarlarını öne çıkaran
vekiller, toplumla devlet arasındaki mesafenin büyümesine yol
açabilir. Bu noktada partilere büyük iş düşüyor. Gençlik kollarının
etkinleşmesi ve siyaset kültürünün parti içinde öğrenilmesi için
hem yasal engellerin kaldırılması hem de pratikteki sorunların
giderilmesi gerekiyor. CHP Uşak Milletvekili ve eski Gençlik
Kolları Genel Sekreteri Osman Coşkunoğlu, parti bünyesinde siyaseti
öğrenen isimlerle, milletvekili olduktan sonra siyasete giren
insanlar arasındaki farkı şöyle özetliyor: “Biri yaşken eğilmiş,
siyasi disiplin ve kültürü almış, oy isteyeceği vatandaşı tanıyor.
Demokrasinin ‘başıboşluk’ olmadığını, siyasette dayanışmanın ne
demek olduğunu çok iyi biliyor. Diğeri, kerameti kendinde görüyor.
Daha çok bireysel veya kendisini o koltuğa taşıyan kişilerin
isteğiyle hareket ediyor. Tabii bu tanımlar herkesi kapsamaz.
Tabandan gelmese de büyük hizmetlerde bulunan isimler istisnadır.
Lakin istisnalar kaideyi bozmaz.” Partilerin gençlik kolları da,
gençlerin siyasete ilgisiz olduğu konusunda hemfikir. AK Parti
Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Mesut Ballı, “Gençler
eskiden partilerde ‘angarya işleri yapanlar’ olarak kabul edilirdi.
Biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz.” diyor. Ballı, ‘parti
zihniyetleri’ne de kabahat buluyor. Bazı partilerin cemaat veya
şirket mantığıyla yürüdüğünü, bu nedenle genç kadroların
filizlenmesine imkan kalmadığını ifade ediyor. CHP Gençlik Kolları
Başkanı Ayhan Yalçınkaya, gençlik kollarının kurulmasına ilişkin
düzenlemenin ancak 1997’de yapılabildiğine dikkat çekiyor.
Özgürlüklerin artmasıyla gençlerin kendilerini ifade edebilme adına
daha rahat bir ortam yakaladığını anlatıyor. Yalçınkaya’ya göre,
gençlik kollarından yetişerek ülke yönetimine gelen siyasetçi
örneklerinin azalması toplumun partilere ilgisini de olumsuz yönde
etkiliyor. DYP Gençlik Kolları Başkanı Obahan Obaoğlu, siyasetin
bir görev ve uğraştan öte, kültür olduğunun altını çiziyor.
Mekanizmaları bilmek, toplumla nasıl ilişki kurulur, nasıl mesaj
verilir, talepler siyasete nasıl taşınır, bunları öğrenmek
gerektiğini kaydediyor. Gençlik kollarından yetişmeyen isimlerin,
halkla diyalog kurmakta sıkıntı yaşadığını belirtiyor. Obaoğlu,
‘piyangodan çıkan’ milletvekilliğinin vatandaşa bir şey
kazandıramayacağını savunuyor. Partilerin gençlik örgütleri,
askerlerin yönetime el koyduğu 1980 yılında kapatıldı. Bazı
partiler ‘vakıf’ çatısı altında siyasetçi yetiştirmeye çalıştı.
Refah Partisi, Milli Gençlik Vakfı’ndan; MHP, Ülkü Ocakları’ndan;
BBP ise Nizam-ı Âlem Ocakları’ndan yararlandı. Parti kapısını
gençlere açan düzenleme ancak 1997’de Meclis’ten geçebildi.
Türkiye’deki mevcut parti liderlerinin çoğu altyapıdan yetişti.
Ancak milletvekilleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Başbakan Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Deniz Baykal siyasetin birçok
kademesinde rol aldı. DYP lideri Mehmet Ağar, emniyet kökenli eski
bir devlet görevlisi. Son genel seçimlerde partilerini barajın
altında bırakan Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz ise siyasetin zorlu
merdivenlerini tırmanmamıştı. Belki de bu nedenle Çiller siyasi
gaflarıyla, Yılmaz da iş dünyasıyla yürüttüğü ilişkileriyle
hafızalarda yer etti. Habib Güler/Zaman