Aman dikkat! Parkinson sadece yaşlılarda görülen bir hastalık değil
Abone olDoç. Dr. Elif Elçin Dereli, parkinson hastalığının sadece yaşlılıkla bağdaştırılmaması gerektiğini ve fizyoterapinin parkinson hastalarının yaşam kalitesini yükselttiğini kaydetti.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü
öğretim üyesi Doç. Dr. Elif Elçin Dereli dünya çapında 10 milyon
insanın mücadele ettiği Parkinson hastalığı ile ilgili
açıklamalarda bulundu.
İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Dereli, parkinson hastalığının sadece yaşlılıkla bağdaştırılmaması gerektiğini kaydetti.
Artan yaşa bağlı olarak hastalığın görülme sıklığının arttığını belirten Dereli, 'Ancak hastalığın yaşa bağlı bir durum olmadığına dair kanıtlar var. Özellikle akraba evliliklerinde genetik nedenlerle erken yaşlarda da Parkinson hastalığına yakalanılabiliyor. 10-20 yıl öncesinden bazı bulguların hastalık sinyali vermiş olabileceği de belirtiliyor.
Omuz ağrısı, giderek küçülen yazı gibi bazı belirtiler dikkate alınmalı. Hastaların nöroloji uzmanına veya hareket bozuklukları birimine yönlendirilmesi gerekiyor, nörolojik takip çok önemli.” ifadelerini kullandı.
Sinir sisteminde dopamin üreten hücrelerin hasar görmesi ile
ortaya çıkan kronik nörodejeneratif bir hastalık olan parkinsonun
genellikle yavaş yavaş ve küçük değişimlerle ortaya çıktığını
vurgulayan Dereli, hastalığın bulguları hakkında şunları
kaydetti:
“En çok bilinen ve hastalıkla özdeşleştirilen bulgu titreme. Ancak hareketlerde yavaşlama, hareketlerin başlatılmasında ve yürümede güçlükler, duruş sorunları, hareket hacimlerinin azalması, kaslarda sertlikler ve denge sorunları hastalığın ana belirtileri arasında yer alıyor. Bu belirtiler içerisinde titreme, hastaların günlük yaşamlarında daha az sorun yaratıyor.
Hareketlerin yavaşlaması, başlatılamaması veya donma gibi bulgular
daha büyük işlevsellik ve yaşam kalitesi sorunları olarak karşımıza
çıkıyor. Bu bulgulara depresyon, uyku problemleri, yorgunluk ve
hafıza sorunları eşlik edebiliyor.”
Parkinson hastalığında ilaç tedavisinin öncelikli yaklaşım olduğunu ve uygun görülen hastalarda cerrahi uygulamaların da yapılabildiğini vurgulayan Dereli, özellikle aerobik nitelikte egzersizlerin Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklara yakalanmada koruyucu olduğunu aktardı.
Dereli, Parkinson hastalarının yaşam kalitelerini artırmada fizyoterapinin önemini anlatan şu değerlendirmelerde bulundu:
“Fizyoterapi ve rehabilitasyon hastaların semptomlarını hafifleterek, günlük yaşamlarında fonksiyonel becerilerini geliştirmelerine ve böylece yaşamlarını daha bağımsız bir şekilde sürdürmelerine yardımcı oluyor. Bu tedavi hastalığın ilerlemesini durduramaz, ancak fiziksel aktivite, egzersiz ve duyusal uyaranların kullanıldığı tedavi, hastaların hareket kabiliyetini artırmak, postürünü düzeltmek, kas kuvvetini, koordinasyonunu ve dengesini desteklemek, solunum kapasitesini sürdürmek ve iyileştirmek gibi amaçlar taşır.
Fizyoterapi ve rehabilitasyon programları, egzersiz ve hareket
stratejilerinden fayda görerek gidişatı iyi olan bir hasta için
semptomatik ilaç tedavi dozlarının azalmasına da katkı
sağlayabilir. Bu nedenle, hastaların fizyoterapistlerle düzenli
olarak çalışması ve rehabilitasyon programlarına katılması,
hastalığa bağlı semptomların yönetimi için büyük bir önem taşır.
Çok yönlü, hasta merkezli ve multidisipliner bir yaklaşım
içerisinde fizyoterapi ve rehabilitasyon da diğer yaklaşımlar gibi
oldukça değerlidir.”