Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Önce bir saptama…
24 saat arayla…
Geçen Pazar ve dün…
Dünyanın iki ülkesinden iki kadın çok cesur iki çıkış yaptı.
Biri Rusya’dan…
73 yaşında…
Rusya’nın Ajda Pekkan’ı…
Yani süperstarı…
Alla Pugaçeva…
Instagram’da 4.3 milyon takipçisi var.
İşte oradan o takipçilerine ve bütün dünyaya apaçık yazdı.
Üstelik Putin 2014 yılında ona devlet nişanı vermişti.
Evet işte o kadın, Rusya’da milliyetçi bur fırtınanın kasırgaya dönüştüğü şu gün çıkıp aynen şunu söyledi:
“Bu savaş ülkemi bir paryaya çeviriyor ve bütün vatandaşlarımızın hayatını kötüleştiriyor…”
Ve ondan bir gün sonra bu defa Türkiye’de gencecik bir pop sanatçısı çıktı…
Aleyna Tilki…
Bir Milenyum kızı…
Henüz 22 yaşında…
Bu ülkenin, Durumdan vazife çıkarıp, kendini “ülkenin ve mahallenin ahlak muhafızı ”, “Namus bekçisi” ilan eden;
Gençlerin biraraya geldiği konserleri zorla iptal ettiren,
Ülkenin dört bir yanında bir ahlak terörü fırtınası estiren,
LGBT karşı miting yapıyoruz diye insanlara nefret duygusu aşılayan ve üstelik bunun için devletin bazı kurumlarını da arkasına alabilen bu insanlara karşı tek başına ayağa kalktı ve haykırdı:
“Cadı avı başlattınız…”
Evet o erkek muhafızlara böyle ses seslendi ve devam etti:
“ Ama özel güçlerim var…Yaksanız da ölmem…”
Yaşı henüz çok genç…
Tanımıyor bu adamların genlerini, DNA’larını, RNA’larını…
Yakmaya kalkabilirler.. Kalkıştılar bu ülkede…
Ama o adamların da bilmediği bir şey var.
Öyleyse neye güveniyor Aleyna…
Bütün dünyanın kadınlarına…
Çünkü onlar seslerini yükseltmeye başladılar.
İran’da başını örtmediği için işte bu kafadaki ahlak muhafızları tarafından içeri alınıp, resmen öldürülen kadının arkasından İran’ın başı açık, başı örtülü kadınları ayağa kalktı…
Türkiye’deki İranlı kadınlar Atatürk anıtında toplandı.
Ahlakçı erkek tarihi cadı avları ile doludur.
Ta Orta Çağ’dan beri isyan eden her kadına cadı deyip kasabaların ortasında yakan kafalardır bunlar.
Şimdi geleyim başlıktaki soruya…
Neden 2013’da Paris’e 340 bin kişi vardı da burada sadece 5 bin…
Pazar günü çok tehlikeli bir girişimi yaşadık.
Pazar günkü LGBT karşıtı mitingin sosyolojisine bir bakalım.
Cok tuhaf bir koalisyon vardı mitingde…
Alperen dernekleri ile Aydınlık Gazetesi…
İsmailağa Tarikatı ile adını ilk defa duyduğumuz “Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği” yan yana kolkola yürüdü.
LGBT yürüyüşüne izin vermeyen valilik bu koalisyona anında izin verdi.
Arkalarına devletin valiliğini alan LGBT karşıtları, RTÜK’ten de sponsorluk desteği aldı.
Üstelik bugüne kadar tarikat yurtlarında kız çocuklarına oğlan çocuklarına yapılan tacizlere çıt çıkarmayan bu inanlar, nedense bir anda “Aile değerlerini” hatırlayıp, yürüyüşlerine “Aile değerlerini koruma” kılıfı geçirmişti.
Sonuç...
Tam bir fiyasko..
(*) RTÜK talimatı ile bu yürüyüşün kamu spotlarını yayınlayan televizyonların büyük bölümü bile bu yürüyüşe itibar göstermedi.
(*) Merkez sağın ve iktidarı büyük kuruluşları haberlerinde itibar göstermedi
(*) Yürüyüşçüler 5 bin militanı biraraya getirebildi ancak.
Yani tam bir fiyasko…
İşte tam bu noktada 9 yıl geriye dönüyorum.
2013 yılında Paris’te “Gay evliliklere” karşı klasik aileyi koruma amaçlı bir miting yapıldı.
O mitinge ben katıldım. İki saat boyunca onlarla birlikte yürüdüm, sohbet ettim.
O gün meydanda 340 bin kişi vardı.
Şimdi bu mitingi yapanlar şu soruyu kendi kendilerine sormazlar mı?
Niye 2013 yılında
Paris’te yapılan “Gay evliliklere karşı aileyi koruma yürüyüşüne” 340 bin kişi katıldı da, geçen Pazar İstanbul’daki “LGBT karşıtı” mitinge bu derneklerden oluşan sadece 5 bin militan katıldı?
Türkiye’de insanlar “Aile değerlerine” mi bu kadar mı ilgisiz?
Yoksa düzenleyicilerin yürüyüşü bir nefret gösterisi haline getirmenize mi?
Onların soracağını sanmıyorum, ama ben sorum cevabını düşündüm.
(*) Çünkü Paris’teki yürüyüş “LGBT insanlarına, onların varlıklarına karşı bir yürüyüş” değildi…
Yani bir nefret yürüyüşü değildi.
Onlar gay evliliklerinin resmileştirilmesine karşıydı.
(*) 340 bin insana mitingten önce dağıtılan “Miting rehberinde” bunun LGBT insanlarına nefret saçan bir yürüyüş olmadığı açıkça belirtilmişti.
Mitinge “Ateistler”, “Solcular”, “Yahudiler”, yani toplumda nefretin zulmünü yaşamış bütün insanlar da davetliydi.
(*) Bir de şu uyarı vardı:
“Yürüyüş sırasında yol kenarında bir gay çift öpüşerek sizi tahrik etmeye kalkarsa asla tepki göstermeyeceksiniz. Vereceğiniz tek cevap yanınızdaki eşinize veya sevgilinize sarılıp sizin de öpüşmenizdir…”
(*) Ve en önemlisi de şuydu. Bu miting, toplumun bir bölümünün gösteri hakkını kullanmasıydı.
Gay evlilikten yana olanlar da bu hakkı onlar kadar özgürce kullanma hakkına sahipti ve kullanmıştı.
(*) Son alarak, devlet bu yürüyüşe hiçbir şekilde müdahil olmamış, onların RTÜK’ü sponsorluk yapmamıştı.
Dönelim Türkiye’ye…
Onlar 5 bin kişiyi biraraya getiremezken, Aleyna Tilki “Nasılsın Aşkta” diye şakı söylediği zaman sadece Spotify’da 41 milyon kere dinleniyor.
Evet onların, korku ve terörle “Cadı’ların” konserlerini iptal ettirecek kaba güçleri var.
Ama en kaba güçleri bile o konserlerde sahneye çıkamayan bütün “Cadıların” şarkılarının dinlemesine mani olamıyor.
Çünkü “Cadıların”, Marvel kahramanları gibi özel güçleri var…
Çünkü, yaksanız da ölmüyorlar…
Alla Pugacheva ölmüyor…
Putin rejimi bu yaşta da öldüremiyor onu…
Aleyna Tilki 22 yaşında…Sahneden indiriliyor ama ölmüyor…
Yakmaya kalkanlar, yakanlar kaybolacak; Yakmak istedikleri cadılar kalacak.
Çünkü onlar cesur…
Çünkü onların çok özel güçleri var…
Şarkı söylüyorlar, öpüşüyorlar, eğleniyorlar, insanların, hayvanların hakları için savaşıyorlar.
Çünkü onlar, Orta Çağ’dan beri erkek namus ve ahlak bekçilerinin yaka yaka bitiremediği “İsyankar cadıların” torunları…