Parisin çılgın Türkü
Abone olFransa'da günlerdir süren öğrenci ayaklanmasının lideri konuştu. Daha ilginci sağ kolu bir Türk kızı çıktı.
Yasa iptal edilinceye kadar sokaklardayız
Leyla Temel, yeni işe başlayanların kovulmasını kolaylaştıran yasaya karşı... Hükümeti de sallayan yasa, bugün işçilerin de katılacağı genel grevle ülke genelinde protesto edilecek.
Başbakan Dominique de Villepin hazırlattığı yeni iş yasasının başına bu kadar iş açacağını düşünmemişti belki de... Ama açtı... Biri 26 yaşından küçüklerin ilk işinden iki yıl içinde gerekçesiz kovulmasının yolunu açan, diğeri ise yaş sınırı olmadan aynı durumun küçük ölçekli iş yerlerinde çalışanlar için de geçerli olmasını sağlayan iki paket hazırlattı. Paketin açıklandığı gün öğrenciler isyan bayrağını çekti. Haftalardır gösteri düzenleyen öğrenci derneklerinin başını UNEF çekiyor. Haftalardır derneğin genç başkanı Bruno Juillard ile röportaj yapmak için çabalarken, sözcüsünün bir Türk kızı olduğunu öğrendim. İbreyi ona çevirip Leyla ile röportaj yaparken,aşırı yoğunluktan randevu veremeyen Bruno ile de ayaküstü görüştüm. Hukuk öğrencisi Bruno, "Yasa iptal edilene kadar mücadelemiz devam edecek" diyor. İkisi de oldukça yorgun. Günlerdir, hatta haftalardır uykusuzlar. Her gün toplantı yapıp strateji belirliyorlar. Yazılı ve görsel medyanın sorularını yanıtlıyor. Bruno, enerjisini sadece Fransız medyasına adamış durumda. "Kusura bakmayın. Yabancı basın için vakit yok. Mesajlarımızın bu ülkede duyulması şu an bizim için en temel konu" diyor. İşte öğrenci derneği sözcüsü Leyla'nın açıklamaları:
'Başbakan bizimle bilek güreşinde'
16 Ocak'ta Başbakan işsizlikle mücadele için tedbirler açıkladı. İki çeşit sözleşme hazırlandı. 20'den fazla kişinin çalıştığı işyerlerinde, 26 yaşını geçenler için önerilen İlk İş Sözleşmesi (CPE). Bir de yaş haddi olmaksızın, ancak 20'den daha az kişinin çalıştığı işyerleri için yine iki yıl boyunca işverenin istediği anda çalışanı işten çıkarabileceği yasa var (CNE). Bu açıklamadan 3 saat sonra UNEF olarak bunu bunu kesinlikle kabul edemeyceğimizi açıkladık. Gençlere güvensiz bir ortam sağlayarak istihdam yaratılamaz. İki yıllık bir deneme sürecini kabul edemeyiz. Bu dönem 3 ay en fazla 6 ay olabilir. Üstelik 26 yaşına varana dek yaptığınız her sözleşme bu biçimde olacak.
BANLİYÖ AYAKLANMASI
Çalışma hayatını 19'uncu yüzyıla döndürecekler, yani günlük iş sözleşmesi yapılacak neredeyse. İstediğin anda, istediğin kişiyi, hiçbir açıklamaya ihtiyaç duymaksızın işten atabileceksin. Tabiki gençler sokakta. Bu yasa iptal edilene kadar da orada olacağız, sokaklarda! Bize bu sözleşmelerle sorulan şu; işsiz olmayı mı tercih edersin, yoksa çalıştığın halde her an işsiz kalma riskini mi? Dünyanın beşinci büyük ülkesinde böyle bir şey kabul edilemez.
İstihdam yaratmak lazım. Ama buhükümet kamu sektöründe istihdam azaltmasına gitti. Mesela beden eğitimi öğretmenlerinin yarısı işten çıkarıldı. Tarih hocalarının yüzde 30'u. Niçin ayağa kalktı banliyölerdeki gençler zannediyorsunuz? Çünkü kamuda kadro eksikliği var, okullarda hoca eksikliği. Bu da rol oynadı o olaylarda. Bizce hükümetin isteği işsizliğe çözüm bulmak değil, tersine patronlara yeni imkanlar tanımak. Bugün Fransa'da nüfusun sadece yüzde 9.6'sı genç, onların da yüzde 23'ü işsiz.
Kamu sektöründe istihdamın artırılması lazım. Deniyor ki bu ülkede idari işler çok ağır işliyor. Çalışanlar 35 saat mesaiye geçti. Bu, işe yeni insanlar alınması için icad edildi. Ama tam işletmiyorlar bunu. Ücretler artarsa satın alma gücü ve tüketim artar, o da büyümeyi kamçılar. O da istihdamı arttırır.
TEK ÇÖZÜM YASANIN İPTALİ
Bugünkü gösteri bizim açımızdan çok önemli. Ayrıca genel grev ilan edildi. Öğrenciler, hocalar, sendikalar hep beraber yürüyeceğiz. Güç gösterisinde bulunacağız. Çünkü Başbakan bizimle bilek güreşine girişti.
Sosyalist parti bizi destekliyor. Başbakan çalışanların sendikalarını ayrı, öğrenci sendikalarını ayrı davet etti. Birlikte karşısında cephe oluşturmasınlar diye. Bizi davet etti. Kabul etmedik, basın toplantısı yaptık. Bir tek çözüm var. O da tamamen iptali.
68 MAYISI GİBİ OLACAK
Halk da büyük çoğunlukta bizi destekliyor. Sarkozy 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yara almaktan korkuyor. Sadece cumhurbaşkanı kaldı yanında. O da şimdilik. Yasayı imzalamaması mümkün. Anayasa mahkemesinin görüşü de çıkacak bu hafta. Bu hafta olayın akıbeti konusunda belirleyici olacak. Eğer Başbakan Villepin bir-iki hafta içinde bu işten vazgeçmezse, emin olabilir ki sokaklar 68 Mayısı gibi olacak. Şu anda ne yazık ki başlayan ve artacağını tahmin ettiğimiz şiddet olaylarının da sorumluluğunu üstlenmiş olacak.
Şiddete başvuran iki grup var. Banliyölerdeki isyancılar sağa sola dükkanlara saldırıyorlar. Kızgınlıklarını göstermek için bu olaydan istifade etmeye çalışıyorlar. Bir de gösteri sonunda dağılmak yerine polise taşla saldıran öğrenciler var. Başlangıçta gösteriler tamamen demokratik düzende geçiyordu. Şimdi şiddet de bulaştı. Sarkozy de güvenlik konusunda aradı bizi, gösterilerin mümkün olduğu kadar olaysız geçebilmesi için. Ama o bize değil biz ona uyarılarda bulunduk. Bu sözleşmenin sonuçlarını görmesi gerektiğini, neticede yasanın iptal edilmesi gerektiğini belirttik. Polis ve güvenlik güçlerinin sayısını artırarak bu işin çözülemeyeceğini.
Belkıs Kılıçkaya /Sabah
Leyla Temel, yeni işe başlayanların kovulmasını kolaylaştıran yasaya karşı... Hükümeti de sallayan yasa, bugün işçilerin de katılacağı genel grevle ülke genelinde protesto edilecek.
Başbakan Dominique de Villepin hazırlattığı yeni iş yasasının başına bu kadar iş açacağını düşünmemişti belki de... Ama açtı... Biri 26 yaşından küçüklerin ilk işinden iki yıl içinde gerekçesiz kovulmasının yolunu açan, diğeri ise yaş sınırı olmadan aynı durumun küçük ölçekli iş yerlerinde çalışanlar için de geçerli olmasını sağlayan iki paket hazırlattı. Paketin açıklandığı gün öğrenciler isyan bayrağını çekti. Haftalardır gösteri düzenleyen öğrenci derneklerinin başını UNEF çekiyor. Haftalardır derneğin genç başkanı Bruno Juillard ile röportaj yapmak için çabalarken, sözcüsünün bir Türk kızı olduğunu öğrendim. İbreyi ona çevirip Leyla ile röportaj yaparken,aşırı yoğunluktan randevu veremeyen Bruno ile de ayaküstü görüştüm. Hukuk öğrencisi Bruno, "Yasa iptal edilene kadar mücadelemiz devam edecek" diyor. İkisi de oldukça yorgun. Günlerdir, hatta haftalardır uykusuzlar. Her gün toplantı yapıp strateji belirliyorlar. Yazılı ve görsel medyanın sorularını yanıtlıyor. Bruno, enerjisini sadece Fransız medyasına adamış durumda. "Kusura bakmayın. Yabancı basın için vakit yok. Mesajlarımızın bu ülkede duyulması şu an bizim için en temel konu" diyor. İşte öğrenci derneği sözcüsü Leyla'nın açıklamaları:
'Başbakan bizimle bilek güreşinde'
16 Ocak'ta Başbakan işsizlikle mücadele için tedbirler açıkladı. İki çeşit sözleşme hazırlandı. 20'den fazla kişinin çalıştığı işyerlerinde, 26 yaşını geçenler için önerilen İlk İş Sözleşmesi (CPE). Bir de yaş haddi olmaksızın, ancak 20'den daha az kişinin çalıştığı işyerleri için yine iki yıl boyunca işverenin istediği anda çalışanı işten çıkarabileceği yasa var (CNE). Bu açıklamadan 3 saat sonra UNEF olarak bunu bunu kesinlikle kabul edemeyceğimizi açıkladık. Gençlere güvensiz bir ortam sağlayarak istihdam yaratılamaz. İki yıllık bir deneme sürecini kabul edemeyiz. Bu dönem 3 ay en fazla 6 ay olabilir. Üstelik 26 yaşına varana dek yaptığınız her sözleşme bu biçimde olacak.
BANLİYÖ AYAKLANMASI
Çalışma hayatını 19'uncu yüzyıla döndürecekler, yani günlük iş sözleşmesi yapılacak neredeyse. İstediğin anda, istediğin kişiyi, hiçbir açıklamaya ihtiyaç duymaksızın işten atabileceksin. Tabiki gençler sokakta. Bu yasa iptal edilene kadar da orada olacağız, sokaklarda! Bize bu sözleşmelerle sorulan şu; işsiz olmayı mı tercih edersin, yoksa çalıştığın halde her an işsiz kalma riskini mi? Dünyanın beşinci büyük ülkesinde böyle bir şey kabul edilemez.
İstihdam yaratmak lazım. Ama buhükümet kamu sektöründe istihdam azaltmasına gitti. Mesela beden eğitimi öğretmenlerinin yarısı işten çıkarıldı. Tarih hocalarının yüzde 30'u. Niçin ayağa kalktı banliyölerdeki gençler zannediyorsunuz? Çünkü kamuda kadro eksikliği var, okullarda hoca eksikliği. Bu da rol oynadı o olaylarda. Bizce hükümetin isteği işsizliğe çözüm bulmak değil, tersine patronlara yeni imkanlar tanımak. Bugün Fransa'da nüfusun sadece yüzde 9.6'sı genç, onların da yüzde 23'ü işsiz.
Kamu sektöründe istihdamın artırılması lazım. Deniyor ki bu ülkede idari işler çok ağır işliyor. Çalışanlar 35 saat mesaiye geçti. Bu, işe yeni insanlar alınması için icad edildi. Ama tam işletmiyorlar bunu. Ücretler artarsa satın alma gücü ve tüketim artar, o da büyümeyi kamçılar. O da istihdamı arttırır.
TEK ÇÖZÜM YASANIN İPTALİ
Bugünkü gösteri bizim açımızdan çok önemli. Ayrıca genel grev ilan edildi. Öğrenciler, hocalar, sendikalar hep beraber yürüyeceğiz. Güç gösterisinde bulunacağız. Çünkü Başbakan bizimle bilek güreşine girişti.
Sosyalist parti bizi destekliyor. Başbakan çalışanların sendikalarını ayrı, öğrenci sendikalarını ayrı davet etti. Birlikte karşısında cephe oluşturmasınlar diye. Bizi davet etti. Kabul etmedik, basın toplantısı yaptık. Bir tek çözüm var. O da tamamen iptali.
68 MAYISI GİBİ OLACAK
Halk da büyük çoğunlukta bizi destekliyor. Sarkozy 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yara almaktan korkuyor. Sadece cumhurbaşkanı kaldı yanında. O da şimdilik. Yasayı imzalamaması mümkün. Anayasa mahkemesinin görüşü de çıkacak bu hafta. Bu hafta olayın akıbeti konusunda belirleyici olacak. Eğer Başbakan Villepin bir-iki hafta içinde bu işten vazgeçmezse, emin olabilir ki sokaklar 68 Mayısı gibi olacak. Şu anda ne yazık ki başlayan ve artacağını tahmin ettiğimiz şiddet olaylarının da sorumluluğunu üstlenmiş olacak.
Şiddete başvuran iki grup var. Banliyölerdeki isyancılar sağa sola dükkanlara saldırıyorlar. Kızgınlıklarını göstermek için bu olaydan istifade etmeye çalışıyorlar. Bir de gösteri sonunda dağılmak yerine polise taşla saldıran öğrenciler var. Başlangıçta gösteriler tamamen demokratik düzende geçiyordu. Şimdi şiddet de bulaştı. Sarkozy de güvenlik konusunda aradı bizi, gösterilerin mümkün olduğu kadar olaysız geçebilmesi için. Ama o bize değil biz ona uyarılarda bulunduk. Bu sözleşmenin sonuçlarını görmesi gerektiğini, neticede yasanın iptal edilmesi gerektiğini belirttik. Polis ve güvenlik güçlerinin sayısını artırarak bu işin çözülemeyeceğini.
Belkıs Kılıçkaya /Sabah