Paranın patronu hedefleri anlattı
Abone olTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, ekonomi gündemini değerlendirdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı,
2012 yılında Tüketici Fiyat Endeksi enflasyonunun son 44 yılın en
düşük yıl sonu değeri olan 6,2 seviyesinde gerçekleştiğini
belirterek, ''Bu yıl yüzde 5 olan hedefimize daha yakın bir
gerçekleşme bekliyoruz. Önümüzdeki 3 yıl boyunca enflasyonun yüzde
5'lik hedefe olabildiğince yakın seyretmesini amaçlıyor ve böylece
fiyat istikrarına bir adım daha yaklaşacağımızı
düşünüyoruz'' dedi.
Başçı, Merkez Bankası'nın 81. Olağan Genel Kurulunun açılışında
yaptığı konuşmada, TCMB Olağan Genel Kurul toplantılarının,
tamamlanan takvim yılının para politikaları açısından
değerlendirilmesi yönüyle güzel bir fırsat sunduğunu ifade
etti.
Geçen yıl dünyadaki ve Türkiye'deki önemli ekonomik gelişmeleri ve
alınan para politikası tedbirlerini özetlemek istediğini dile
getiren Başçı, 2012 yılının dünya ekonomisinde çok önemli
gelişmelerin yaşandığı bir yıl olduğuna dikkati çekti.
Avro bölgesinin borç krizinin ikinci raundunun bu yılın ilk
yarısında yaşandığına işaret eden Başçı, bu dönem zarfında
özellikle İspanya ve İtalya gibi büyük ekonomilerin durumunun
Avrupa'daki endişelerin dünya çapına yayılmasına yol açtığını
söyledi.
Avrupa Merkez Bankasının 2012 yılı ikinci yarısında aldığı
kararlarla para birliğine üye devletlere koşullu sınırsız likidite
desteği açıklamasının, kaygıların bir ölçüde hafiflemesine yol
açtığını belirten Başçı, büyüme hızında beklentilerin gerisinde
kalan ABD ekonomisinde ise ABD Merkez Bankasının üçüncü parasal
genişleme paketini yine 2012 yılının sonlarına doğru açıkladığını,
benzer şekilde Japonya Merkez Bankasının da giderek artan bir
ölçüde parasal genişleme programına devam ettiğini anımsattı.
Gelişmiş ülkelerde 2012 yılında kısa vadeli faiz oranları yüzde
1'in altındaki tarihi düşük değerlerini sürdürürken uzun vadeli
faiz oranlarının da daha önce görülmemiş seviyelere indiğini
kaydeden Başçı, şöyle devam etti:
"(Daha önce benzeri görülmemiş düzeydeki bu parasal
genişlemenin sebebi nedir) diye sorduğumuzda karşımıza iki cevap
çıkıyor. Bunlardan birincisi giderek yavaşlayan ekonomik büyüme
hızları, ikincisi ise artık maliye politikasında bir hareket alanı
kalmamış olmasıdır. Gelişmiş ülkelerin uyguladıkları sıra dışı
parasal genişleme tedbirlerinin gelişmekte olan ülkeler üzerinde de
önemli etkileri oldu. Bu etkileri kısaca 'oynak sermaye akımları'
başlığı altında özetleyebiliriz.
Gelişmekte olan ülkelerin hem daha güvenilir durumda olduklarının
anlaşılması hem de bu ülkelerdeki faiz oranlarının daha yüksek
seviyelerde bulunması, bu ülkelere gelen kısa vadeli sermaye
akımlarının hem hacmini hem de oynaklığını artırdı. Oynak sermaye
akımlarına bazı gelişmekte olan ülkeler, önce sermaye kontrolü
benzeri araçlarla karşı durmaya çalıştılar. Bu çabaların bazı
sakıncaları vardı ve bunların tam olarak arzu edilen sonucu
vermediği kısa zamanda anlaşıldı. Bu durumda geriye tek bir çare
kalıyordu, gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz ortamına uyum
sağlamak.''
DÜŞÜK FAİZ DENGELİ BÜYÜME
Merkez Bankası Başkanı Başçı, sermayeyi çeken başlıca faktör olan
riske göre düzeltilmiş faiz farklarının geçen yılın ikinci
yarısından itibaren kademeli olarak aşağı çekilmeye başlandığını
belirterek, böylece gelişmekte olan ülkelerde de 2009 yılında
önemli ölçüde düşürülmüş olan faiz oranlarının yeniden kademeli
olarak aşağı çekilmeye başlandığını söyledi.
Düşük faiz ortamının gelişmekte olan ülkeler için pek çok faydası
bulunduğuna işaret eden Başçı, bunların artan istihdam, artan
tüketim talebi ve artan yatırım talebi olarak özetlenebileceğini
bildirdi.
Başçı, düşük faiz ortamının gelişmekte olan ülkeler için
beraberinde getirdiği risklerin ise aşırıya kaçan ve bu yüzden
istikrarsız seyreden özel kesim borçlanma eğilimi ile döviz
kurlarında gözlenebilecek aşırı oynaklıklar olarak
özetlenebileceğini dile getirdi. Başçı, bu iki oynaklık türünün ise
kısaca ''finansal istikrarsızlık'' olarak adlandırılabileceğini
vurguladı.
Gelişmekte olan ülkeler 2008 küresel krizini takip eden yıllarda
bir yandan faiz oranlarını kademeli olarak aşağı çekerken diğer
yandan makro-ihtiyati politika çerçevelerini güçlendirerek finansal
istikrara ilişkin riskleri yönetmeye çalıştıklarını hatırlatan
Başçı, şunları kaydetti:
''Ülkemizin de öncülük ettiği bu yaklaşım artık gelişmekte olan
ülkeler için bir küresel standart haline gelmektedir. Bu yaklaşıma
'düşük faiz, dengeli büyüme' adını veriyoruz. Dengeli büyüme, iç
dengeyi yani fiyat istikrarını, dış dengeyi yani ödemeler dengesini
ve finansal istikrarı birlikte gözeterek büyüme anlamına
gelmektedir.''
BELİRSİZLİK ARALIĞI
Başçı, TCMB'nin temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu,
Bankanın fiyat istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla
hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını desteklediğini anlattı.
Başçı, şöyle konuştu:
''2012 yılında Tüketici Fiyat Endeksi enflasyonu son 44 yılın en
düşük yıl sonu değeri olan 6,2 seviyesinde gerçekleşti. Bu yıl
yüzde 5 olan hedefimize daha yakın bir gerçekleşme bekliyoruz.
Önümüzdeki 3 yıl boyunca enflasyonun yüzde 5'lik hedefe
olabildiğince yakın seyretmesini amaçlıyor ve böylece fiyat
istikrarına bir adım daha yaklaşacağımızı düşünüyoruz.''
Başkan Başçı, Aralık 2012'de 2013 yılına ait belirsizlik aralığını
yüzde 5'lik hedef etrafında 2 yüzdelik puan olarak koruduklarını
ilan ettiklerini hatırlatarak, bu aralığın bazı ülkelerde daha
düşük olabildiğini, Türkiye'de ise bu parametreyi, işlenmemiş gıda
ve enerji fiyatlarındaki oynaklık ile döviz kurlarında ve kredi
büyüme hızındaki oynaklığın belirlediğini vurguladı.