Paramparça ve Diriliş'ten sonra herkes düşünmeli!
Abone olTürkiye’nin haftalık tek televizyon dergisi Milliyet Tv ve Milliyet Cadde’nin Yayın Yönetmeni Gazeteci-Yazar Ali Eyüboğlu'ndan Diriliş ve Paramparça'ya övgü.
Türkiye’nin haftalık tek televizyon dergisi Milliyet Tv ve Milliyet Cadde'nin Yayın Yönetmeni Gazeteci-Yazar Ali Eyüboğlu'ndan dizi sektörüne sert eleştiriler geldi.
filmstudiodd.com'a konuşan Ali Eyüboğlu, "En çok izlenen dizilerde çocukların ödünç hayatları" olduğunu söyleyen Eyüboğlu, Star TV'de yayınlanan Paramparça ve TRT 1'de yayınlanan Diriliş dizisini övdü.
Eyüboğlu, "Star TV’de yayınlanan “Paramparça” dizisine kadar televizyon yöneticileri, “Bu sistemde artık kaliteli bir iş yapıp iki haneli reytingleri görmek imkansız” diyordu. Demek ki olabiliyormuş. TRT 1 gibi diğer entertianment kanallara göre reytingi daha düşük bir kanalda bile “Diriliş” gibi bir dönem dizisi bile iki haneli reytingleri görüyorsa, bazı televizyon yönetici ve dizi yapımcılarının şapkalarını önlerine koyup, “Biz nerede yanlış yapıyoruz?” sorusuna yanıt bulması gerekir" dedi.
Eyüboğlu'nun açıklamaları şöyle:
Dizi sektörünü değerlendirir misiniz? Son zamanlarda dizi sayısının artışını nasıl buluyorsunuz?
Ali Eyüboğlu: Dizi sektörü, deneme-yanılma yöntemiyle de olsa yılda 200 milyon dolarlık ihracat yapacak noktaya geldi. Bu saatten sonra aynı yöntemle çıtanın daha yukarı çıkarılması olanaksız. O nedenle dizi yapım şirketlerinin amatör ruh ve heyecanlarını kaybetmeden kurumsallaşması ve Ar-Ge yatırımları yapması şart. “Diziyi çekelim, birkaç bölüm yayınlayalım, tutarsa devam ettiririz, tutmazsa kaldırırız” mantığı dizi izleyicilerini bile küstürür noktaya geldi.
SEYİRCİ DİZİNİN PAT DİYE KALDIRILMASINDAN RAHATSIZ
Türkiye’nin haftalık tek televizyon dergisi olan Milliyet Tv’nin Yayın Yönetmenliği’ni yaptığım için gelen okur görüşlerinden “dizi tutkunları”nda yavaş yavaş şöyle bir reaksiyonun başladığını görüyorum. İnsanlar artık birkaç hafta izledikleri dizinin pat diye kaldırılmasından rahatsız. Kendilerini kandırılmış hissediyorlar. Seyirci o nedenle yeni başlayan bir diziyi değil de tutan diziyi takip etme noktasına geldi.
İZLEYİCİYİ ÖNEMSEMEYEN DİZİ UZUN SOLUKLU OLAMAZ
Seyirci, ayrıca aynı konuların değişik adlar ve oyuncularla ekrana getirilmesinden de rahatsız. Seyircinin artık nasıl dizi istediği, kimleri hangi rollerde görmek istediği ya da istemediği konusunda araştırma yapmadan, izleyicinin zevklerini önemsemeden kanalların ve yapımcıların uzun soluklu işler çıkarması zor. Tutan ya da tutmayan dizilerin altında yatan şey bu.
SEYİRCİ KARAGÜL, PARAMPARÇA, GÜLLERİN SAVAŞI’NIZ ÇOK SEVDİ
Sizce izleyici en çok hangi dizileri sevdi?
Ali Eyüboğlu: “Karagül”, “O Hayat Benim”, “Karadayı”, “Kurtlar Vadisi Pusu”, “Küçük Ağa” gibi tutmuş eski dizilerin yanına “Kocamın Ailesi”, “Kiraz Mevsimi”, “Güzel Köylü”, “Yılanların Öcü”, “Paramparça”, “Diriliş”, “Kaderimin Yazıldığı Gün”, “Güllerin Savaşı” ve “Poyraz Karayel” gibi yeni diziler katıldı. “Medcezir”, “Gönül İşleri” ve “Şeref Meselesi” dizilerinin zirve mücadelesi sürüyor.
ÇOK İZLENEN DİZİLERİN ODAĞINDA ÇOCUKLARIN ÖDÜNÇ HAYATLARI VAR
Merkezinde çocuk olan dizilerin daha çok tuttuğu söyleniyor. Sizin bu konuda düşünceniz nedir?
Ali Eyüboğlu: Geçenlerde bir yazı bile yazdım bu konuda. Haftanın altı günü en çok izlenen dizilerin odağında doğum sırasında karışmış veya karıştırılmış çocukların ödünç hayatları var. Türk seyircisi seviyor haksızlığa uğrayanların intikamlarını alacakları günün gelmesini.
ŞEREF MESELESİ VE KARDEŞ PAYI’NI KEYİFLE İZLİYORUM
Bir eleştirmen olarak beğendiğiniz diziler ve oyuncular hangileri?
Ali Eyüboğlu: İşim gereği başlayan her dizinin ilk bölümünü mutlaka izliyorum. Ama iş yoğunluğum nedeniyle sürekli takip ettiğim dizi maalesef yok. Fırsat bulunca “Şeref Meselesi”ni ve “Kardeş Payı”nı keyifle izliyorum. Eskiden perşembe günleri kimseye randevu vermiyordum. Çünkü perşembeleri benim için “Kurtlar Vadisi” günüydü, ama iki yıla yakındır onu da takip etmiyorum.
ERDAL BEŞİKÇİOĞLU, KENAN İMİRZALIOĞLU VE ZERRİN TEKİNDOR’U ÇOK BEĞENİYORUM
Beğendiğim birçok oyuncu var; bunların başında Erdal Beşikçioğlu, Kenan İmirzalıoğlu, Zerrin Tekindor geliyor.
Dizi ve film sektörünün en önemli sorunu sizce nedir?
Ali Eyüboğlu: Birkaç yıl önce Hollywood’a gittiğimde, Disney ve Universal’den sonra Warner Bross’ta çalışan bir Türk’le tanışmıştım. Yaptığı işin, şirkete gelen senaryoları okuyup, o hikayenin filmi çekildiğinde ilk beş, on ve yirmi yılda ne kadar hasılat yapacağının raporunu çıkarmak olduğunu söyledi. Ne zaman ki Türkiye’de film ve dizi yapımcıları da bu yönteme başvurur, o zaman Türkiye’de dizi ve film sektöründen bahsetmek mümkün olur.
Sinemamızın gidişatını değerlendirir misiniz?
Ali Eyüboğlu: Türk Sineması 100’üncü yılını geride bıraktı, ama maalesef hala sektör olamadı. Vakti zamanında sinemadan büyük paralar kazananlar sinemaya yatırım yapmadı. Bugün İstanbul’da hala bir film platosu yok. Sinemamız bireysel çabalarla bugünlere geldi, öyle de gidecek gibi. Kendini sinemaya adamış insanların bireysel çabalarını çok önemsiyor ve değerli buluyorum. Bu cengaverlerin sayılarının artmasını diliyorum. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “ilk filmini çekenler” kadar, çektikleri filmlerle Türk Sineması’nı adeta sırtlayan yapımcılarla yönetmenlere de ciddi destekler vermesi gerektiğini düşünüyorum. Geldiğimiz noktada Türk dizileri dış piyasada yılda 200 milyon dolara ulaşan bir pazara ulaştı ama aynı şeyi sinema için söylemek mümkün değil. Kendimiz çekip kendimiz izliyoruz maalesef.
TÜRKİYE’DE KOMEDİ İŞ YAPIYOR
2014-2015 sezonunda yerli komedi filmi sayısında patlama yaşandı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ali Eyüboğlu: Son yıllarda ne tür Türk filmlerinin gişe yaptığına bakıldığı zaman şöyle bir tablo çıkıyor karşımıza: Türkiye’de komedi iş yapıyor.
İşte son 10 yılın gişe rekortmeni filmler;
2014 – Düğün Dernek
2013 – CM101MMXI Fundamentals
2012 – Sümela’nın Şifresi Temel
2011 – Eyvah Eyvah 2
2010 – Yahşi Batı
2009 – Issız Adam
2008 – Maskeli Beşler Kıbrıs
2007 – Maskeli Beşler Irak
2006 – Hababam Sınıfı 3,5
2005 – Hababam Sınıfı Askerde
Tablo bu olunca, yapımcıların komedi filmlerine yönelmesinden daha doğal ne olabilir!
YENİ REYTİNG EVRENİ EĞİTİM DEĞİL GELİR ODAKLI
Herkes reytinge göre iş yapıyor ama çoğu bu sistemin nasıl işlediğini bilmiyor. Sistemi bize biraz anlatır mısınız?
Ali Eyüboğlu: Reyting konusunda maalesef şöyle bir yanılgı var insanlarda. Sanıyorlar ki Türkiye’de televizyonların reytinglerini ölçen TNS’in elinde her şey. TNS, 4.200 civarındaki haneye yerleştirdiği cihazlarla sisteme dahil olan insanların hangi kanalları ve programları izlediğini ölçüp müşterileri reklamcılara ve televizyonlara raporluyor. Reyting ölçümü yapılacak evleri belirleyen TNS değil, TİAK’ın (televizyon İzleme Araştırmaları A.Ş.) bu işi verdiği başka bir şirket. Onlar da yıllar önce reklam verenlerin yaptırdığı araştırmayla ortaya çıkan Türkiye’nin SES’ine yani sosyo ekonomik statüsüne göre belirlenen haneleri buluyor. AGB zamanında Türkiye’nin SES’i farklıydı, şimdi farklı. Çünkü reklamcılar, “Reyting ölçümü yapılacak evrendeki hane halkının eğitim durumu değil, ekonomik durumu ilgilendiriyor bizi” dediği için değişti bu. Yani yeni reyting evreni “eğitim” değil “gelir” odaklı.
KANALLAR VE YAPIMCILAR YENİ REYTİNG EVRENİNDEN ŞİKAYETÇİ
AGB’nin reyting ölçümü yaptığı evrenin yüzde 18’i AB grubuydu, oysa şimdi bu oran yüzde 10 civarında. Televizyon kanalları ve yapımcılar, yeni reyting evreninden şikayetçi. Peki, şimdiye kadar hiç bir reklamverenden bu konuda bir şikayet geldi mi?
Hayır… Bütün dünyada olduğu gibi bizde de reyting ölçümü onlar için yapılıyor. Onlar memnun olduğuna göre mesele yok demek ki!
Kanallar ve yapımcılar, ya reklamverenleri ikna edip değiştirecekler bu reyting hanelerini ya da “Yapacak başka bir şey yok” deyip mevcut sisteme göre üretim yapacaklar.
YAPIMCILAR, NEREDE YANLIŞ YAPIYORUZ, SORUSUNA YANIT BULMALI
Star TV’de yayınlanan “Paramparça” dizisine kadar televizyon yöneticileri, “Bu sistemde artık kaliteli bir iş yapıp iki haneli reytingleri görmek imkansız” diyordu. Demek ki olabiliyormuş.
TRT 1 gibi diğer entertianment kanallara göre reytingi daha düşük bir kanalda bile “Diriliş” gibi bir dönem dizisi bile iki haneli reytingleri görüyorsa, bazı televizyon yönetici ve dizi yapımcılarının şapkalarını önlerine koyup, “Biz nerede yanlış yapıyoruz?” sorusuna yanıt bulması gerekir.