'Paralel Yapı'nın Kandil'i! 25 yıllık Cemaatçi Profesör anlattı
Abone olRektörünün başörtüsü takması ile gündeme gelen Dicle Üniversitesi'nde neler dönüyor. Profesör anlattı; 'Paralel'in Kandil'i'
‘Paralel yapıya hizmet ettiği’ öne
sürülen D.Ü. Rektörü Jale Saraç’ın, üniversiteyi Cemaatin merkez
üssüne çevirdiğini söyleyen Prof. Ahmet Keleş, “Dicle Üniversitesi
paralel devletin Kandili’dir” dedi.
Gülen Cemaati’nde 25 yıl kalan Dicle Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Keleş, Star si'ne
yaptığı açıklamada ağır ithamlarda bulundu.
Cemaat’in 30 Mart Yerel Seçimleri hedefinin, AK Parti’nin yüzde 30
oya düşmesi, İstanbul ve Ankara’yı kaybetmesi olarak planlandığını
anlatan Prof. Dr. Keleş, “AK Parti’nin çöküşünü hesapladılar.
Ummadıkları biçimde yüzde 45.5’lik zafer oluşunca, iki önemli
stratejiye başladı. Hala AK Parti ile Başbakan’ı kendi içinde
farklı cumhurbaşkanı adayı olabilecek isimler üzerinden vurmaya
çalışıyorlar” dedi.
Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç’ın paralel
yapılanmadan olduğunu söyleyen Prof. Ahmet Keleş, “Dicle
Üniversitesi paralel devletin Kandili’dir” diye
konuştu.
ŞİMDİ HEDEF KÖŞK, YİNE DİNLEYECEKLER
Gülen Cemaati’nin, 30 Mart Yerel Seçimleri hedeflerinin
tutmadığını anlatan Prof. Dr. Ahmet Keleş, 25 yıl içinde kaldığı
Cemaat’in yeni planını Cumhurbaşkanlığı seçimleri olarak gösterdi.
Hedefe yine dinlemelerle gidileceğini anlatan Prof. Keleş, şöyle
konuştu:
-“Şimdi deniyor ki, ‘Cemaat çok akıllı. O nedenle biz hata yaptık,
savaştık, ama gelin barışalım diyecek hükümete.’ demeyecekler.
Cemaatin dinleme operasyonu, cemaatin kendi projesi içinde olduğu
kadar cemaati içine alan büyük projenin de hedeflerini
gerçekleştiren bir dinleme operasyonudur.”
CEMAATİN HESAPLARINI BOZAN YENİ HESAP
-“Bu hamlede cemaatin bizatihi inisiyatifi ne kadar, onun
üzerindeki yapının cemaati böyle bir kamikazeye zorlamasının
ihtimali ne kadar. Başbakan ile ilişkileri daha iyi noktaya
taşıyabilirlerdi. AK Parti’yi kendi istedikleri gibi dizayn ederek
Başbakan’dan sonraki AK Parti’yi ele geçirebilirdi. Devletin
kendisi olurdu, paraleli olmazdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı indirir;
operasyonu tam yapardı. Yol haritaları buydu. Ama hesaplarını bozan
başka bir hesap oldu.
O hesaba göre Tayyip Bey’in cumhurbaşkanı olmasını istemeyen AK
Parti’nin şekillenmesini istemeyen büyük proje, Başbakan
Erdoğan’ın ABD ziyareti sonrasındaki olaylarla,
Gezi ile düşünebilir. Cemaate erken bir görev
verilmiştir. Onun üzerinden başlayan, yeterince hazırlanılmamış
hareket olarak ilk hamlede hükümet mat edilemeyince geri dönüşü
cemaatin panikleme oldu. Bozguna uğradı, söylem ve hareket
planlaması olarak çöküşe giriş başladı.”
DİCLE ÜNİVERSİTESİ PARALEL'İN
KANDİLİ
Dicle Üniversitesi için “Paralel devletin Kandil’idir” diyen Prof.
Dr. Keleş, şöyle konuştu:
-“Jale Hoca rektör atanınca, etrafına Kırkıncı Cemaatten,
Menzil’den, Paralel Yapı’dan bir arkadaşı yardımcı atadı.
Beni de genel sekreter yaptı. Hangi cemaatten ne teklif gelirse
gelsin üniversiteye alınması sağlanacaktı. Ancak 4 yıl
içinde tamamen Gülen Cemaati kadrolaştı. Paralel Yapılanma
Türkiye’nin en hayati kurumlarını ele geçirmeyi kendilerine proje
olarak belirlemiş. Dicle Üniversitesi’ni üst olarak
seçti. Çünkü bu üniversite Diyarbakır’da bölgenin kalbi.
Diyarbakır da Orta Doğu’nun kalbi. D.Ü.’nün üst yönetimi,
fakülte dekanlıkları ele geçirildiğinde aslında
Diyarbakır için valiliği, belediyeyi ele geçirmekten çok daha
önemliydi.”
ÜNİVERSİTEDEKİLERİN YÜZDE 95'İ
CEMAATÇİ
“D.Ü’de hükümetin de bölgeye iyi niyetiyle, bölgenin kalkınmasına
fayda sağlayacağı umuduyla hiçbir kadroya hayır dememesiyle, üç
kadro istendiğinde beş kadro vererek cemaat üniversiteye aldırmak
istediği araştırma görevlisi, uzman, doçent, profesör; idari
personeli zorlanmayla karşılaşmaksızın rektör hanımın ve ekibinin
inisiyatifiyle doldurdular. 2008’de seçime giren 542 öğretim üyesi
var, 4 yıl sonra jale hanım döneminde kendilerine ayak bağı olan
150 öğretim üyesi ayrıldı. 350 kişi kadromuz kaldı. 2012’deki oy
kullanan sayısı ise 852 oldu. Diğer üniversitelerde bu kadar artış
yok. Sadece D.Ü’ye mahsustur. Çünkü bölgesel önemiyle devlet de
muhafazakar insanların olmasını istedi. 2012 yılında 450’ye
yakın öğretim üyesinin yüzde 95’i Cemaat’e mensuptur. 2014’e kadar
bu alınan sayı 550-600 olmuştur diye düşünüyorum. Rektör hanım
göreve atanınca arkasından, Gülen tebrik etti.
BAŞÖRTÜSÜNÜ İŞİNDE İŞ VAR
Prof. Saraç’ın başını kapatmasının da bir kalkan hareketi olduğunu, amacın Dicle Üniversitesi’ne operasyon yapılmasının önüne geçmek olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Keleş, “Rektörün hacca gittiğini biliyorum geçen sene, dönse örtünseydi bir anlamı vardı. Hadi o zaman örtemedi, başörtülü milletvekili olduğu gün örtseydi. Kamuda başörtülü memur olunca örtseydi. 30 Mart’tan önce örtseydi, anlamı olurdu. Neden basın toplantısı yapıyorsun. Doğal olarak duyulsaydı. Bunu basının önünde yaparak mesaj içeriği şudur; ‘Bize operasyon yolda, bir kalkan yapalım. Bak başbakan başörtülü rektöre operasyon yaptı’ dedirtmektir” diye konuştu.
KİŞİLERİ ÇAĞIRIP ELİMİZDE KASETİN VAR...
Cemaatin tape operasyonlarını sürdüreceğini ifade eden Prof. Dr. Ahmet Keleş, “Kamuoyunun bildiği tape operasyonu ayrı. Bir de kişileri çağırıp ‘Elimizdeki belgen, video bu’ operasyonu ayrı. Bu operasyon hala devam ediyor. Bunu kullanacaklar. Ellerindeki en önemli stratejik malzeme AK Parti’nin kendisi. Onlar AK Parti’yi içerden vurmak istiyorlar. En ciddi hassasiyet göstermeleri gereken şey bu. Rektör ile ilgili Cuma Bey açıklama yaptı, MKYK üyesi Mehmet Akın Bey yalanladı. Paralel yapıya AK Parti içinde destek veren önemli isimler olduğu, AK Parti’nin en zayıf anında devreye sokulacaklar olduğunu gösteriyor.”