Sonu 9'la biten küsüratlı fiyatlara hepimiz alışkınız. Bu fiyatlar hem tüketicide ürünün daha ucuz olduğu algısını yaratıyor, hem de para üstü alınmayan 1 kuruş sayesinde devasa bir ekstra gelir elde edilmesini sağlıyor. 9.99 veya 14.99 gibi fiyatlara hepimiz alışığız. Ya da marketlerde alışveriş yaparken her defa para üstünü alırken 5 kuruştan küçük miktarları kasada bırakmışızdır. Örneğin aldığınız ürünler 16.97 TL tutmuşsa, muhtemelen pek çok kez 17 TL ödemişsinizdir. Peki bu alınmayan bir kuruşlar, birike birike ne hallere geliyor? Gelin bir süpermarket düşünelim. Bu süpermarketin 10 kasası olsun ve bir gün içerisinde her kasadan 300 kişi geçsin. Bir günde süpermarketten 3000 kişi alışveriş yapar, her biri kasada 1 kuruş bıraksa günde 30 TL eder. Bu da yılda yaklaşık 10000 TL demektir. Süpermarketin ülke genelinde farklı yerlerde onlarca şubesi olduğunu da düşünürsek, yılda yüz binlerce TL haksız kazanç elde ettiklerini görürüz. Üstelik çoğu kez, ödenmeyen miktar bir kuruştan fazla alıyor. Ancak arada sırada kartla da ödeme yapıldığı için, ortalamayı 1 kuruş olarak almak mantıklı görünüyor. Verilere göre tedavüle girdiğinden bu yana milyonlarca 1 kuruş piyasaya sürülmüş durumda. Peki bu 1 kuruşlar nereye kayboluyor? Bu noktada bir iddiaya göre, 1 kuruşun malzeme olarak piyasa değeri 3 kuruş. Dolayısıyla 1 kuruşların toplanıp eritildiği ve sonra satışa sunulduğu düşünülüyor. Özetle bir kuruşları almak, aslına bakarsanız yasal hakkınız. Ancak hepimiz utanıp sıkıldığımızdan ve bir kuruş muhabbeti yapmak istemediğimizden, bu şekilde fiyatlandırmalar devam ediyor ve markaların vergilendirilmemiş kazançlar sağlamasının önünü açıyor...