Papadoupulos Maraşı istedi
Abone olKıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, Maraş'ın iadesini istedi
Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, AB dönem başkanı
Finlandiya'nın Kıbrıs önerilerinin, Maraş'ın Rumlara iadesini
içeren net maddeler içermemesi halinde "dengeli olamayacağını" öne
sürerek, "Görüşmenin devam etmesi için Türkiye'nin yapması gereken
asgari şey Mağusa'nın kapalı bölgesi Maraş'ı iade etmektir"
dedi.
Papadopulos, Güney Kıbrıs'ta yayımlanan Fileleftheros gazetesine
verdiği demeçte, Finlandiya'nın önerilerinin, KKTC'ye yönelik
Doğrudan Ticaret Tüzüğüyle ilişkili olduğunu belirterek, şunları
söyledi:
"Gerek Finlandiya Başbakanı gerek diğerleri her fırsatta,
Türkiye'nin AB ve 'Kıbrıs' karşısındaki yükümlülüklerinin Kıbrıs
sorununa ilişkin diğer gelişmelerle ilişkilendirilmemesi
gerektiğini net bir biçimde ifade ediyorlar. Türkiye'nin AB ve buna
bağlı olarak 'Kıbrıs' karşısındaki yükümlülüklerini yerine
getirmesinin Kıbrıs sorununun çözümüne bağlı olmasını kabul
edemeyiz. Türkiye'nin AB yükümlülükleri özerktir. Bu ayrım
sürdürülmelidir."
Finlandiya'nın önerilerinin kendilerine gayriresmi ve sözlü olarak
iletildiğini ve Finlandiya'nın konuyu tamamen gizli tutmalarını
talep ettiğini ifade eden Papadopulos, bazı gayriresmi belgeler
aldıklarını, önerilerin sürekli şekillenme aşamasında olduğunu
kaydetti. "Görüşmeye açılan fikirler, ifadeler mevcuttur" diyen Rum
lideri, konunun 8 Kasıma kadar tamamen açıklığa kavuşmasını umut
ettiklerini belirtti.
"ERCAN HAVAALANI TARTIŞMA KONUSU BİLE DEĞİL"
Papadopulos, bir soru üzerine, Ercan Havaalanı konusunun görüşmeye
açık olmadığını net bir biçimde belirttiklerini ifade ederek,
şunları söyledi:
"Timbu (Ercan) Havaalanı'nın görüşmeye açık olmadığını net bir
biçimde ifade ettik. Hava sahanlığı, kontrol kuleleriyle ilgilidir.
Egemenlik konusu ortaya konmaktadır. Türkler bunu istiyor olabilir,
ama biz bunu tartışmayız bile. Biz, Doğrudan Ticaret Tüzüğü ile
Türkiye'nin AB yükümlülüklerinin net bir ayrımının yapılmasını
istedik. Ancak Maraş'ın yasal sahiplerine iade edilmemesi halinde
Mağusa Limanı'ndan doğrudan ticaretin başlamasının görüşmeye
açılmayacağı şeklinde eski bir görüş birliği mevcuttur. Maraş'ın
iadesi konusu benim tarafından sunuldu ve Lüksemburg önerilerinin
Ekim 2005 tarihindeki oluşma aşamasında Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün
bir parçası olarak görüşüldü."
Maraş'ın Rumlara iadesine karşılık Gazimağusa Limanı'nın doğrudan
ticarete açılması yönündeki önerilerini AB dönem başkanı
Finlandiya'ya ilettiklerini anlatan Papadopulos, "Görüşmenin devam
etmesi için Türkiye'nin yapması gereken asgari şey Mağusa'nın
kapalı bölgesi Maraş'ı iade etmektir. Eğer Finlandiya'nın önerisi
Maraş'ın sahiplerine iadesine ilişkin net iade perspektifini
belirten maddeler içermezse Finlandiya'nın 'fikirlerinin' dengeli
olacağını söylemek mümkün değil. Bu net iade perspektifinin ne
olduğu ise belirli bir zaman süresine dayanılarak görüşülmektedir"
diye konuştu.
VETO KONUSU
Papadopulos, "Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi,
örneğin limanlarını Rum gemilerine açmaması durumunda Rum
yönetiminin tepkisinin ne olacağı" yönündeki bir soruya karşılık,
kendisinin hiçbir zaman veto uygulamaktan söz etmediğini
savundu.
"Türkiye'nin AB sürecine hiç rahatsız edilmeden, yani
yükümlülüklerini yerine getirmeden devam edemeyeceği" görüşünü en
baştan beri ifade ettiklerini kaydeden Papadopulos, veto uygulama
konusu her gündeme geldiğinde Rum Ulusal Konseyi'nin toplandığını
ve iki parti dışında, oy birliğiyle veto uygulanmasının Güney
Kıbrıs'ın yararına olmayacağı kararına varıldığını söyledi.
AB ARALIK ZİRVESİ
"Aralık ayı sonrasında ve AB zirvesinde yapılacak değerlendirmenin
ardından protokolün uygulamaya konulmaması durumunda Rum
yönetiminin başlıkların açılıp kapanmasına onay verip vermeyeceği"
yönündeki bir soruya ise Papadopulos, değerlendirme çıkana kadar 25
üyeyle fikir birliği içerisinde hareket edeceklerini, değerlendirme
yayınlanana kadar başlıkların açılıp kapanamayacağını ve söz konusu
olanın Türkiye'nin sadece limanları ve havaalanlarını açması değil,
tüm yükümlülükleri olduğunu belirtti.
Türkiye'nin liman ve havaalanlarını açmasının sadece kendilerinin
değil AB'nin de talebi olduğunu savunan Papadopulos, bu konunun
kendileri için birincil derecede önem teşkil etmediğini, kendileri
için asıl önemli olanın Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu iddia
etti.
Ankara Protokolü'nün uygulanmasının Türkiye'nin AB karşısındaki
güvenilirliğini ve AB'nin de Türkiye'ye yönelik uyarılarının
güvenilirliğini değerlendirme altına sokacağını savunan
Papadopulos, AB'nin değerlendirmesinin yayınlanmasının ardından
AB'nin görüşlerinin belli olacağını, kendilerinin de ne
yapacaklarına bundan sonra karar vereceklerini belirtti.
Papadopulos, AB Komisyonunun Türkiye'ye karşı çok "eleştirel"
olacağını bildiklerini, ancak kesin olmayan şeyin Komisyonun
Türkiye'ye yönelik önlemler veya yaptırımlar önerip önermeyeceği ya
da önlemler alma konusunu Aralık 2006 da gerçekleştirilecek AB
zirvesine bırakıp bırakmayacağı olduğunu ifade etti.
Papadopulos söyleşisinde, 2004 ve 2005 yıllarının Aralık ayı ile
kıyaslandığında Rum yönetimi hakkında AB içerisinde şu anki havanın
kökten değişmiş olduğunu, o dönemde Annan Planı'nı reddetmiş
olmasından ötürü Kıbrıs sorununun çözülememesinden Kıbrıs Rum
tarafının sorumlu görüldüğünü, ancak artık birçoklarının Annan
Planı'nın reddedilme sebeplerini anlamakta olduğunu ileri
sürdü.
Tasos Papadopulos, Türkiye'nin AB'ye katılımı konusunda da AB
içerisindeki ortamda değişikliklerin yaşandığını ve birçok ülkenin
Türkiye'nin AB'ye katılımının ve uyumunun ne kadar zor olacağını
anladığını iddia etti.