Papadolus görüşmelere şart koştu
Abone olGüney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, ''bazı koşulların yerine getirilmesiyle müzakerelere hazır olduklarını'' ifade ederek şunları söyledi:
Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, ''bazı
koşulların yerine getirilmesiyle müzakerelere hazır olduklarını''
ifade ederek, ''muhtemel müzakerelerde BM'nin hakemlik rolünü ve
baskıcı takvimi kabul etmeyeceğini, takvim belirlenmesini verimsiz
gördüğünü'' söyledi. Papadopulos, Haravgi gazetesine yaptığı
açıklamada, ''Annan Planı'nı yapılacak özlü değişikliklerden sonra
iki tarafın onayıyla referanduma götürecek, iki toplum arasında
üzerinde anlaşmaya varılmış bir çözümün öngörülmesi koşuluyla,
müzakerelere hazırız'' dedi. ''Nisan'a kadar Kuzey Kıbrıs'ta
seçimlerin yapılacağı gerçeğinden hareketle 3 Ekim 2005'e kadar bir
çözüme varabileceğine inanıyor musunuz?'' sorusu üzerine
Papadopulos, şunları söyledi: ''3 Ekim'e kadar Türkiye'nin
stratejisi ve politikası bellidir. 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ni
lağvedecek öyle bir çözüm bulunsun ki, 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ni
tanıma yönündeki kaçınılmaz yükümlülüğünden kurtulsun. Türkiye'nin
belli olan diğer stratejisi, 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıma
yükümlülüğünü yerine getirmeyi bağlantılı kılma ve toplumlar arası
müzakereler yapılıyor bahanesiyle 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımaktan
kaçınmadır. Ne işbirliği yaptığımız partiler, ne de muhalefetin
Türkiye'nin bugün bulunduğu siyasi çıkmazdan kurtulması için
kendisine kolaylık yapmamızı kabul edeceğini sanmıyorum.'' '
'Mümkün olduğunca en kısa zamanda yaşayabilir ve işlevsel bir çözüm
istediklerini'' tekrarlayan Papadopulos, ''Bunu söylerken herhangi
bir çözüme veya olduğu şekliyle Annan Planı'nın öngördüğü çözümü
kastetmiyorum. Bu 'sözde çözümü' Kıbrıs Elenizmi reddetti.
Referandum öncesinde Annan Planı'nı yakından destekleyen DİSİ bile
bugün bu planın olduğu şekliyle kabulünü reddediyor'' dedi. ''Şu
anda BM'den bir girişim başlatılıp başlatılmayacağını, müzakereler
çerçevesinin ne olacağını, sürecin nasıl olacağını ve hangi
konuların müzakere edileceğini bilmediklerini'' kaydeden
Papadopulos, ''Dolayısıyla girişim olacak mı, şekli ne olacak,
hangi sürecin önerileceğiyle ilgili sorunuza yanıt veremem. Samimi
olmak gerekirse, bizim tarafın girişim üstlenmesi gerektiğini
söyleyenlerin tam olarak neyi kastettiğini anlayamam. Ne tür
girişim kastediyorlar? İçeriği ne olacak, kimlere yönelecek ve
yararı ne olacak?'' diye konuştu. ''Annan Planı'nı destekleyenlerin
tehlike edebiyatçılığının gerçekleşmediğini'' ifade eden
Papadopulos, şöyle devam etti: ''Annan Planı son plan değildi ve 15
yıllığına Kıbrıs sorunu buzluğa girmeyecek. Avrupa'da tecrit
edilmiş değiliz. Tam aksine geniş destek görüyoruz. 'Sahte' devlet
(KKTC) tanınmadı ve şimdi herkes yeni bir plandan bahsediyor.''
BM'NİN HAKEMLİK ROLÜNÜ KABUL EDEMEYİZ BM Genel Sekreteri ve
özellikle BM Genel Sekreteri'nin eski Kıbrıs özel temsilcisi Alvaro
de Soto'yu sert şekilde eleştiren Papadopulos, şunları söyledi:
''BM Genel Sekreteri, aslında De Soto yönetimindeki müzakere grubu
hiçbir koşula uymadı, aksine tüm koşulları çiğnedi. Burgenstock'ta
müzakere edilmeden, al-ver sürecine girmeden tek yanlı olarak
Kıbrıslı Türklerin değil, Türkiye'nin 11 talebinden 10.5'ini tatmin
etti. Sadece ve sadece bu deneyimden baktığında BM'nin hakemlik
rolünü kabul etmemizin akıllıca olacağını sanmıyorum.'' ''Geçmişte
BM'ye hakemlik rolünün verilmesinin Rum iktidar ve muhalefet
partileri, ayrıca Yunanistan'ın onayıyla verildiğini'' kaydeden
Papadopulos, yeni süreçte bunu verimsiz gördüklerini söyledi.
Papadopulos, ''Taraflar arasında müzakereler yapılırken sert
takvimler konması özgür müzakerelere katkı yapmaz, bir tarafı baskı
altına alır. Şimdi 3 Ekim 2005'e kadarki takvim Türk tarafı için
geçerlidir. Buna rağmen takvim belirlenmesini verimsiz görüyorum''
diye konuştu. Papadopulos, 17 Aralık AB zirvesinden AB üyesi
ülkelerin devlet başkanlarının tutumundan memnun olduğunu da
belirterek, ''AB'deki ortaklarımızın tutumundan çok memnunum. İki
günlük konsey toplantısı sırasında hükümet ve devlet başkanlarının
görüşleri ve açıklamalarından, bizim yapıcı ve talepkar
politikamızı destekledikleri görülmüştür. AB dayanışması tüm
safhalarda devam etti'' dedi.