Pankreas kanseri kimler için risk oluşturuyor?
Abone olPankreas kanseri son yıllarda diğer kanser türlerine kıyasla ölüm oranlarının düşmediği bir kanser türü olarak karşımıza çıkıyor. Peki neden?
Gelişen tıpla birlikte bir çok
kanser türüne çare bulunabilirken pankreas kanseri için ölüm
oranlarının düşüşünde bu iyileşme görülmedi. Pankreas kanseri
tedavisinde önemli olan kriterler nelerdir? Pankreas kanseri için
yapılan taramaların önemi nedir? Hepsi
haberimizde.
Son yıllarda akciğer,meme,prostat ve kalın bağırsak kanserlerine
bağlı ölüm oranlarında düşüş yaşanmasına rağmen aynı durum pankreas
için geçerli olmamıştır.Bazı tümörlerde ölüm oranlarında düşüş
yaşanması sadece etkin tedavi yöntemlerinin bulunmasına değil erken
tanı ve tarama programlarının başarılı bir şekilde uygulanmasına da
bağlıdır.Bu anlayıştan doğan yeni bir cerrahi yaklaşımda önleyici
cerrahidir.
Önleyici cerrahi kavramı kansere yatkınlığı bilinen bir kişide
kanser öncesi değişiklikler yada erken kanser olarak
tanımlanabilecek doku değişiklikleri bulunması durumunda kanser
gelişmeden yapılan cerrahi girişimlerdir.
Geçmişte pankreas kanseri tarama veya erken tanı programları
açısından az sıklıkta görülmesi nedeniyle uygun
bulunmamıştır.Günümüzde oluşan bilgi birikimi bu görüşü kısmen
değiştirmiştir.
Pankreas kanseri tanı konulduğunda ileri
bir aşamada olsa bile yıllarca süren bir kanser gelişim sürecinden
geçerek bu aşamaya gelmektedir.
Pankreas kanseri başlangıçta iyi huylu olarak gelişen bazı öncül lezyonlardan zaman içerisinde kansere dönüşmektedir.Bu öncül lezyonların günümüzde daha fazla saptanır olması pankreas kanserlerinin önlenmesini veya daha fazla tanınmasını sağlayabilmektedir.
Pankreas kanserlerinin görülme sıklığının düşük olması genel toplum taramalarını anlamlı kıldırmamakla beraber, bazı yüksek riskli hasta gruplarının özel tarama programlarıyla incelenmesi erken kanserlerin ve öncül problemlerin saptanmasını sağlayarak kansere bağlı ölümleri azaltabilecektir.
PANKREAS KANSERİ RİSKLİ GRUPLARI
Genetik olmayan risk faktörleri arasında en net olarak bilinenler sigara kullanımı,obesite,kronik pankreatit ve aşırı alkol tüketimidir.Bu risk faktörlerinden sadece kronik pankreatit tarama programlarına dahil olmayı gerektirecek kadar yüksek riske sahiptir.Kronik pankratitli kişilerde risk 16 kat fazladır.Genetik olmayan risk faktörleri arasındaki diğer grup ise bizim kontrol edemeyeceğimiz faktörler içerisinde yer alan pankreas kistleridir.Özellikle İPMN ve müsinöz kistler ile kansere dönüşüm arasındaki ilişki çok net olarak ortaya konmuştur.
Genetik risk faktörleri arasında üç ana grup vardır.Ailevi pankreas kanseri en yüksek risk faktörüdür ancak nadir bir durumdur.En az üç birinci derece yakınında pankreas kanseri olanlar bu gruptadır ve bu durum riski 30 kat arttırmaktadır.Birinci dereceden bir aile bireyinde pankreas kanseri olması riski 4.5 kat arttırmaktadır ve böyle bir durumda pankreas kanserine yakalanma riski 70 yaşına gelindiğinde yaklaşık %2 'dir.
Diğer genetik rahatsızlıklar familial polipozis coli,meme ve Yumurtalık kanser sendromu,Peutz-Jeghers sendromu ve herediter pankreatittir.
RİSKLİ HASTALARDA TARAMA YÖNTEMLERİ
Kalıtsal olmayan risk grubundaki hastalar kronik pankreatit ve pankreas kisti olan hastalardır.Bu hastalar genellikle bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans(MR) ile görüntülenerek incelenirler.Bunlara ek olarak son yıllarda gerektiğinde endoskopik ultrasonografi de uygulanmaktadır.Kalıtımsal risk grubundaki hastalara da benzer yöntemler uygulanmaktadır.
Bu tarama programlarında amaç erken kanserleri saptamak olduğu kadar kanser öncesi gelişen ve kansere dönüşebilen doku değişikliklerini saptayabilmektir.Genel olarak topluma göre 5-10 kat risk taşıyan hastalarda 50 yaşta bu tarama programlarını başlatmak önerilmektedir
Risk taşıyan hastalarda tarama programlarında solid lezyon,kist veya PanIN-3 olarak adlandırılan problemler saptandığında cerrahi tedavi koruyucu olarak önerilmektedir