Pamuk'un benzer davaları düşmedi
Abone olOrhan Pamuk'un avukatı 'Türklüğü alenen aşağılamak' suçlamasıyla açılan davanın düşmüş olmasının haklarında açılan diğer davaları etkilemediğini belirtti.
Yazar Orhan Pamuk`un avukatı Haluk İnanıcı, Pamuk aleyhine Türk
Ceza Yasasının 301. maddesine göre ``Türklüğü alenen aşağılamak``
suçlamasıyla açılan davanın Şişli 2. Asliye Mahkemesi tarafından
düşürülmesi ve davanın sona ermesinin, aynı suçlama ile açılan
diğer davalar için bağlayıcı bir niteliği bulunmadığını söyledi.
Pamuk İsviçre`de yayımlanan Das Magazine adlı gazete ekine geçen
Şubat`ta verdiği söyleşide `30,000 Kürt`ü ve bir milyon Ermeni`yi
öldürdük. Türkiye`de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret
edemiyor, ben ediyorum` demiş ve bu sözleri üzerine kendilerini
milliyetçi avukatlar olarak niteleyen Türk Hukukçular Birliği
üyeleri tarafından Pamuk aleyhine Şişli 2. Asliye Mahkemesinde dava
açılmıştı. Pamuk`a karşı açılan dava, AB tarafından Türkiye`nin
ifade özgürlüğü ve demokrasi sınavı olarak görüldüğü için önem
taşıyordu. Avrupa Parlamentosu ve AB yetkilileri Türkiye`de ifade
özgürlüğünü kısıtladığı için yeni TCK`daki bu tür maddelerin ya
değiştirilmesi ya da tamamen kaldırılması gerektiğini
belirtiyorlar. Mahkeme, davada isnat edilen suçun yeni TCK`nın
yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005`ten önce işlenmesi nedeniyle eski
TCK`nın hükümlerinin uygulanmasını istemiş, eski TCK`nın ilgili
suçu düzenleyen 159. maddesine göre de bu yargılamanın
yapılabilmesi için Adalet Bakanlığı`nın izninin alınması
gerektiğine karar verilmiş ve duruşma 7 Şubat`a ertelenmişti.
Adalet Bakanlığı hafta sonunda verdiği kararda, 8 Haziran 2005`te
verdikleri ve bu konudaki yetkinin yargıya ait olduğu yönündeki
kararını tekrar etti. Bakanlık, Pamuk`un ``Türklüğü alenen
aşağılamak`` suçundan altı aydan üç yıla kadar hapis cezası
istemiyle yargılandığı dava ile ilgili takibat izni konusunda 8
Haziran 2005`te mahkemeye gönderdiği, ``1 Haziran 2005`te yürürlüğe
giren 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu`nun ilgili hükümleri gereği
takibat yapılması için izine ihtiyaç duyulmadığı, yetkinin
mahkemelerde olduğu`` yönündeki görüşünü yinelediği yazısında,
``Bir önceki yazımızdaki görüşümüz devam etmektedir. Bu konuda
yetki yargınındır`` dedi. İnanıcı Reuters`a yaptığı açıklamada,
mahkemenin bakanlığın kararında ``yargılama izni`` ibaresinin yer
almaması üzerine eski TCK`ya göre yargılama yapamayacağı kanaatiyle
davanın düşmesine karar verdiğini söyledi. ``Mahkeme davayı düşürme
kararı aldı`` diyen İnanıcı, ``Bu durumda 7 Şubat`ta duruşma da
olmayacak çünkü dava düştü`` dedi. İnanıcı, ayrıca bu davanın aynı
maddeden açılmış diğer davaları doğrudan etkilemeyeceğini söyledi.
``Bu davanın düşürülmesinin diğer benzer davalar için bağlayıcı bir
niteliği yok`` diyen İnanıcı, ``Eğer diğer davalarda isnat edilen
suçlar da 1 Haziran öncesinde işlenmişse o zaman o davalarda da
Adalet Bakanlığı`nın yetki izni kararı aranacaktır. Ancak suçlar 1
Haziran 2005 sonrasındaysa o zaman mahkemeler yeni TCK`ya göre
yargılama yapıp bu davalara devam etme yetkisine sahip`` dedi. YENİ
VE ESKİ TCK Yeni TCK`daki 301. madde eski TCK`nın 159. maddesini
karşılıyor. Mahkemenin yargılama yapmak istediği 159. maddenin 1.
fıkrasında, ``Türklüğü, Cumhuriyeti, Büyük Millet Meclisini,
Hükümetin manevi şahsiyetini, Bakanlıkları, Devletin askeri veya
emniyet muhafaza kuvvetlerini veya Adliyenin manevi şahsiyetini
alenen tahrir ve tezyif edenler bir seneden altı seneye kadar ağır
hapis cezası ile cezalandırılırlar`` ifadesi yer alıyor. Ancak yeni
TCK`daki 301. maddede ceza altı aydan 3 yıla kadar veriliyor. Aynı
maddenin 4. fıkrasında ise, ``Türklüğü tahkir``in yabancı bir
ülkede bir Türk tarafından işlenmesi durumunda verilecek cezanın
``üçte birden yarıya kadar`` artırılabileceği belirtiliyor. Yine
eski TCK`nın 160. maddesinin 2. fıkrası, 159`uncu maddenin 1.
fıkrasındaki hususlar hakkında takibat yapılmasını Adalet
Bakanlığı`nın iznine bağlıyor. İDDİANAME Pamuk hakkında Cumhuriyet
Savcısı Turgay Evsen`in hazırladığı iddianamede şöyle denilmişti:
``Olay günü roman yazarı olan şüphelinin İsviçreli bir gazeteciyle
yaptığı söyleşide `30,000 Kürt`ü ve bir milyon Ermeni`yi öldürdük.
Türkiye`de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor, ben
ediyorum` şeklinde sözler kullandığı bu söyleşi iki ay sonra
İsviçre`deki bir gazetede yayımlandıktan sonra bu gazete haberi
Türk gazetelerinde de haber mahiyetinde yayınlandı. Bu durumu ile
şüphelinin kullandığı bu sözlerle Türklüğü alenen aşağıladığı
dosyada mevcut tüm delillerden anlaşılmakta, şüphelinin
yargılamasının yapılarak eylemine uyan 5237 sayılı kanunun 301/1`e
maddesi gereğince cezalandırılması kamu adına talep ve iddia
olunur.`` TCK`nın 301/1. maddesinde de ``Türklüğü, Cumhuriyeti veya
Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır`` deniliyor.