Pamukoğlu Koşaner'i böyle anlattı
Abone olHEPAR Genel Başkanı, emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, akademide beraber okuduğu Koşaner'i anlattı.
HEPAR Genel Başkanı, emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu,
akademide beraber okuduğu, sonraki yıllarda da yollarının
kesiştiği, kimi zaman komşuluk yaptığı yeni Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Işık Koşaner’i Vatan gazetesinden Deniz Güçer'e anlattı.
Pamukoğlu, Işık Koşaner için "Dürüstlük, centilmenlik, hak arama
yönünden bugüne kadarki Genelkurmay Başkanlarına okutur."
dedi.
YAŞ kararlarını nasıl değerlerdiriyorsunuz? İddia edildiği
gibi, “Siviller Askerin bileğini büktü” mü?
Bu hükümet Süleymaniye’de Türk askerlerinin başına çuval geçirilme
hadisesinden bu yana ordusunu ne savunuyor ne yanında görünüyor.
Sadece onunla boks yapıyor. Hükümet avantajlı çünkü Genelkurmay
Başkanı’nın ancak teklif yetkisi var. Askerlerin bu yolun nereye
gittiğini YAŞ öncesi öngörüp çözmeleri lazımdı.
Öngöremediler mi?
Hayır. Baskına uğradılar. Teamül diyorlar. Bu gelenek demektir. Ama
devletler geleneklerle değil, yasalarla idare edilir. Yasalar şu
anda hükümetten yana. İnceden hesaplamaları lazımdı.
Orgeneral Atilla Işık’ın emekliliğini istemesi sizce doğru
muydu?
İki orgeneral var. Biri için askerler ‘olsun’, diğeri için hükümet
‘olsun’ diyor. O zaman şunu düşünürsünüz: Bu orgeneral hükümetin
ideolojisine yakın bir adam. İki yıllık Jandarma Genel Komutanlığı
süresinde -İçişleri Bakanlığı’na bağlı- görevini hükümete yakın
götürmüş... İstifa olması gereken bir şeydi. Bu defa TSK’nın
dengesi bozulurdu. Doğru bir harekettir.
YAŞ krizinde komuta kademesi nasıl davranmalıydı
sizce?
Şok bir hareket yapmaları gerekirdi. Genelkurmay Başkanı, “Üst üste
teklif götürüyorum, ısrar ediyorum kabul görmüyor” diyerek, istifa
etmeliydi. Hükümete “Şimdi sen düşün” diyecekti.
Bu işin sonucu ne oldu?
Halk, “Hükümet orduya dediğini yaptırdı. Bu da demokrasinin
gereğidir” diyor. Ama hükümet bunu o beğenmediği Anayasanın
hükümlerini kullanarak yaptı.
Teammül bozulunca ne olur?
Teamül neymiş? Tutturmuşlar “2015’te şu Genelkurmay Başkanı
olacak.” Bir generalin ileride ne olacağını siz ne biliyorsunuz?
Teamül yok, kanunlar var.
Ordunun hatası orada mı?
Devlet yönetiminde gelenek olmaz. Yasalar gelenekleri yener. Bundan
sonra da değişen bir şey olmaz. Eski tas eski hamam gidecek. “Hasan
gitti, Mehmet geldi”yle düzelmez. Kişiler üzerinde durmuyorum. Ama
hükümet ve siyasiler başka zaafları da yakalıyorlar.
Ne tür bir zaaflar?
Mesela kıdemli bir Org’u “Ankara dışına çıkmadı” diyerek, Kuvvete
getirtmiyor. Açık verdiniz işte.
Arslan Güner’i söylüyorsunuz?
“Güneydoğu’da görev almamış” diyor, evet doğru. Generallik savaş
sanatı ustalığıdır. Askerin başında olmaktan gelir. Ankara içinde A
karargahından, B karargahına yapmakla olmaz bu. Siz öyle bir şey
yapmışsınız ki bunu görüyor işte.
Yani bu konuda Cumhurbaşkanı’na destek
veriyorsunuz?
“Norşin” diyene destek vermem. O açık yakalandı. General askerin
başında olacak. Arslan Paşa ne yapsın? Kara Kuvvetleri’ne, oradan
Genelkurmay’a veriyorsunuz. Ankara’nın içinde dolaşıyor...
Arslan’ın yapacağı bir şey yok.
Koşaner ve Erdal Ceylanoğlu?
Işık Paşa ve Erdal Paşa, benden bir ve iki dönem büyükler. Işık
Paşa’yla Akademide beraber okuduk. Trakya’da beraber Alay
Komutanlığı yaptık. Ankara’da aynı apartmanda altlı üstlü oturduk.
Ben Hakkari’deyken o Kayseri’ye atandı. Arkadaşız. Evlerimize gelip
gittiğimiz oldu. Ama öyle sizin tahmin ettiğiniz manada bir
arkadaşlığımız yok. Genelde askeri meseleleri konuşuruz.
İki komutanı da nasıl anlatırsınız?
Hem Işık Paşa, hem Erdal Paşa insani yön, dürüstlük, centilmenlik
hak arama yönünden bugüne kadar gelmiş gelmiş tüm Genelkurmay
başkanlarına okuturlar. Işık Paşa sert değil ama kararlıdır. İnsani
meziyetleri çok yüksek insanlardır ikisi de. Kadirşinastırlar.
Bizim ömrümüz koşturmakla geçtiği için birbirimize hep yolda
rastladık. Molada buluşmadık. İkisi de çok çalışkan insanlardır.
Sorumluluklarıyla yatar, kalkarlar.
Erdal Paşa’nın adı her gündeme geldiğinde “Tankları yürüten
komutan” deniliyor?
Sanki çıktı tankların başına geçti, o yönetti. Hiç ilgisi yok. O
dönem Genelkurmay Başkanı yurtdışındaydı. İkinci Başkan Çevik Bir,
Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal’dı. Emri, Çevik Bir verdi
Tümene. Üstelik Erdal Paşa izindeydi. Bunu duyunca hemen geldi ama
tankların yürüşü de bitmişti. Bir tankçı Albay aldı emri ve yerine
getirdi.
‘Kılıfın adı devlet sırrı’
Pamukoğlu, Dolmabahçe görüşmesini için şöyle dedi: “Başbakan,
Genelkurmay Başkanı ile görüşür. Ama mezara kadar gitmez. Adı geçen
generalle Başbakan arasında devletin içinde kurumsal kumpastır.
Zayıf görünen o general. Nerede bir kanunsuzluk, yolsuzluk varsa
kılıfı ‘devlet sırrı’ olur zaten.”