Pamuka tazminat davası
Abone olÜnlü isimlerind e bulunduğu 6 kişinin, yazar aleyhine açtığı tazminat davasının görülmesine başlandı.
Büyük Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Kemal Kerinçsiz ile
İstanbul Şehit Anaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Genel
Başkanı Pakize Alp Akbaba'nın da aralarında bulunduğu 6 kişinin,
yazar Orhan Pamuk aleyhine açtığı tazminat davasının görülmesine
başlandı.
Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Akbaba ile diğer
davacıları temsilen 6 avukat katıldı. Davalı Orhan Pamuk duruşmaya
gelmezken, avukatı Haluk İnanıcı'nın da mazeret dilekçesi
gönderdiği belirtildi.
Duruşmada Mahkeme Hakimi Ayser Oktay, Pamuk'un avukatlarının cevap
dilekçesini gönderdiğini belirterek, birer örneğini davacıların
avukatlarına verdi. Davacı avukatları da bu dilekçeye karşı cevap
hazırlamak ve delillerini sunmak için süre istedi.
Duruşmada, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi
Erenerol'un da aralarında bulunduğu 16 kişi, Pamuk'un sözlerinden
dolayı manevi olarak zarar gördüklerini savunarak, müdahil olmak
için dilekçe verdiler.
Davacı avukatlarına cevap dilekçesini hazırlamaları ve delil
listelerini sunmaları için 30 günlük süre veren hakim, müdahillik
taleplerinin de incelemeye alınarak, bu yönde gelecek celse karar
verilmesini hükme bağlayıp, duruşmayı erteledi.
Duruşmanın ardından adliye binası önünde basın mensuplarına
açıklama yapan davacı avukatlarından Hanifi Altaş, ''Böyle bir
iftira karşısında her Türk vatandaşının manevi tazminat davası
açmaya, açılan davaya müdahil olarak katılmaya hakkı vardır''
dedi.
Pakize Alp Akbaba da Kars'ta katledilen Türkler'e ait toplu
mezarlar bulunduğunu ve devletin bunu ortaya çıkarması gerektiğini
söyledi. Akbaba, Güneydoğu'da şehit düşen oğlunun fotoğrafını
göstererek yaptığı konuşmada, Avrupa'dan gelen yabancı heyetlerin
şehit analarını da ziyaret ederek dinlemeleri gerektiğini ifade
etti.
Sevgi Erenerol da Türk Milleti'ne hakaret edildiğini savundu. Bu
açıklamalar sırasında adliye binası önünde toplanan bazı kişiler,
''Şehitler ölmez, vatan bölünmez'' şeklinde slogan attı. Bu arada,
duruşma nedeniyle polis ekipleri, adliye binası önünde barikat
kurarak yoğun güvenlik önlemi aldı ve binaya girişlerde kimlik
kontrolü yaptı.
DAVA DİLEKÇESİ-
Davacı olarak 6 kişinin yer aldığı dava dilekçesinde, yazar Orhan
Pamuk'un İsviçre'de yayınlanan bir dergiye verdiği röportajda, ''30
bin Kürt'ü ve bir milyon Ermeni'yi öldürdük. Türkiye'de hiç kimse
bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum'' dediği ifade
ediliyor.
Pamuk'un beyanlarıyla Türk Milleti'ni topyekün itham altına soktuğu
öne sürülen dilekçede, ''Bu durumda iddiasını ispat yükümlülüğü
altına girmiştir. Türk Milleti'nin bir milyon Ermeni'yi ve 30 bin
Kürt'ü öldürdüğünü ispat edemediği takdirde, iftira eylemini
gerçekleştirmiş sayılacak ve haksız fiil işlediği Türk Milleti'nin
bütün fertlerine karşı hukuken tazminat sorumluluğu altında
olacaktır'' deniliyor.
Davacılardan Turgut Kobaza'nın, 1915 yılında Ermeniler tarafından
yapılan katliamlarda yakınlarının büyük kısmını kaybettiği, Emine
Ermiş, Nuray Yaylan, Pakize Alp Akbaba ve Fatma Terzi'nin de
Güneydoğu bölgesinde meydana gelen terör olayları nedeniyle
oğullarını şehit verdikleri anlatılan dilekçede, avukat Kemal
Kerinçsiz'in de daha önce Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde
Pamuk hakkında açılan davada müşteki sıfatı bulunduğu ifade
ediliyor.
Dava dilekçesinde, ''Ayrıca her bir davacı Türk Milleti'nin bir
ferdi olması sebebi ile atalarına ve milletine katil damgası
vurulmasından ötürü, şahsiyet hakları ağır surette ihlal
edildiğinden, iftira atan ve haksız fiil işleyen davalıdan her bir
davacı için 6 bin YTL olmak üzere 36 bin YTL'nin, haksız
fiillin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faiz ile
birlikte tahsiline, meselenin bütün Türk Milleti'ni alakadar etmesi
nedeniyle mahkeme ilamının Türkiye
genelinde yayınlanan en yüksek tirajlı gazetede en az üç defa birer
gün aralıklarla yayınlanmasını talep ederiz'' ifadesine yer
veriliyor.
CEVAP DİLEKÇESİ
Orhan Pamuk'un avukatları Haluk İnanıcı ve Mahmut Koçkan tarafından
hazırlanan cevap dilekçesinde ise müvekkillerinin sözlerinin
davacılar tarafından değiştirildiği savunuldu.
Orhan Pamuk'un, davacıları doğrudan veya dolaylı olarak hedef alan
bir ifadesinin olmadığı anlatılan dilekçede, Pamuk'un iki tarihi
olayla ilgili kanaatini ifade ettiği belirtildi.
Tarihi olayların tartışılmasına hiçbir sınır koyulamayacağı dile
getirilen dilekçede, şöyle denildi:
''İddia edilen sözler, röportajın bir yerinde bir cümle olarak
geçmektedir. Müvekkilimiz kendi ülkesinde yaşanmış iki olayla
ilgili tespitte bulunmuştur. Müvekkilimizin ifadesinin düşünce
özgürlüğü içinde değerlendirilmesi gerekir. Müvekkilimizin
söylediği söz, en basit anlamda düşünce özgürlüğü sınırı içinde
kalan bir tespittir. Bu tespite katılmayanlar karşı görüşlerini
anlatabilir.''
Pamuk'un yurtdışında yayınlanan bir dergi eki için yaptığı
röportajın Türkiye'de de bir dergide, dava konusu cümle ile
birlikte, çeviri hatalarıyla yayınlandığı savunulan dilekçede,
Pamuk'un aslında ''Burada 30 bin Kürt öldürüldü, 1 milyon da Ermeni
ve neredeyse kimse bundan söz etmeye cesaret edemiyor'' dediği
belirtildi.
Dilekçede, davacıların ''öldürüldü'' kelimesini ''öldürdük'' olarak
değiştirdikleri ve bunun mahkemeyi yanıltmaya yönelik bir çaba
olarak değerlendirildiği ifade edildi.
Cevap dilekçesinde, Pamuk'un kanaatini açıklayarak Anayasal hakkını
kullandığı ifade edilerek, davanın esastan reddi gerektiği
savunuldu.