Pampal'ın deprem uyarısı korkuttu
Abone olGüney Asya'yı yerle bir eden deprem sonrası kamuoyunu endişe sardı. Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Pampal'ın açıklamaları korkuttu.
Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Pampal,
kuzey Anadolu fay hattının kırılması ile Bolu-Erzincan arasında 7
şiddetinden daha büyük bir deprem olabileceğini ve bu depremin de
Ankara'yı etkileyebileceğini söyledi. Pampal, "Ankara ciddi tehlike
altında. Yapılar deprem olgusu dikkate alınarak yapılmamış.
Ankara'da bugüne kadar yapılar (deprem olmaz) inancıyla,
varsayımıyla inşa edilmiş. Zeminler de iyi değil" dedi.
Üniversitenin Mühendislik-Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği
Bölümü Öğretim üyesi de olan Prof. Dr. Pampal, Çubuk'ta dün gece
meydana gelen depremin, Çankırı'dan Ankara'ya doğru uzanan Kuzey
Anadolu'nun tali faylarına bağlı olarak oluşan, çok büyük olmayan
ve beklenen bir deprem olduğunu söyledi. Bu tür depremlerin Ankara
çevresinde çok sık olduğunu dile getiren Prof. Dr. Pampal,
Ankara'yı daha kötü etkileyecek depremin Kuzey Anadolu fay hattında
ortaya çıkabilecek, 7 şiddetinden büyük deprem olduğunu kaydetti.
Haymana, Kırıkkale-Keskin civarındaki faylardan kaynaklanan
depremlerin 4-7 şiddetleri arasında olduğunu ifade eden Pampal,
Keskin'de 1938'de 6.6 şiddetinde meydana gelen depremin Ankara'yı
etkilediğini söyledi. Pampal, 7.2 şiddetindeki Gerede depreminin de
Ankara ve ilçelerinde hissedildiğini bildirdi. Gazi Üniversitesi
Rektör Yardımcısı Süleyman Pampal, oluşabilecek depremlerin 300
kilometre uzaklıktaki yerleşim alanlarını dahi etkileyebileceğini
anlatarak, Gediz depreminin 180 kilometre uzaklıktaki Bursa'daki
Tofaş fabrikası'nın ek binalarının yıkılmasına, Gölcük Depremi'nin
de İstanbul Avcılar'da can ve mal kaybına neden olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Pampal, Kuzey Anadolu Fay hattının kırılması ile
Bolu-Erzincan arasında 7 şiddetinden daha büyük bir deprem
olabileceğini ve bunun da Ankara'yı etkileyebileceğini bildirdi.
Pampal, şöyle konuştu: "Ankara ciddi tehlike altında. Bizler de
ciddi risk altındayız. Yapılar deprem olgusu dikkate alınarak
yapılmamış. Ankara'da bugüne kadar yapılar (deprem olmaz)
inancıyla, varsayımıyla inşa edilmiş. Ciddi bir denetim de yok,
zeminler de iyi değil. Ankara'nın tehlikeli zeminleri, Kızılay'dan
Sıhhiye'ye doğru, Yenimahalle- Demetevler'den Batıkent'e doğru olan
yerleşim yerleri, Etimesgut, Sincan, Bahçelievler, Emek, Maltepe...
Özellikle bu kesimler oldukça kötü ve tehlikeli zeminler. Buradaki
zemin, depremin şiddetini ciddi oranda artırıyor, 2 katına kadar
çıkarabiliyor. Kötü zeminlere bir kaç katlı yapılar yapılırsa
uygundur. Ama bakıyoruz, buralarda çok yüksek yapılar var. Ankara
tamamen gözardı edilmiş." İnsanların depreme karşı
bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Pampal, depreme karşı
yerel yönetimlerin öncelikle tedbir alması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'de çok sık imar afları çıktığını ve bunda da "Meclis'in
günahı" olduğunu belirten Pampal, "Demetevler örneği dünyanın
neresinde var. Hiç projesi, etüdü olmayan, işi bilenlerin
yapmadığı, tamamen gecekondu şeklinde yapılmış 15 katlı yapılar...
Ne zemin uygun, ne yapı kalitesi düzgün... Buraların yıkılması için
çok büyük bir depreme de gerek yok. Kimseyi de korkutmak istemeyiz
ama durum çok iç açıçı değil" diye konuştu. Rektör Yardımcısı Prof.
Dr. Pampal, yapılan risk analizlerine göre, 99 yıllık bir süre
içerisinde Ankara'da olması beklenen en büyük depremin 7.7
şiddetinde olduğunu ifade ederek, Bu analize göre İstanbul'da
olması beklenen en büyük depremin 7.9, İzmir'de ise 8.0 şiddetinde
olabileceğini kaydetti. Prof. Dr. Pampal, Ankara'yı etkileyebilecek
kuzey anadolu fay hattının kırılma ihtimalinin, İstanbul'u
etkileyebilecek marmara fay hattından daha düşük olmadığına işaret
ederek, "Ankara, İstanbul'dan daha kötü durumda" dedi. 1668 yılında
Ankara'da 3 gün süreyle, 12 Ağustos'da başlayıp, 15 Ağustos'da
biten depremler meydana geldiğini ve ardından da 17 Ağustos'ta 8
şiddetinden büyük büyük bir depremin olduğunu anlatan Pampal, "Bu
deprem, 'Ankara'yı ve Türkiye'nin kuzeyindeki bölgeleri adeta
dümdüz etmiş' demek mümkün" dedi. Süleyman Pampal, o depremin, Bolu
ile Erzincan arasının kırılması ile oluştuğunun varsayıldığını
belirterek, "O zamanki ecnebi tüccarların dediğine göre ve
Avrupa'daki gazetelere yansıdığı şekliyle, Ankara tamamen boşalmış
ve kalede bir miktar Türk askeri kalmış" diye konuştu. Prof. Dr.
Süleyman Pampal, depreme karşı alınabilecek önlemler olarak, deprem
yönetmeliğinin kesinlikle uygulanması ve imar planlarının gözden
geçirilmesi gerektiğini söyledi. Resmi binalardan başlamak üzere
bütün yapıların elden geçirilmesi ve inceleme başlatılması
gerektiğini dile getiren Pampal, gerekiyorsa binaların
güçlendirilmesi ve bu konuda da devletin halka maddi destekte
bulunması gerektiğini bildirdi.