Pakistan'da gazeteciler sesini yükseltiyor
Abone olGazeteci Salim Şahzad'ın kaçırılıp öldürülmesinden sonra, gazeteciler cinayetten sorumlu tuttukları istihbarat servisine karşı tepkilerini sertleştirdi.
Pakistan'da gazeteci Salim Şahzad'ın kaçırılıp öldürülmesinin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen öfke, ilk günkü kadar güçlü.
Medyada ve siyasi çevrelerde, cinayetten sorumlu tutulan
askerler ve istihbarat servisine tepkiler giderek artıyor.
Geçen Çarşamba, İslamabad'da gazeteciler, cinayetle ilgili
soruşturma başlatılması konusunda hükümete baskı yapması için
parlamento önünde gece boyunca oturma eylemi düzenledi.
Bazı gazetecilerin de güçlü yerleşik askeri nizama ters düşen
haberleri nedeniyle, maruz kaldıkları kötü muamele ve baskıyı
anlatması istihbarat servisine öfkeyi daha da artırdı.
Bu gazetecilerden bazıları gözaltına alınmış ve işkenceye
uğramışlardı. Bazıları da patronlarına baskı yapılarak işşiz
bırakılmışlardı.
Şehzade Zülfikar, normalde övgü alması gereken bir haberi nedeniyle
televizyondaki işini kaybetti. Zülfikar, Pakistan'ın
güneybatısındaki Belucistan eyaletinde İran rejimine karşı savaşan
militanların lideri Abdülmelik Regi'yle görüşmüştü.
Röportaj Aralık 2008'de yayımlandı. O sıralar, Pakistan hükümeti,
Regi'nin bu ülkede saklandığını söyleyen İran'ın iddialarını
şiddetle reddediyordu.
Zülfikar, "İki yıl boyunca ekonomik sıkıntı çektim. Başlarına dert
açacağım diye kimse bana iş vermedi" dedi.
'Baskı sanatı'
Pakistan Yüksek Mahkeme Avukatları Barosu Başkanı Esma Cihangir,
yıllarca gazetecilere yönelik tehditlerle ilgili davalarla
ilgilenen bir insan hakları eylemcisi ve kıdemli bir avukat.
"Medyanın kontrol altında tutulması zor zanaat. İstihbarat
servisimiz bu işte usta" diyen Cihangir, istihbarat servisinin,
geleneksel sansür uygulamaları yerine, başkalarına örnek olabilecek
belli davalarda stratejik bir yaklaşım sergilemeyi tercih ettiğini
söylüyor.
Bu strateji uzun süre sonuç verdi.
1979-88 yılları arasında Pakistan medyası Pakistan İstihbarat
Servisi ISI'ın Afgan savaşındaki gerçek rolü konusunda haber
yapamıyordu.
Hindistan'la 1999'da girilen Kargil savaşında Pakistan istihbarat
yetkilileri, Hindistan topraklarına sızanların Pakistan askerleri
değil, "Keşmir Özgürlük Savaşçıları" olduğunu söylüyordu.
Pakistan kamuoyunun gerçeği öğrenmesi yıllar aldı.
Keşmir'in Pakistan denetimindeki bölümünde Pakistan askerlerinin
suçlandığı cinayet ve tecavüz olayları konusunda bilgi toplamaya
çalışırken kurbanların yakınlarının düzenlediği gösterilerin
görüntülerine ulaşmakta zorluk çektim.
Bölgedeki gazeteciler, bu görüntülerin ulusal medyaya sızması
halinde başlarının derde gireceğini söylediler.
Medya üzerinde böyle bir denetim kurulmuşken, istihbarat
yetkilileri, olmamaları gereken yerlerde faaliyet gösterirken
medyanın varlığı konusunda fazla kafa yormadılar.
Afganistan'da Taliban'ın 1996'da başkent Kabil'i ele geçirmesinden
sonra, Kabil Intercontinental Oteli'ndeki odasını komuta merkezine
dönüştüren üst düzey bir ISI yetkilisiyle tanıştım.
Bir taraftan emirler yağdırıyor, diğer taraftan Peşaver'den gelen
gazetecilere çay ve kurabiye ikram ediyordu.
Birkaç istisna dışında, Pakistan medyası, Afganistan'daki Taliban
yönetimini övme eğilimindeydi.
Bu istisnalardan biri merkezi Karaçi'de bulunan Herald dergisiydi.
Bu dergide Afganistan haberlerine bakıyordum.
1999'da İslamabad'daki Batılı bir diplomat, yaptığım türden
haberler için olağanüstü iyi kaynaklarımın olması gerektiğini
söyledi.
'İstihbarat servisi zorda'
O diplomata, aslında haberin yağdığını ama kimsenin
ilgilenmediğini anlattım.
2002'de ISI'ın Peşaver'deki ofisine çağrıldım. Ailemle ilgili
sorular sordular ve bana çay ikram ettiler.
Ucuz kurtulmuştum. Zira Herald az satan bir dergiydi ve az sayıda
Pakistanlının anlayabileceği İngilizce dilinde yayın yapıyordu.
Ama şimdi asker açısından işler tersine dönmeye başlıyor.
Bu süreç 2 Mayıs'ta El Kaide lideri Usame bin Ladin'in Pakistan
topraklarında Amerikan komandolarınca öldürülmesiyle başladı.
Asker ve destekçileri zor durumda kaldı.
Gazeteci İmtiyaz Alem'e göre, Şalim Şahzad'ın ölümü öfkeyi doruğa
çıkardı ve gazeteciler, kendileri de böyle birşey
karşılaşabilecekleri endişesiyle seslerini yükseltmeye başladı.
Esma Cihangir ise bunda demokrasinin de payı olduğunu söylüyor.