AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin yaptığı
açıklamalar nedeniyle bazı kesimlerin hedefi haline gelmiş durumda.
Lakin biz bu yazımızda Zengin’e hedef haline getiren
açıklamaları üzerinde değil, alt yapısının oluşturulduğu bir
değişiklik hakkında bazı tavsiyelerde bulunmaya çalışacağız.
Muhtemelen birçok kişi Zengin’in son açıklamalarından
daha önemli olan konunun ne olduğunu merak ediyordur ve yine
muhtemelen birçok kişi konudan bihaberdir. Oysaki Ak
Parti'nin ve dahi Zengin’in altyapı çalışmalarını
yaptığı değişiklik, milletin kahir ekseriyetini olumsuz etkileyecek
bir zemine doğru kaymaya çok müsait.
Geçen haftaki yazımı okuyanlar hatırlayacaktır, satırlarımda
AK Parti’nin hayvan hakları ile ilgili bir yasa çalışması
içerisinde olduğunu, Özlem Zengin’in de bu yasa
değişikliği üzerindeki beyanlarına yer vermiştim.
Yapılması düşünülen yeni yasanın ise aynen İstanbul
Sözleşmesi’nde olduğu gibi özelikle muhafazakâr kesimin dini
bir ibadeti olan Kurban Bayramı’na dolayısıyla ibadetine yönelik
ciddi bir tehdit olduğunu da ifade etmiştim.
Yazımı okuduktan sonra benimle irtibata geçen birçok kişi aynı
kaygıları paylaştıklarını ifade ettiler. Söz konusu kanunun gerekli
tedbirler alınmadan yasalaşması durumunda hayvan hakları
savunucularının özellikle Kurban Bayramı
ve ibadeti üzerinde baskı oluşturmak suretiyle
Müslümanların ibadetlerini yerine getirmesi konusunda ciddi
sıkıntılar oluşacağı ifade edildi.
İstanbul Sözleşmesi'nin aile üzerinde yaptığı
tahribatın, hazırlanacak olan benzer yasayla ibadetler üzerinde de
bir baskı aracı olarak kullanılacağı endişeleri ortaklaşa dile
getirildi.
Eğer yasa daha hazırlık aşamasında iken gerekli tedbirler
alınmazsa İstanbul Sözleşmesi ile yaşadığımız sıkıntıların
benzerini yaşayacağımız ayan beyan ortada. Onun için daha işin
başında gerekli tedbirlerin alınması elzem.
Peki, ne gibi tedbirler alınabilir?
İşte bu noktada söz konusu yasanın hazırlık çalışmalarını yapan
Ak Parti ve Özlem Zengin’e naçizane tavsiyelerde
bulunmak istiyorum.
Her şeyden önce şunun bilinmesinde fayda var: hayvan hakları
hakkında hazırlanacak bir yasa taslağına karşı değilim. Hatta böyle
bir yasa hazırlanmalı ve hayvanlara insanlık dışı muamelelerin
önüne geçilmeli.
Bunu her şeyden önce dinim ve kültürüm emrediyor. Bu konuda bir
sıkıntı yok. Bir önceki yazımda ifade ettiğim gibi: Biz kuşu öldü
diye bir delikanlının evine taziyeye giden rahmet peygamberinin
ümmetiyiz.
Endişemiz bu kanundaki maddeler bahane edilerek
ibadetlerin önüne zorluk çıkarılması. Bunun olmaması
için de yasa taslağının bu bilinçle hazırlanması gerekiyor.
Suiistimal ve istismarların önüne geçilmesi için kanun taslağına
şu iki madde mutlaka eklenmeli kanaatindeyiz. Bir önceki yazıma
istinaden kanaat önderi olarak kabul edilecek hocalarımızdan gelen
destek ve istişareye istinaden oluşturulan iki madde.
Hatta öyle olmasını umuyorum ki bu iki madde yasanın giriş
maddeleri olmalı:
Madde 1:
Bu sözleşme, İslam dininin emrettiği şekilde hijyenik “Kurban”
kesimini kabul eder.
Madde 2:
Bu sözleşme Belediye ve diğer kamu kuruluşlarının Kurban
organizasyonu yapmasını tavsiye ettiği gibi hijyenik olarak “ferdi”
Kurban kesimine karşı kullanılamaz.
Bu ve benzeri maddeler olmadan çıkarılacak bir hayvan hakları
yasa veya sözleşmesi ileride Kurban Bayramı ve ibadeti özelinde
Müslümanların ve muhafazakâr kesimin başını çok ağrıtacaktır.
Nitekim edindiğimiz bütün izlenimlere göre “laik hayvan
dostları” Kurban ibadetinin önüne engeller çıkarabilmek amacıyla bu
yasanın çıkmasını dört gözle bekliyorlar. Aile olarak
CHP’de siyaset yapan, aklı selim ve entelektüel seküler
bir iş insanı ile de mezkûr yasa teklifini ve iki maddeyi
paylaştığımda ziyadesiyle hak verdi. Ve “birileri tarafından
İstanbul Sözleşmesinden daha fazla sahiplenilerek gündem
oluşturulmaya çalışılacaktır” diye de uyarmış oldu.
“Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş” darb-ı
meselince İstanbul Sözleşmesi’nden gerekli dersleri
çıkarıp hayvan hakları sözleşmesinde gerekli tedbirleri almazsak
birlerinin ekmeğine yağ sürmüş olacağız.