Özkök'ün mahçup bırakan yazısı
Abone olGülay Göktürk, Ertuğrul Özkök'e karşı mahçup olduğunu söylüyor. Göktürk, Özkök'ün hangi yazısını okuyuyunca aklı başına gelmiş? İşte, Göktürk'ü mahçup bırakan konu:
D.B. Gazetesi yazarı Gülay Göktürk, Ertuğrul Özkök'ün yazısını
okuyunca mahçup olduğunu söylüyor. Göktürk, Özkök'ün yazısını
kendisini nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor...
ASENA'YA SAHİP ÇIKMAK
Evet, mahcup oldum. Açıkça mahcup oldum Ertuğrul Özkök'ün Asena
yazısını okuyunca. Hem de kızdım kendime...
Kaç gündür, kölelikten kurtulmaya çalışan bir kadına el uzatacak
birkaç satır yazmadığım için... Avrupa'ydı, azınlıktı derken, onu
hep yazı gündemimin alt sıralarına ittiğim için...
Bu kızcağız dansöz olduğu için mi desteğinizi hak etmiyor, diyordu
Özkök.
Hayır, benimki bir nev'i mesleki deformasyon. Aşırı siyasileşme
hastalığı - ki bu da yeteri kadar kötü...
Oysa ben bu hastalığa karşı aşılı olduğumu sanırdım. Ama aşının da
belli bir koruma süresi var demek ki... Dar anlamıyla siyasetin
sizi kendi dünyasının içine çekmesine ve onun dışında olup
bitenlere körleştirmesine karşı her zaman tetikte olacaksınız. Sık
sık kendinizi yoklayacaksınız, düzenli aşılanacaksınız.
Her neyse, benim atlayış sebebim bu.
Ama herkesin aynı sebepten suskun kaldığı söylenemez- ki öyle
olmadığı son iki gündür açıklanan görüşlerden de anlaşılıyor
zaten.
Emniyetin, savcılığın yani devletin suskunluğu berbat bir
gelenekten kaynaklanıyor. Bir takım adamların hukuk üstü-yargı üstü
hale gelmesi, özel bir dokunulmazlık kazanması gibi bir gelenek bu.
Devletin bu adamlara karşı harekete geçebilmesi için illa ki
basının patlaması, olayların ayyuka çıkması ve artık görmezden
gelinemeyecek noktaya ulaşması gerekiyor. Ondan sonra da yapılan
şey, çoğu kez zevahiri kurtarmak için şöyle bir kıpırdanmak.
Genellikle de arkası da gelmiyor. Tıpkı bu olayda olduğu gibi:
İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü Tatlıses için harekete
geçmiş. Neden sonra? Hürriyet'in yayınından sonra. Nereye kadar
gidecek? Ortalık yatışıncaya kadar.
Toplumun, kadın kuruluşlarının ve basının tepkisizlik nedenleri ise
çeşit çeşit. Bir kısmı eminim, Tatlıses'in şerrinden çekiniyor.
Ardında kaç tane kurşunlanmış kadın bırakmış bu adama bulaşmak
biraz cesaret istiyor doğrusu...
Ama en yaygın sebep bu da değil. En yaygın sebebin özlü bir
ifadesini Güler Kazmacı'nın dünkü Hürriyet'te yayınlanan demecinde
buluyoruz: "Tatlıses'in kadınlara ne kadar tahakküm ettiği de,
dövdüğü de bilinen birşey. Asena böyle yapıda biriyle birlikte
oldu. Zannediyorum bazı kadınların önce bu hoşuna gidiyor.
Tatlıses'in böyle davranması sürpriz mi yani. İlişkiye başladığında
hangi karakterde biri olduğunu bilmiyor muydu?"
Kazmacı burada sık sık tekrarlanan bir hataya düşüyor: Sadece
kusursuz insanların değil, bütün insanların temel haklara sahip
olduğunu unutuyor. Sosyolojik-psikolojik bir değerlendirmeyle, adli
bir vakayı birbirine karıştırıyor.
Evet, Tatlıses'in bunca yıldır, bunca vukuatına rağmen bunca
kadının gönlünde taht kurması psikolojik-sosyolojik izahlara muhtaç
bir durum. Onun hayranlarının sadece Anadolu'daki gelinlik kızlar,
talihsiz kumalar olmadığını hepimiz biliyoruz. Nice çağdaş, okumuş,
şehirli kadının onun "kadınlarına" tutkulu sahip çıkışı, vahşice
kıskanışı, uğruna elini kana bulamayı göze alışı karşısında eriyip
bittiği malum. "Kendi ayakları üzerinde durmak" lafını pek seven
nice kadının gönlünde yatan maçodan haberdarız.
Üstelik bütün bunlara ek olarak Asena Tatlıses'i şöhret için
basamak olarak kullanmış da olabilir.
Bütün bunlar bir insanın köleleştirilmeye karşı isyan hakkını
elinden alır mı?
Düşünün ki, "kendi etti, kendi buldu" mantığını sürdürecek olsak,
kocalarından dayak yiyen kadınların çoğuna sahip çıkmamamız
gerekir. Çünkü onlar da evlendikleri adamın maçoluğunu pekala bilir
ama buna rağmen evlenir. Üstelik onların bir kısmı da tıpkı Asena
gibi o adamlarla parası için, mevkii için, imkanları için, verdiği
güvenlik duygusu için evlenmiştir. Evlilik boyunca da bu ilişkiyi
"sosyal bir asansör" olarak kullanmıştır.
Kazmacı o kadınların da - ki sayıları milyonlarcadır- karşısına
geçip "ilişkiye başladıklarında hangi karakterde biri olduğunu
bilmiyorlar mıydı?" mı diyecektir?
YAZI:D.B. TERCÜMAN