Özkök’ün büyüklük kompleksi!

Sedat ÜRETEN sureten@internethaber.com

Ertuğrul Özkök’ün, Çetin Altan’ın ilk yazısına atıf yaparak değindiği, yönetimlerin yazarlara müdahalesi ile ilgili yazısında, epeyce bir büyüklük kompleksine kapıldığını görüyoruz.

 

Daha yeni, iyice soruşturmadan yayınladıkları için özürlerini okuduğumuz Özkök’ün gazetesinde, spor sayfalarının hayal sattığını ya da manşette fotomontaj fotoğraflar yayınlandığını izlemeye devam ederken, bu kez durduk yerde kendi satırlarından, amiral gemisinde olduğunu okuduk. Yukarıdan bakınca filikalar küçük görünürmüş, diğer gazetelere acıyormuş, büyük olunca parazit balıklarla yaşamaya alışmak gerekiyormuş!

 

Hürriyet’in tek sütun haberi ülke meselesi olurken, diğerlerinin manşetlerini bile kimse iplemiyormuş!

 

AĞIR OL ASLANIM,

SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR !

 

Hemen şunu diyelim ki, devir eski devir değil, nerede o Hürriyet’in tek sütun haberinin bile önem taşıdığı günler... Basın kendinden öyle şeyler yitirdi ki, artık Hürriyet dahil hiçbirindeki yazılanları kimsenin iplediği yok. Özkök bu gerçekleri görmeli.

 

Gelelim ana konuya...

Hürriyet’in, bazı yazarlarını maliye bakanı ve hükümet ile ilgili yazılar konusunda uyardığı, hatta Emin Çölaşan’a kapının gösterildiği haberlerinden medyada yankı buldu.

Olmuş mudur ?

Olabilir, ama..

Birisi uyarıyorsa, diğeri de gereken cevabı verir.

Belki birşeyler yerinden oynar, sonra herşey yerine oturur, yanlış yapanlar ceremesini çeker.

 

Olayı hemen kontrol altına almak isteyen Genel Yayın Yönetmeni Özkök, aslanlar gibi savunmaya geçti. Yine kendisi ifade ediyor, Hürriyet bu tür işlerin yapıldığı enaz gazeteymiş ve bundan da iç rahatlığı duyuyormuş!

Buyurun cenaze namazına...

 

Hemen arkasından geçmişe dönerek, diğer gazetelerin geçmişte birçok gazeteciyi işten çıkardığını ifade ediyor, tartışmayı rakiplerin üzerine taşımaya çalışıyor. Diğer gazetelerin muhalefet eden tek yazarları olmadığını söylüyor, Hürriyet’teki muhalif yazarları sayıyor. Gerçi bazıları herşeye muhalif olan bu yazarların, sanki Hürriyet’te olmalarının tek nedeni bu imiş gibi o yazarların da hepsini töhmet altında bırakıyor.

 

Kendisi direkt muhalefet yapamayan gazetelerin, muhalif yazarlara sütun açarak, düpedüz tetikçi yazarlar barındırdıklarını geçmişte gördük. Bunları anımsatmanın ne gereği var ki?

 

Büyük olmak, hoşgörmek ve bağışlayıcı olmaktır.

“Ben büyüğüm, diğerleri küçük” diye ortaya çıkmak, düpedüz “sıkıntıdayım” demektir.

Yoksa ne gerek vardı, böyle durduk yerde kompleksini açığa vurmaya.