Özkök'ün Bild'e verdiği cevap
Abone olÜnlü Alman Bild Gazetesi, bir çok tanınmış gazeteciye sorduğu soruyu bu sefer Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'e sordu. Özkök, Bild'e şu cevabı verdi:
Ünlü Alman Bild Gazetesi, Ertuğrul Özkök'e "Sizce Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, kuzu postundaki bir kurt mudur, yoksa gerçek bir reformcu mudur?" sorusunu yöneltti. Özkök, Bild'e verdiği cevabı okurları ile paylaştı.
Bild'in sorusuna verdiğim cevap
DÜN öğle saatlerinde Bild Gazetesi'nden aradılar. Bild, 4 milyon tiraj ile Avrupa'nın en çok satan gazetesi.
Aşağı yukarı 20 milyon okuyucuya ulaşıyor.
EDİTÖRÜN SORUSU
Arayan, gazetenin politik editörüydü.
Bana bir soru sordular:
"Sizce Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, kuzu postundaki bir kurt mudur, yoksa gerçek bir reformcu mudur?"
Olayın perde arkasında başka ilginç bir ayrıntı var.
Bugün Hürriyet'te okuyacaksınız.
Almanya'nın prestijli gazetesi Die Welt, bir gün önce bu soruyu sormuş.
Ancak taşra baskılarındaki soru, şehir baskılarında değiştirilmiş.
Taşra baskılarındaki soru şöyleymiş:
"Erdoğan kuzu postundaki kurt mu, yoksa Atatürk mü?"
Ancak gazetenin şehir baskılarında Atatürk kelimesi çıkarılıyor ve soru şu hale dönüşüyor:
"Erdoğan kuzu postundaki kurt mu, yoksa reformcu mu?"
Herhalde Atatürk'e benzetme ihtimali onlara da ağır geldi.
Gelelim Bild'in bana sorduğu soruya.
Aynı soruyu Türkiye'de başka bazı genel yayın yönetmenlerine de soracaklarını söylediler.
Nitekim aynı soruyu Milliyet'ten Mehmet Yılmaz, Sabah'tan Ergun Babahan, Radikal'den İsmet Berkan ve Zaman Gazetesi'nden Ekrem Dumanlı'ya da sormuşlar. Ve bu küçük anketinin cevaplarının bugünkü Bild'de yayınlanacağını öğrendim. Bugünkü Bild'de Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafının yanı sıra, Emine Erdoğan'ın da fotoğrafının yayınlanacağını ve haberi bir de Türk bayrağıyla süsleneceği söylendi.
EVET REFORMCU
Ben bu soruya özetle şu cevabı verdim:
"Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kuzu postunda bir kurt olmadığına, gerçekten reformcu olduğuna inanıyorum. Türkiye'yi AB'ye taşıyacak reformları samimi olarak istediğini düşünüyorum."
Erdoğan'ı İstanbul Belediye Başkanlığı günlerinden beri izliyorum.
Onunla ilgili tahlilim şöyle:
Ben de dahil olmak üzere, siyasetle ilgilenen Türk gençlerinin büyük çoğunluğu aşağı yukarı benzer bir güzergáhı izlerler.
Bu gençler ister solcu veya sağcı, ister İslamcı olsunlar, önce sistem düşmanı "radikal" bir dönemden geçerler.
Solcular için bu "Devrimcilik", sağcılar için "Ülkücülük", İslami duyarlılığı olanlar için ise "Milli Görüşçülük"tür.
Sonra 30'lu yaşların ortalarına doğru, kendini sorgulama ve gençlikte yapılan hataları gözden geçirme dönemi başlar.
Sonunda gençliğe ait bazı davranış ve düşüncelerin reddi gelir.
Benim gibi bazıları bunu açıkça ve yüksek sesle söyler.
Bazıları ise "cemaatinden" kopmamak ve onları da yanına çekmek için bunu daha sessizce yapar.
Türkiye'yi ileri götüren gerçek reformcular işte bu sesli veya sessiz "reddiyeciler" arasından çıkar.
Ben samimi olarak Erdoğan'ın reformcu bir kişiliğe sahip olduğunu düşünüyorum.
CEMAATTEN KOPMAK
Ama şurası da bir gerçek.
Dini bir cemaatten farklılaşma, ideolojik bir cemaatten kopmaya göre daha zor ve sancılıdır.
"Zina" işte bu sancının dışavurumlarından biri olarak kabul edilmeli.
Ben eskiden beri "takıyye" teorilerine itibar etmedim.
Şimdi de etmiyorum.
Ama bir başka gerçek daha var.
Yaşadığımız dünya "algılama" çağı.
Bir insanın gerçekte ne olduğu kadar, hatta daha önemlisi başkaları tarafından "nasıl algılandığıdır".
Bu bakımdan Erdoğan'ın hem Türkiye'nin hem de Avrupa'nın bazı kesimlerinde sorunları var.
Aslında, son zamanlara kadar Avrupa'daki imajı iyi değil, çok iyiydi.
Ama bakın, yanlış bir hareketle o noktadan nereye gelindi.
Kendisine son derece olumlu bakan yayın organları bir anda "Kurt mu, kuzu mu" sorusunu sormaya başladılar.
Bild Gazetesi bana şu soruyu sorsaydı ne olurdu?
"Sizce zinaya hapis cezası verilmesi TCK'ya girse de, AB Türkiye'ye müzakere tarihi vermeli mi?"
Hiç tereddüt etmeden şu cevabı verirdim:
ELBETTE
Elbette vermeli.
Çünkü şuna gerçekten inanıyorum.
Türkiye çağdaş bir yolda yürümeye başlamıştır. Zinaya hapis, uygulama kabiliyeti neredeyse sıfır olan bir cezadır.
Türkiye o maddeyi de aşar...