Özkök'ün altına imzasını attığı yazı

Abone ol

Özkök'ün " Ama kendisine telif ödemeye hazırım. Bana altına imza atmak kalıyor." dediği Tamer'in köşe yazısı ise şöyle:

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök kendine has üslubuyla beğeni toplayan Dünden Bugüne Tercümen yazarı Rauf Tamer'in bir gün önceki yazısını virgülüne dokunmadan köşesinde kullandı.


Bugün gönüllü bir izne çıkıyorum. Hayatımda ilk defa bir başkasının yazısını alıp, virgülüne dokunmadan kendi köşemde yayınlayacağım.

Yazı, Rauf Tamer’in dünkü ‘Tercüman’ gazetesindeki yazısı.

Başlığı ‘O bir kargaşaydı’.

Yazısını yayınlamak için iznini almadım. Ama kendisine telif ödemeye hazırım.

Çünkü günlerdir anlatmak isteyip de bir türlü anlatamadığım bazı gerçekleri benden çok daha etkili biçimde anlatmış.

Söz Rauf Tamer’in. Bir günlüğüne büyük bir tırnak açıyorum. Tırnağın kapandığı yere kadar her söz ona ait.

Bana da altına imza atmak kalıyor.

O BİR KARGAŞAYDI

‘SİYASET yapmak artık kolay değil. Kimse kül yutmuyor.

Kürsüye çıkıp millete ne diyeceksin:

- Ben Müslüman’ım, bana oy ver.

Hayır, yetmez.

Türkiye’nin yüzde 98’i zaten Müslüman... Ne ayrıcalığın var senin?

- Ben milliyetçiyim, bana oy ver.

Hayır, yetmez.

Her Türk milliyetçidir. Senin ne farkın var? Söyle bakalım, aynı zamanda demokrat mısın?

- Ben laik’im, bana oy ver.

Yahu benim devletim zaten laik, cumhuriyetçiliği senden mi öğreneceğim?

*

Yani kürsüye çıkıp hangi hamaseti yapsan, cevabı hazır:

- Efendim ben halkçıyım, ben özgürlükçüyüm.

Ben de öyleyim. Sen bana başka şeyler söyle.

- Ama ben Atatürk’çüyüm. Bana oy ver.

Yahu, Türkiye’nin ezici çoğunluğu Atatürkçü... Sen patentini mi aldın? Bir daha söyleme bunu.

Özetlersek:

‘Benim servetimle karşıma geçmiş bana övünüyorsun.’

*

Bitti o devir.

Cami falanca partinin malı olsun, Bayrak’a ve Misak-ı Milli’ye bir başka parti sahip çıksın, insan hakları’na da öbür parti sarılsın...

Ne bu?

Görev bölümü mü yoksa ganimet paylaşımı mı?

Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir kolaycılıktı bu... Beraberinde de saplantıyı getirdi... Epey sürdü.

Ama şimdi sökmüyor.

Dağarcığındaki bilgiyi ve eteğindeki taşları da dök bakalım. Türkiye için ne yapabilirsin? Muasır medeniyeti nasıl yakalayabilirsin? Bir anlat.

*

Müslümanlar’ın asla sosyal demokrat olamayacağını hangi kitap yazıyor?

Peki, sosyal demokratların dini inançlardan uzak durmaları veya öyle görünmeleri Anayasa emri mi?

Milliyetçilik çağdaşlığa mani mi?

Ya liberallik? Her mefkûreden uzak sadece iktisadi bir kalıp mı? Nasıl yani? Ot gibi, saman gibi insan olur mu?

*

Bu kadar keskin sınırlar, bizi yıllardır çok yordu.

O süreç içerisinde önce dil siyasallaştı. Eski-yeni kelimeler birer siyasal parola biçiminde kullanıldı.

Sonra din siyasallaştı. Kılık kıyafet siyasallaştı. Her gördüğün sakallı, Cumhuriyet düşmanı sanıldı.

Sonra müzik siyasallaştı. Vahdet ifade eden 10. Yıl Marşı bile belli bir zümrenin gururu olarak icra edildi. Öbür taraf ise kasıldı kaldı. Böyle saçma şey mi olur?

Demokratlığı Ordu düşmanlığına vardıran aydınlar türedi... Tıpkı sosyal devlet ile sosyalist devleti karıştıranlar gibi.

Ama bence bitti o devir.

Sağdaki yobazlar’la soldaki yobazlar’a artık veda vakti geldi.

Sanırım siyasi yelpaze yeniden dizayn edilecek.’

Günün Önemli Haberleri