Özkök'ten yazarlara çağrı
Abone olHürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, bugünkü köşesini bir çağrıya ayırdı. Özkök, "ulusalcı" olarak nitelediği bir grup yazara, şöyle seslendi...
Özkök, "ulusalcı" olarak nitelediği bir grup yazara, "Gelin
Karamehmet'in anlaşmasını da didik didik edelim" dedi. Özkök, isim
vermedi ama, çağrının Çukurova Grubu yazarlarına yapıldığı satır
aralarında anlaşıldı. İşte Özkök'ün yazısının tamamı... Ulusalcı
köşe yazarlarına soruyorum Yine siz karar verin. Ben mi
abartıyorum, yoksa hiçbirimizin bilmediği başka bir şey mi var?
Önümüzde iki olay duruyor. Biri Tüpraş’ın özelleştirilmesi ile
ilgili. DİDİK DİDİK Kendilerine ‘ulusalcı’ diyen köşe yazarları
Tüpraş’ın satış işini didik didik ettiler. En büyük konuları da
Tüpraş’ı alacak konsorsiyumun ortağı ‘Taftnet’ti. ‘Kara para’
dediler, ‘Bu şirket neyin nesi’ diye sordular. Hiç itirazım yok. Bu
kadar büyük bir olayı elbette didik didik edeceklerdi. Şimdi
önümüzde ikinci bir olay var. Devletin bir kurumu, özel bir
şirketle 6 milyar dolarlık bir borç ödeme anlaşması yapıyor.
Üstelik bunu yaparken, 1.2 milyar dolarlık indirim veriyor. Yani
Tüpraş’ın tamamına ödenecek miktar kadar bir tenzilat var. Para
‘Northway Petrolium’ diye bir şirketten gelecek. Ama bu şirketin ne
olduğunu bilen yok. Bazı yazarlar soruyor. Gelen cevap müthiş: ‘İlk
ödeme yapıldığında öğreneceksiniz.’ Ödeme anlaşmasının imzası
atılmadan bu şirketin ne olduğu devletin kurumuna dahi
bildirilmemiş. Ama bakıyorum, Taftnet olayında araştırmacı
gazeteciliğe başlayan yazarların hiçbirinde tık yok. Oysa önlerinde
Taftnet olayında peşine düştükleri paranın altı katını ilgilendiren
bir olay var. ULUSAL SINIRLAR Ne var ki bu arkadaşlar ‘Görmedim,
işitmedim, söylemedim’ modunda. Demek ki elinde medya bulunan
şirketler söz konusu olunca ulusalcılık rafa kaldırılıyor. Onlar
merak etmiyor olabilir. Ama ben vatandaş olarak merak ediyorum.
BDDK ve TMSF’nin Çukurova Grubu ile yaptığı yeni borç anlaşmasının
ayrıntıları nedir? Bu parayı ödeyeceği söylenen şirket neyin
nesidir? Eğer uluslararası camiada tanınmış bir şirketse neden
açıklanmıyor? Ama Mehmet Emin Karamehmet’in kendine ait parayı
Türkiye’ye getirecek paravan bir şirketse o zaman çok daha önemli
ikinci bir sorum var. Karamehmet’in para kazanan şirketlerinin
hepsi halka açıktır. Hatta sadece Türkiye’de değil, New York
Borsası’nda da kotedir. O zaman hem Türkiye’nin hem de New York
Borsası’nın ilgili kurumlarının Karamehmet’e şunu sorması gerekmez
mi? Kardeşim sen halka açık şirketlerin kazandığı parayı
yurtdışındaki kendi hesaplarına nasıl geçirdin? Sakın bana, cahilce
bir soru demeyin. Eğer bu soru cahilceyse, o zaman oturup cahil
olmayanını açıklayın. Ama bizimle dalga geçer gibi, ‘İlk ödemede
şirketin ne olduğunu göreceksiniz’ demeyin. Çok önemli bir soru
daha. BDDK ve TMSF açıklamalarından şunu öğreniyoruz. HİSSELERi
ALINCA Karamehmet ödeyeceği ilk 1 milyar dolar ile, devletin
elindeki Turkcell, Digitürk ve Superonline hisselerini kurtacakmış.
Bunlar Karamehmet’in Yapı Kredi dışında para kazanma kabiliyeti
olan şirketleri. Peki ama bu şirketler kurtarıldıktan sonra, geriye
kalan 4 milyar doları ödeyecek mi? Karamehmet ‘Ben bunları
ödemiyorum’ derse, eski anlaşmaya dönülecekmiş. Yani 15 yıllık
anlaşmaya. O da ödenir mi, ödenmez mi Allah bilir. VİCDANA
ANLATABİLMEK Ben işte bunları merak ediyorum. Çünkü Güngör Uras’ın
da yazdığı gibi, sonunda bu parayı biz ödeyeceğiz. Ben diyorum ki,
gerçekten ‘ulusalcı’ isek, bu 6 milyar doların hesabını sormalıyız.
Ama ulusalcılığı ‘medya sahiplerinin ülkesine’ dokunmayan nevi
şahsına mahsus bir Misak-ı Milli olarak yorumluyorsanız bir
diyeceğimiz yok. O zaman çıkıp, ‘Biz medya sahiplerinin
yolsuzluklarına karışmayız’ deyin. Emin olun bu, o suskunluğun
yanında çok daha dürüst bir davranış olur. TMSF Başkanı, ‘37 milyar
dolar hortumcuya kaldı’ diyor. Hepimizin, milletin sırtına yıkılmış
böyle bir bilanço karşısında sessiz kalmayı hangi ‘ulusalcı’
gerekçeyle izah edebiliriz? Söyleyin, hangi gerekçeyi vicdanınıza
izah edebilirsiniz? Kaynak: Hürriyet Gazetesi