Özkök'ten 'masonluk' dersi
Abone olErtuğrul Özkök, kendisine mason dünyasının önde isimlerinden Hüseyin Özgen'in yolladığı mektubu yayınladı. Mektup çok şaşırtıcı..Özkök'ün bu yazısı çok konuşalacak.
Hürriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök,
‘Büyük Mason Mahfili Derneği Genel Başkanı’ Hüseyin Özgen’in
kendisine yollamış olduğu mektubu "Masonların, Dan Brown'a cevabı"
adlı köşesinde yayınladı. Özkök'ün yayınladığı bu mektup adeta
masonluğun ne olduğunu belirtiyor. Mektupta öyle çarpıcı kavramalar
var ki...İşte Özkök'ün yayınladığı o mektup: Dün önüme büyük bir
zarf geldi. İçinden ad yazılmış bir mektupla, çok güzel káğıda
basılmış bir broşür çıktı.
Mektubu yazan kişi, ‘Büyük Mason Mahfili Derneği Genel Başkanı’
Hüseyin Özgen’di.
Düşündüm. Acaba buna nasıl bir başlık verilebilirdi?
Aklıma üç başlık geldi:
İSİM ÖNERİLERİ
‘Türk masonlarının Dan Brown’a cevabı.’
Veya ‘Türk masonlarının tam bağımsızlık bildirisi.’
Veya ‘Türk masonlarının ezilmiş halklar manifestosu.’
Önce broşürün en iddialı cümlesiyle başlayayım.
‘Aslında hepimiz, farklı boyutlarda masonca yaşıyoruz.’
Şimdi gelelim, ‘Da Vinci Şifresi’ meraklılarının ilgisini çekecek
bölüme.
Dan Brown’ın kitabını okuyanlar bilir.
Masonluğun, Ortaçağ’da kurulan ‘Tapınak Şövalyeleri’ ile ilişkisi
vardır.
Yani o örgütün devamı olarak kabul edilir.
Önümdeki broşür bu konuda tam bir ‘redd-i miras’ yapıyor.
Aynen aktarıyorum.
‘Her yıl Tapınak Şövalyeleri, ezoterik örgütler, Ortaçağ
söylenceleri, simya mucizeleri ya da dinlerin gizli yan kolları
gibi konularda pek çok kitap çıkar ve bir şekilde masonlukla
bağlantıları kurulmaya çalışılır.
Masonluk eski kurum ve arayışların mirasçısı değildir.’
Buyrun size hem Dan Brown’a bir cevap, hem de okkalı bir redd-i
miras...
DEV-GENÇ GİBİ
Broşürün şu cümleleri ise bana gençliğimin Dev-Genç bildirilerini
hatırlatıyor:
‘Çıkar ilişkilerinde kim acımasız? Başkasına kendisine verdiği
değeri vermeyen; onu ezmek, sindirmek, elinden lokmasını almak, onu
yok ederek üstün olmak isteyen... Paylaşmayı değil, sömürmeyi
isteyen...’
Tam bağımsızlık bildirisi olarak niteleyebileceğimiz bölüm
ilginç.
Broşürden öğrendiğimize göre, Türk masonları 1968’de bir bölünmeye
uğramış.
Bunun sonunda, masonluğun 1700’lerdeki kuruluş ilkelerinin
değişmezliğini savunan ‘muhafazakár’ kanadın karşısına, değişime
açık olan, benim anlayabildiğim kadarıyla ‘ulusalcı’ çizgiyi
savunan ‘Özgür Masonluk’ diye bir grup çıkmış.
Yine broşürden okuduğuma göre bu fraksiyonun sloganı, Atatürk’ün şu
sözleri olmuş:
‘Bağımsızlık bizim karakterimizdir.’
Broşürde bu bölüm çok keskin ifadelerle dile getirilmiş:
MASON ÜLKÜCÜLÜK
‘Biz özgür Türk masonluğunun temsilcisi olan Büyük Mason Mahfili
Derneği; Türkiye dışında hiçbir ülkeye, hiçbir yerli ya da yabancı
mason kuruluşuna, niteliği ne olursa olsun hiçbir açık ya da gizli
örgüte hesap vermeyen, uzantısı olmayan, güdümüne girmeyen özgün
kimliğimizle tam olarak ulusal, bağımsız, liberal ve özgürüz.’
Broşürün tam bu bölümüne çok ilginç iki kavram daha sokulmuş:
‘Masonca ülkü’ ve ‘masonca düzen’.
Anlayacağınız, gençlik yıllarımızın bütün kavramları resmi geçit
yapıyor:
‘Tam bağımsızlık’, ‘sömürü’, ‘ulusalcılık’.
Ve hatta ‘ülkücülük’...
Önemli bir ayrıntıyı vermeden geçmeyeyim.
‘Dışa bağımlı’ grup ile ‘ulusalcı’ grup arasındaki en önemli
farklardan biri de, yeni fraksiyonda ‘hanımlara özgü kurumsal
yapılanmanın da bulunması’.
DEVAMI YARIN
Hemen şunu belirteyim. Buradaki ‘hanım’ sözcüğünu kullanan ben
değilim. Broşürde öyle deniliyor.
Kadın yazarlarımız hanım sözcüğünü sevmedikleri için bunu kayda
geçirmek zorundayım.
Yarın başka önemli bir olay olmazsa bu ilginç konuya devam
edeceğim.
Mesela, masonların kimliklerini açıklamaları yasak mı? Türk
masonları, siyonizmle ilgili ne düşünüyor? Ünlü bir paşanın
sancağındaki altı köşeli yıldızın anlamı neydi?
YAZI:Ertuğrul ÖZKÖK
HÜRRİYET