Özkök'ten kayıp penisli Mısır yazısı
Abone olErtuğrul Özkök bugünkü yazısında penis mitolojisinden girdi Mısır politikasından çıktı.
İNTERNET HABER - Mısır'daki darbe ve katliama Türkiye'de
ayaklandı. En çok tepki gösterenlerin başını da AK Parti hükümeti
çekti. Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök "Kayıp penis" başlıklı
yazısında bir mitolojiyi ele aldı ve yazısını "Mısır'ı rahat
bırakın" sözleriyle bitirdi.
İşte Özkök'ün
OSİRİS, Olimpos Dağı’nın Dionysos’u ile birlikte, yeryüzünde hüküm
süren son “tanrı kral”dı.
Büyük savaşçılar, büyük savaşları kazanır, büyük yenilgileri ise
savaş meydanlarında değil, kendi içlerindeki savaşlarda
kaybeder...
Bu biraz da onun hikâyesidir.
Büyük bir zaferden döndükten sonra, kayınbiraderi Seth’in zaferi
kutlamak bahanesiyle düzenlediği yemek davetini kabul eder.
SETH'İN İNTİKAMI
Seth, aynı zamanda Osiris’in karısı İsis’in kız kardeşi Neftis’le
evlidir.
Osiris, tanrılığın bütün büyük özelliklerine sahipti.
Tabii ki, insanlığın bütün zaaflarına da...
Bir dedikoduya göre, karısının kız kardeşi ile de yatmaktadır.
Bunu kayınbiraderi Seth de duymuştur ve intikam almak
istemektedir.
Tabii intikamı için tek neden, karısı ile yatması değildir. Onun
kahramanlıklarını, halk tarafından sevilmesini de
kıskanmaktadır.
Zaten adı bile, nasıl bir insan olduğunu anlatmaktadır.
Seth, Satan’ın yani şeytanın elçisidir.
Bu yüzden Osiris’ten intikam almak için bir komplo düzenler.
Yemekten sonra misafirlerine “Şimdi bir oyun
oynayacağız” der.
Tabuta benzeyen çok güzel bir sandık yaptırmıştır. Her tarafı
altın, gümüş ve fildişi ile kaplıdır.
“Hepimiz bu sandığın içine gireceğiz. En çok kimin bedenine
uyarsa, sandık onun olacak” der.
Misafirler tek tek sandığın içine yatarlar. Kimi kısa kalır, kimi
uzun. Kimi çok şişmandır giremez, kimi çok zayıftır, her tarafı
bomboş kalır.
Sonunda Osiris sandığa girer... Sandık sanki onun için
yapılmıştır.
Sevinçle, “İçinde doğmuşum gibi uydu bana”
der.
Seth aniden sandığın kapağını kapatır. Her tarafını çiviler ve
bütün boşlukları Satan’ın sıvılaşmış metali ile doldurur.
Yandaşları ile birlikte sandığı götürüp Nil Nehri’ne atarlar.
Osiris ölümsüzdür. Seth onu asla öldüremeyeceğini bildiği için,
sonsuza kadar sandığın içinde saklı tutmak istemiştir.
Nil’in suları onu denize döker. Günler ve gecelerden sonra sandık
bir sahile ulaşır.
Kıyıya vurduğu yer, bugün Suriye diye bilinen topraklardır.
Kıyıdaki genç bir ağaç, onu sevgi ve aşkla dallarının arasına
alır...
Ağaç o kadar meşhur olur ki, Suriye Kralı onu kesip sarayını
taşıyan sütunlardan biri haline getirir.
Bütün bunlar olurken, karısı İsis, eşini aramak için yollara
düşmüştür.
Saçlarını kesmiştir. Yüzünü isle siyahlatmıştır. Kocasını bulmak
için saraylarda hizmetçilik yapmaya başlamıştır.
Sonunda alın yazısı onu, Suriye Kralı’nın sarayına
götürür. Yani kocasının içinde yattığı sandığın bulunduğu yere.
Orada Suriye Kralı’na gerçek kimliğini açıklar ve sarayın sütununun
kırılarak içindeki sandığın kendisine verilmesini ister. Kral
sandığı verir ve İsis, kocasını tekrar Mısır’a götürür.
Tacını kaybetmiş kraliçe, delice sevdiği kocasını tekrar hayata
döndürmek için bildiği bütün büyüleri yapar.
Ama Satan’ın elçisi Seth’in de
büyüleri vardır.
Bir dolunay gecesi, adamlarıyla ava gittiğinde İsis’in kocasını
tekrar hayata döndürmeye çalıştığını görür.
Tekrar Osiris’e saldırır. Bedenini 14 ayrı parçaya ayırır ve her
birini Mısır’ın, kimsenin bulamayacağı bir başka yerine götürüp
gizler.
Böylece talihsiz âşık Isis, tekrar yollara düşer.
Seth’in adamlarına görünmemek için üzerine 7 kat tül örtünür.
Bu defa yanında kız kardeşi Neftis de vardır. O da
Osiris’e âşıktır ve cesedinin parçalarını
bulabilmek için bir köpeğe dönüşmüştür. Böylece koku alabilmekte ve
toprağı kazmaktadır.
Sonunda, Osiris’in bedeninin parçalarını bulurlar. Birleştirirler,
ama bir parça eksiktir...
Penisi...
Birlikte Mısır’ın güneyindeki Abidos Adası’na
gelirler ve Osiris’in parçalarını birleştirip beyaz bir bezin içine
sararlar.
Bu, Mısır’ın ilk mumyasıdır...
İsis, altından bir penis yaptırır ve bunu
kocasının bedenine yapıştırır.
Kocasını tamamen hayata getiremese de, bütün gece altın penisi
okşayarak canlandırır.
Ve bir kuş gibi öttüğünde, onunla kendini döller...
Kainatın yeni efendisi Horus işte böyle ana rahmine düşer...
Horus büyür, amcasını öldürür...
Babası ise “Ölümün efendisi” olarak sonsuza kadar
yeraltında hüküm sürer.
PENİSTEN YEPYENİ BİR ULUS
DOĞAR
Mısır işte böyle büyük bir ihanet, meşakkat, aşk ve özveriden
doğmuş bir medeniyet üzerinde yaşar...
O ülkeyi rahat bırakın...
Kendi tabutundan çıkmayı, kendi küllerinden doğmayı bilen bir
halktır o...
Bir zamanların Suriye kralı kadar anlayışlı olursanız, kollarınızı
Akdeniz kıyısındaki o ağaç kadar şefkat ve sevgiyle açarsanız, o
kayıp penisten yepyeni bir ulus doğar...
Siz ise, buradan kayıp penis hikâyesini asla anlayamazsınız...