Özkök'ten Erdoğan'a tepki
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın, "Gazete köşe yazarları da niye mal varlıklarını açıklamıyorlar" şeklindeki sorusuna ilk tepki Hürriyet'in tepe ismi Ertuğrul Özkök'ten geldi!
Özkök "Köşe yazarlarının mal varlığı" başlıklı yazısında
Refahyol Hükümeti döneminde başından geçen bir olayı anlattı..
Yazı : Ertuğrul ÖZKÖK
www.hurriyet.com.tr
1990’lı yılların ortasında bir ev almaya karar verdim. İşlemleri
başlattım.
O günlerde Refahyol hükümeti iktidardaydı ve bizimle arası pek iyi
değildi.
Daha henüz evin tapusunu almadan Çiller’in kurduğu televizyonda alt
yazısı geçmeye başladı:
"Ertuğrul Özkök lüks villasının mal beyanını yapmadı."
* * *
Böyle şeylerden çok korkarım.
Panik halinde hukuk büromuzu aradım.
"Tapuyu almadan mal bildirimine eklemeniz gerekmiyor" dediler.
Ayrıca mal bildirimi her 5 yılda bir yapılıyormuş.
Mal varlığınızda önemli bir değişiklik olduğu takdirde de en geç 1
ay içinde bunu bildirmeniz gerekiyormuş.
Bunu niçin yazıyorum.
Dün Başbakan, "Gazete köşe yazarları da niye mal varlıklarını
açıklamıyorlar" diye sordu.
Dün tekrar hukuk büromuzu aradım.
"Mal bildirimimizi nasıl yapıyorsunuz? Açık biçimde mi
veriyorsunuz, yoksa ağzı kapalı bir zarfla mı?"
Ağzı kapalı bir zarfla imza karşılığı valiliklere veriliyormuş.
Ağzı açık verilmediğine göre merak ettim.
Acaba Çiller, herhangi bir savcılık kararı olmaksızın benim mal
varlığımı nasıl öğrenmişti?
Bunun çok saf bir soru olduğunu biliyorum.
Onun için de bütün saflığı ile soruyorum ki, Başbakan’a yanıt
verebileyim.
* * *
Siyasi iktidarların elinde büyük bir güç var.
İstedikleri an bizim mal varlıklarımızla ilgili her türlü
incelemeyi yaptırabilirler.
Ayrıca mal varlığımızda kanunsuz bir durum, haksız elde edilmiş bir
artış varsa, kanunen bunu ortaya çıkarma görevleri de var.
Vergisi ödenmemiş varlığımız varsa, onun da bedelini ödetme görev
ve yetkisine sahipler.
Biz Refahyol hükümeti döneminde üç ayrı devlet kuruluşunun
teftişinden geçtik.
Hiçbir şey bulamadılar.
Oysa bizim elimizde böyle bir imkán ve yetki yok.
Kanun, siyasilerin mal varlığı ile ilgili bilgileri kesin zırh
altında tutuyor.
Ayrıca dokunulmazlıkları var.
Bir siyasi, bir hükümet yetkilisi, o zırhı kendi arzusu ile
kaldırıp kapılarını açmadıkça ona ulaşma imkánımız yok.
İşte o nedenle Başbakan’ın dün yaptığı öfkeli konuşmaya itirazım
var.
* * *
İsterseniz bu tartışmanın küçük bir kronolojisini çıkaralım.
Başbakan bu polemiği bizim açtığımızı söylüyor.
Buyurun gazeteler ortada.
Polemiği başlatan Hürriyet değil, kendisine çok yakın bir yayın
kuruluşu olan Yeni Şafak Gazetesi.
Aslında gazete de değil, bu konularda kanunen ve ahlaken en ketum
davranması gereken kişi, yani Maliye Bakanı Kemal Unakıtan.
Bakan ana muhalefet partisi genel başkanının açık adresini vererek,
onun bankadaki hesabı ile ilgili iddiaları ortaya atarsa, onun da
meşru müdafaa hakkı doğmaz mı?
Bu konuda muhalefetin ve medyanın yaptığı, Unakıtan’ın sözlerinin
tetiklediği tartışmayı yansıtmaktan ibaret.
* * *
İş bu noktaya gelmişse Başbakan ne yapmalıydı?
Bunu demagojik bir öfkeye dönüştürmek yerine, en azından öteki
ülkelerin siyasi sistemlerinde neler yapılıyor ona bakabilirdi.
Dün TBMM Başkanı Bülent Arınç’ı arayıp, ellerinde öteki ülkelerin
parlamentolarında ne gibi uygulama yapıldığı konusunda
karşılaştırmalı bir araştırmanın bulunup bulunmadığını sordum.
Arınç, "Yok ama bir araştırtayım" dedi.
Bence bunun en iyi yolu bu araştırmayı yapıp, demokratik ülkelerin
teamüllerine uygun bir yola girmektir.
Yoksa bu öfke sadece Başbakan’a değil, ülkeye de zarar verir.