Özkök Sabetaycıları açıkladı
Abone olYalçın Küçük'ün medyadaki Sabetaycılarla ilgili iddiaları kafaları karıştırmıştı. Ertugrul Özkök mezara kadar saklamayı düşündüğü sırlarını açıkladı. Özkök herşeyi anlattı.
Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuşan Yalçın Küçük medyada
aralarında Sedat Ergin'in de bulunduğu önemli isimlerin Sabetaycı
olduğunu iddası gündeme bomba gibi düşmüştü.
Medya kulisleri bu olayı tartışıyordu. Sonunda Hürriyet Genel Yayın
Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Medyadaki gizli örgüt'ü
açıkladı. Mezara kadar saklamayı düşündüğü sırlarını açıklamak
zorunda kaldı. İşte o esrarengiz örgüt.
ASLINDA bütün bu sırları hayatımın sonuna kadar saklamalıydım. Bu
karanlık ve meşum bilgiler benimle birlikte mezara kadar
gitmeliydi.
Ama görüyorsunuz, yine kendimi tutamadım.
Her şeyi anlatıyorum.
İşte size ‘Hürriyet’in iliklerine kadar sızmış, meşum bir gizli
teşkilatın hikáyesi.
Her şey geçen hafta Ayşe Arman’ın Hürriyet’te Yalçın Küçük’le
yaptığı mülakatta okuduğum o cümle ile başladı.
* * *
Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Sedat Ergin, aslında İbrani
asıllıymış.
Yani gizli bir Sabetaycı...
Hemen Sedat Ergin’i arayıp, ‘Bunu niye saklıyorsun?’ diye
sordum.
Bana hiç beklemediğim bir cevap verdi:
‘Peki sen niye bugüne kadar sakladın?’
Şaşırdım.
‘Neyi sakladım?’ dedim.
‘Tansu’nun gizli bir Sabetaycı olduğunu.’
‘Nasıl yani?’ dedim.
‘Yalçın Küçük’ün kitabını okumadın mı?’ dedi.
Meğer Yalçın Küçük bir kitabında, eşim Tansu’nun ailesinin aslında
dönme olduğunu yazmış.
Delilleri de sağlammış.
Kayınpederimin adı Hüdai’dir.
Meğer Hüdai adı Yahudilerin en sevdiği isimlerden biriymiş.
Ayrıca Tansu’nun yeğeninin adı olan Elif, dışarıda yaşayan
Yahudilerin en sevdiği Türk ismiymiş.
Görüyor musunuz, delilleri taş gibi sağlam.
Zaten Makedonya göçmeni sandığım Sedat’ın Sabetaycılığı da,
Yahudilerin Ergin soyadını çok sevmelerinden anlaşılıyormuş.
Böylece Yalçın Küçük, Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni ile Ankara
Temsilcisi’ni birbirine bağlayan esrarengiz ilişkinin ilk
ipuçlarını, ‘sağlam delilleri’ ile ortaya koymuş oldu.
Ama bu esrarengiz ilişki burada noktalanmıyor.
Sıkı durun, şimdi asıl gizli ilişkiyi açıklıyorum.
* * *
Sedat Ergin bundan 2-3 yıl önce Bilderberg toplantısına davet
edildi.
O günlerde bu davet bazı dikkatli gözlerden kaçmadı.
Komplo teorilerinin büyük ustaları bu davet üzerine çeşitli
yorumlar yaptılar.
Ama aradan geçen 3 yıl içinde bu sürpriz davet unutuldu.
Ta ki o müthiş kitap yayınlanıncaya kadar.
Dan Brown’un olay yaratan ikinci kitabı ‘Melekler ve Şeytanlar’dan
söz ediyorum.
Bu kitapta yer alan iki küçük ayrıntı, sıradan bir okurun gözünden
kaçabilirdi.
Ama komplo teorilerinin üstadları bugüne kadar bunu nasıl
atlamışlardı?
Kitaptaki bu çok önemli iki gizli şifreyi hiç ummadığım bir dostum
fark etti ve bana iletti.
Onun adını açıklamayacağım.
Çünkü açıkladığım takdirde gereksiz spekülasyonlara yol
açabilir.
* * *
Dan Brown, ‘Melekler ve Şeytanlar’ adlı kitabında, Vatikan ve
kiliseye savaş açan ‘Illumunati’ adlı bir gizli örgütü
anlatıyor.
Kiliseye karşı savaşan bu örgütün servetinin kaynağında iki aile
var.
Bilderberg ve Rotschild.
Yani Sedat Ergin’i o ‘meşum toplantıya’ davet eden aile.
Böylece Sedat Ergin’in İbrani kökenleri, Illumunati adlı gizli
örgüte bağlanıyor.
Ama bekleyen asıl müthiş bağlantı bundan sonra geliyor.
* * *
Kitabın 210’uncu sayfasında sayısal bir şifre veriliyor.
503...
Bu rakam gizli Illumunati örgütünün kutsal sayısı.
Peki bu rakamın yazının başından beri anlattığım bu karanlık
ilişkiler yumağındaki yeri ne?
Sıkı durun, asıl bomba şimdi patlıyor:
‘503’ rakamı, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul
Özkök’ün İzmir Namık Kemal Lisesi’ndeki okul numarası.
Söyleyin bu bir tesadüf olabilir mi?
Böylece bu gizli ilişkiler ağı bütün açıklığıyla gözler önüne
seriliyor.
Tabii, bu ilişkilerin bir ucu da geçen hafta Bilderberg
toplantısına davet edilen Hasan Cemal’e uzanıyor.
Yani Cemal Paşa’nın torununa.
* * *
Bu yazıyı neden yazdığımı sorarsanız cevabım şu:
Komplo zırvalıklarına mütevazı bir katkıda bulunmak için.
Siz de biliyorsunuz ki zırvanın sınırı yok. Ayrıca başkaları
zırvalıyorsa bizim de zırvalama hakkımız yok mu?
Yazı: Ertuğrul Özkök
www.hurriyetim.com.tr