Özkök Paşa'dan çarpıcı açıklamalar
Abone olGenelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ilericilik, milliyetçilik ve dini inançların kimsenin tekelinde olmadığını belirtti, bu düşüncede olanlara sert mesajlar yolladı..
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ilericilik,
milliyetçilik ve dini inançların kimsenin tekelinde olmadığını
belirterek bunları belli kişilere maletmeye çalışanları bölücülere
yardım etmekle suçladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök,
değişimle, teknolojik gelişmenin ve tehdit ortamındaki
farklılaşmanın askeri düşünce sistemi, harp, silah ve araçları
üzerindeki etkisini sorguladıklarını belirterek, ''Yoksa bu
değişim; TSK'nın sahip olduğu değerlerden, onun tarihsel
duruşundan, yüzyıllardır biçimlediği geleneklerinden,
düşüncelerimize yön veren Atatürk ilke ve devrimlerinden ve Anayasa
ile güvence altına alınmış Cumhuriyet'in temel değerlerinden
herhangi bir sapmayı ifade etmemektedir'' dedi. Orgeneral Hilmi
Özkök, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlenen törenle, Deniz
Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek ile Hava Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına'ya üstün hizmetleri ve
yürüttükleri kuvvet komutanlığı görevindeki başarıları dolayısıyla
TSK Şeref Madalyası tevcih etti. Orgeneral Özkök ayrıca, 30 Ağustos
itibariyle Orgeneral rütbesiyle Ege Ordu Komutanlığı'na atanan
Korgeneral Işık Koşaner ile Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin
Komutanlığı görevine getirilen İsmail Koçman'a da TSK Üstün Hizmet
Madalyası verdi. Törende, Şeref ve Üstün Hizmet Madalyası alan
komutanların özgeçmişleri ile madalya beratları okundu. Daha sonra
madalyalar Orgeneral Özkök tarafından komutanlara tevcih edildi. EN
MÜSTESNA YER Orgeneral Özkök, törende yaptığı konuşmada, tarih
boyunca yaşanan toplumsal gelişim ve değişimde TSK'nın çok özel bir
yeri olduğunu belirterek, bu sebeple TSK'nın Türk toplumunun
gönlünde her zaman en müstesna yeri işgal ettiğini ve yıllardır en
güvenilir kurumlar arasında ilk sırayı aldığını ifade etti. TSK'nın
bu başarısının altında yatan iki önemli neden olduğunu ifade eden
Orgeneral Özkök, bunlardan birincisinin TSK'nın gücünü ve desteğini
Türk ulusunun tamamından alması olduğunu, ikincisininse TSK'nın
tarih boyunca vazgeçilmez değerleri olan dürüst, pragmatik, çağdaş
ve tutarlı çizgisini sürekli olarak muhafaza ederken, değişiklik ve
yeniliklerin talep ettiği reformları atılgan bir şekilde kendi
içinde yapagelmesi olduğunu kaydetti. TSK'nın bugün de güçlü bir
devinimle geleceğe doğru emin adımlarla ilerlediğini belirten
Orgeneral Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Özellikle 1952 yılında
NATO üyeliği ile başlayan süreçte personelimiz batıyla tanışmış ve
Batılı değerlerin daha o günlerden itibaren Türk ulusunun
beklentisi ve hakkı olduğunu tespit etmiştir. Bu sürecin sağladığı
birikim sayesinde TSK çeşitli uluslararası harekatlarda etkin bir
şekilde başarıyla görev yapmış ve yeteneklerini önemli ölçüde
geliştirmiştir. Bunun bir sonucu olarak TSK; tarihinde ilk kez,
1974'te denizaşırı bir harekatla şanlı Kıbrıs Barış Harekatını
gerçekleştirmiş, daha sonra yaklaşık 1400 kişilik bir birliği
Afganistan gibi uzak bir ülkeye intikal ettirerek, kendi olanak ve
yetenekleriyle gerekli komuta-kontrol ve lojistik destek
tesislerini kurmuş ve Afganistan Uluslararası Güvenlik Yardım
Kuvveti'nin liderliği görevini başarıyla yerine getirmiştir.
Günümüzde, küreselleşmenin bir sonucu olarak ülkeler arasındaki
karşılıklı etkileşim ve iş birliğinin çok yüksek seviyelere çıktığı
bir ortamda, 42 ülkeyle Askeri Eğitim ve İşbirliği anlaşması
imzalamış olarak kaliteli askeri eğitim ihraç etmek suretiyle
profesyonelliğini dünyaya kanıtlamaktadır. Bu kapsamda, bugüne
kadar yaklaşık 16 bin yabancı ülke personeline çeşitli konularda
askeri eğitim vermiş bulunmaktayız.'' DEĞİŞİM Orgeneral Özkök, şu
anda TSK'nın, dünya sathına yayılmış 13 general-amiral, 578 subay,
253 astsubay, 22 sivil memur-işçi, 62 uzman erbaş ve 674 erbaş-er
ile Türkiye'ye yurtdışında saygın bir imaj kazandırdığını ifade
ederek, şunları kaydetti: ''Ancak bu noktada, sürekli olarak
tekrarladığımız 'değişim' sözcüğüyle neyi kastettiğimizi de bir kez
daha ifade etmek istiyorum. Biz bu değişimle; teknolojik gelişmenin
ve tehdit ortamındaki farklılaşmanın askeri düşünce sistemi ve harp
silah ve araçları üzerindeki etkisini sorguluyoruz. Bu bağlamda,
bilgi üstünlüğünü nasıl sağlayacağımızı, silahlı kuvvetlerimizin
harekat yeteneğini en ekonomik tarzda nasıl artırabileceğimizi,
müştereklik kültürümüzü nasıl geliştirebileceğimizi ve günümüz
koşullarında 'karar verme döngüsü'nün hızını daha nasıl
artırabileceğimizi araştırıyoruz.'' Orgeneral Özkök, ayrıca, soğuk
savaş sonrası yeni risk ve tehditlerin oluşturduğu çok bilinmeyenli
ve karmaşık güvenlik ortamında beka yeteneğini nasıl
geliştirebileceklerinin felsefi altyapısını oluşturmaya
çalıştıklarını belirterek, yüzlerce personeli yurtiçi ve
yurtdışında üniversitelerde okuttuklarını ifade etti. Orgeneral
Özkök, şöyle devam etti: ''Yoksa bu değişim; TSK'nin sahip olduğu
değerlerden, onun tarihsel duruşundan, yüzyılların biçimlediği
geleneklerinden, düşüncelerimize yön veren Atatürk ilke ve
devrimlerinden ve Anayasa ile güvence altına alınmış Cumhuriyetin
temel değerlerinden herhangi bir sapmayı ifade etmemektedir.
Bilakis bu değerleri, daha akılcı yaklaşımlarla daha çağdaş
yetişmekte olan gençlerimizin rahatlıkla özümseyebileceği bir şekle
kavuşturmaya çalışıyoruz. Bu değişimle TSK; özünü değiştirmeden
ancak kendisini sürekli yenileyen bir yaklaşımla, daha dinamik ve
daha katılımcı bir yapıya kavuşmaktadır.'' TÜRKİYE'NİN ETRAFINDAKİ
ATEŞ ÇEMBERİ Türkiye'nin gerçekten elde bulundurulması zor bir
coğrafya üzerinde yer aldığını, bu kıymetli coğrafyanın kendileri
açısından iki önemli zorluk taşıdığını anlatan Orgeneral Özkök,
''Birincisi, fiziksel açıdan böyle bir coğrafyayı pozitif kontrolde
tutmak ve ona sahip olmak kolay değildir. Öte yandan, ülkemizin
etrafındaki ateş çemberi, bizlerin her yönüyle daha uyanık ve daha
güçlü olmasını gerektirmektedir. Bu sebeple, böylesine geniş bir
coğrafyada görev yapmak TSK personeli için; aileden ve sosyal
çevreden uzakta, görev odaklı, ağır stres altında ve yoğun bir
konsantrasyonla tempolu çalışmayı ifade etmektedir'' dedi.
Orgeneral Özkök, Temmuz ayı içerisinde 2. Ordu bölgesindeki
incelemeleri sırasında Güneydoğu Anadolu'nun sert ancak bir o kadar
da etkileyici manzarasına bakarken şunları düşündüğünü dile
getirdi: ''TSK; vatanın her yerinde, en ırak köşelerinde, doğanın
insanın yaşama yeteneğini çok sınırladığı ve hatta dayanma azmini
zorladığı noktalarda bile dimdik ve 24 saat görevinin başında.
Yaşamla ölümün böylesi ince çizgiyle ayrıldığı bir coğrafyada büyük
bir özveri ile ulusa hizmet görevini yapan personelimin
gözlerindeki parıltılı inanç ifadesi, duygularındaki gönüllülük
heyecanı ve sonuç almadaki kararlılıkları, TSK'nın Komutanı olarak
bana büyük bir güven veriyor.'' ''TSK'NIN ÖNGÖRÜLÜ VE DİRAYETLİ
ÇABALARI'' Türkiye'nin sahip olduğu coğrafyanın jeopolitik
değerinin yüksekliğinin de dünyanın gözünün sürekli olarak bu
coğrafya üzerinde olmasına neden olduğunu söyleyen Orgeneral Özkök,
''Anadolu'nun tarihsel zenginliğinin ve bu jeopolitik kalitesinin
getireceği kazanımlara dolaylı olarak sahip olmak için yüzyıllardır
verilen sayısız güç uyarlamaları bunun en açık göstergesidir. Ancak
bu toprakların tarih boyu hırsına ve ihtirasına gem vuramayan kişi
ve ulusların yenilgilerine ev sahipliği yaptığı da
unutulmamalıdır'' diye konuştu. ''Bu tarihi süreçte, ulusal
bütünlüğe yönelik bu saldırıların sonuçsuz bırakılmasında ve
yaşadığımız kırılma noktalarının olumlu yönde aşılmasında, TSK'nın
öngörülü ve dirayetli çabalarının payı büyüktür'' diyen Orgeneral
Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu bağlamda sizlere, yıllar önce
genç Harbiyelilerin teğmenliğe nasıpları vesilesiyle ifade etmiş
olduğum ancak bugün bile anlamından hiçbir şey kaybetmediğine
inandığım şu hususları tekrar ifade etmek istiyorum; TSK mensubu
olarak, düşünce ve felsefi inançlarınız bakımından şu hususu asla
aklınızdan çıkarmayınız. Askerler, üniformaları gibi felsefi
görüşleri bakımından da tek tip olmak zorundadırlar. Bu aklın,
tarihi olgunun ve ulusun onayladığı Atatürk Milliyetçiliği yoludur.
Bu yol Türküm demekle övünen, Türk Vatanını, Türk ulusunu
sevenlerin, canını onlara seve seve feda etmeye hazır olanların
yoludur. Hiçbir TSK mensubu için bunun ne sağında, ne solunda, ne
üstünde veya altında hiçbir felsefi görüş düşünülemez. Ne
ilericilik, ne milliyetçilik ve ne de dini inançlar belli kişilerin
tekelinde değildir. Bunları belli kişilerin, belli felsefi
görüşlerin tekelinde gösterme çabaları, bu güzel vatanı ve bu asil
ulusu bölme amacında olanlara hizmet etmekten başka bir şey
değildir. Hepimiz Atatürkçü birer TSK mensubu olarak milliyetçi,
ilerici ve manevi değerlere sahip kişileriz.'' Törene, Genelkurmay
İkinci Başkanı İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
Aytaç Yalman, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur,
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile çok sayıda yüksek rütbeli
subay katıldı.