Özkök: İktidar yalakası değiliz!
Abone olHürriyet'in "İktidar yanlısı politika izlediğini" savunanlara Ertuğrul Özkök, yanıt verdi. Özkök, Mesut Yılmaz'ın davasını örnek göstererek "Biz yalaka değiliz" mesajın
Ertuğrul Özkök, Yüce Divan'daki Mesut Yılmaz davasına
değindi. Çünkü bu davada tanıklık yapan gazeteciler Doğan Grubu'na
hizmet ediyorlar. Ve bir dönemin iktidarının aleyhine şahitlik
yaptılar. Özkök, bunu bir fırsat olarak gördü ve Hürriyet'in
iktidar yanlısı olmadığını "Fotoğraftaki dört gazeteci"den yola
çıkarak anlattı.
Yazı : Ertuğrul Özkök
Kaynak : www.hurriyetim.com.tr
GEÇEN gün ünlü şarkıcı Michael Jackson’ın davasıyla ilgili fotoğraflara bakıyordum.
ABD’de duruşmalarda fotoğraf çekmek yasak olduğu için, gazeteler ancak elle çizilmiş resimleri kullanabiliyor.
Yeni Ceza Kanunu yürürlüğe girdikten sonra Hürriyet de aynı uygulamayı başlattı.
* * *
Türkiye’de normal mahkemelerde fotoğraf çekmek yasak.
Anayasa Mahkemesi ise duruşma başlamadan önce sanıkların salonda fotoğraflarının çekilmesine izin veriyor.
Dünkü fotoğrafta eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın yargılandığı salonda tanık olarak davet edilen dört gazeteci görülüyordu.
Bunlar Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Arena programının yapımcısı Uğur Dündar ve Tuncay Özkan.
Sedat Ergin o dönemde Hürriyet’in Ankara temsilcisiydi.
Türkbank ihalesi konusunda tanıklığa çağrılan bu dört gazetecinin ortak bir özelliği var.
Hepsi de Doğan Grubu’nun yayın organlarında çalışıyorlar.
Daha doğrusu bugün üçü hálá bu grupta.
Şimdi kendi kurduğu bir televizyon kanalında çalışan Tuncay Özkan ise Türkbank ihalesinin yapıldığı, dolayısıyla söz konusu haberlerin çıktığı günlerde Kanal D haber bölümünde çalışıyordu.
* * *
Bu fotoğrafa bakarken biraz gerilere döndüm.
Mesut Yılmaz’ın başbakanlık yaptığı günleri, sonrasını hatırladım.
O dönemde bizlere açıkça düşmanlık yapan birçok çevre, Doğan Grubu’nun yayın organlarını ‘hükümet destekçiliği’ ile suçluyordu.
Yani bugünün moda deyimiyle ‘yalakalık’ yaptığımızı iddia ediyorlardı.
Zaman zaman yazıyorum.
Zaman, en adil yargıçtır diye.
İşte size bir örnek daha.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir eski başbakanı ve bazı eski bakanları, Yüce Divan’da yargılanıyor.
Tanık olarak bazı gazeteciler çağrılıyor. Çünkü Yüce Divan’da yargılanma konusu olan olaylar, bu dört gazetecinin çalıştığı yayın organları tarafından toplumun gündemine getirilmiş.
Şimdi o günlerde bizlere saldıranlara sesleniyorum.
Hani biz yalakaydık?
Hani bu hükümetleri kayıtsız şartsız destekliyorduk?
Sizin yayın organlarından niye kimse tanık olarak davet edilmiyor?
Yoksa Türkbank vs. gibi konular onları ilgilendirmiyor mu?
Tıpkı Uzan olayının, banka hortumlamalarının ilgilendirmediği gibi.
* * *
Gazeteci arkadaşlarımız istemeselerdi gidip tanıklık da yapmayabilirlerdi.
Kanunen bu hakları da vardı.
Ama gidip tanıklık yaptılar.
Peki şimdi ne diyeceğiz?
Meğer Hürriyet, Yılmaz’a destek vermiyor muymuş?
İşte gelmek istediğim asıl nokta bu.
Bizim iktidarlarla ilişkilerimiz ‘destek’ veya ‘köstek’ değil, olaylar bazındadır.
İyi gördüklerimizi destekler, yanlış gördüklerimizi eleştiririz.
* * *
Ben şahsen Mesut Bey’in Türkbank olayında Yüce Divan’a gitmesini gerektirecek işler yaptığına inanmıyorum.
Ama arkadaşlarımızın bir kısmı, dört dörtlük gazetecilik yaparak o günlerin konuşulan olaylarını gündeme getirdiler.
Bugün de aynı şeyi yapıyoruz.
Ne var ki, aktörler değişse de, bize yapılan haksızlıklar aynen devam ediyor.
O günlerde Uzan olayına, Türkbank olayına, banka hortumlamalarına çıt çıkarmayan bazı çevreler, şimdi hükümetin olumlu işlerini desteklediğimiz zaman bize yine aynı yaftayı yapıştırıyorlar.
Oysa biz Kuran kursları, imam hatip okulları gibi birçok konuda hükümeti çok sert biçimde eleştiriyoruz.
Ama ne yapalım, onların adaletsizliklerini ortaya çıkarmayı da zamana bırakıyoruz.
Bir gün nasılsa çıkacak.... Çünkü zaman, onlardan daha adil bir yargıç..
Yazı : Ertuğrul Özkök
Kaynak : www.hurriyetim.com.tr
GEÇEN gün ünlü şarkıcı Michael Jackson’ın davasıyla ilgili fotoğraflara bakıyordum.
ABD’de duruşmalarda fotoğraf çekmek yasak olduğu için, gazeteler ancak elle çizilmiş resimleri kullanabiliyor.
Yeni Ceza Kanunu yürürlüğe girdikten sonra Hürriyet de aynı uygulamayı başlattı.
* * *
Türkiye’de normal mahkemelerde fotoğraf çekmek yasak.
Anayasa Mahkemesi ise duruşma başlamadan önce sanıkların salonda fotoğraflarının çekilmesine izin veriyor.
Dünkü fotoğrafta eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın yargılandığı salonda tanık olarak davet edilen dört gazeteci görülüyordu.
Bunlar Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Arena programının yapımcısı Uğur Dündar ve Tuncay Özkan.
Sedat Ergin o dönemde Hürriyet’in Ankara temsilcisiydi.
Türkbank ihalesi konusunda tanıklığa çağrılan bu dört gazetecinin ortak bir özelliği var.
Hepsi de Doğan Grubu’nun yayın organlarında çalışıyorlar.
Daha doğrusu bugün üçü hálá bu grupta.
Şimdi kendi kurduğu bir televizyon kanalında çalışan Tuncay Özkan ise Türkbank ihalesinin yapıldığı, dolayısıyla söz konusu haberlerin çıktığı günlerde Kanal D haber bölümünde çalışıyordu.
* * *
Bu fotoğrafa bakarken biraz gerilere döndüm.
Mesut Yılmaz’ın başbakanlık yaptığı günleri, sonrasını hatırladım.
O dönemde bizlere açıkça düşmanlık yapan birçok çevre, Doğan Grubu’nun yayın organlarını ‘hükümet destekçiliği’ ile suçluyordu.
Yani bugünün moda deyimiyle ‘yalakalık’ yaptığımızı iddia ediyorlardı.
Zaman zaman yazıyorum.
Zaman, en adil yargıçtır diye.
İşte size bir örnek daha.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir eski başbakanı ve bazı eski bakanları, Yüce Divan’da yargılanıyor.
Tanık olarak bazı gazeteciler çağrılıyor. Çünkü Yüce Divan’da yargılanma konusu olan olaylar, bu dört gazetecinin çalıştığı yayın organları tarafından toplumun gündemine getirilmiş.
Şimdi o günlerde bizlere saldıranlara sesleniyorum.
Hani biz yalakaydık?
Hani bu hükümetleri kayıtsız şartsız destekliyorduk?
Sizin yayın organlarından niye kimse tanık olarak davet edilmiyor?
Yoksa Türkbank vs. gibi konular onları ilgilendirmiyor mu?
Tıpkı Uzan olayının, banka hortumlamalarının ilgilendirmediği gibi.
* * *
Gazeteci arkadaşlarımız istemeselerdi gidip tanıklık da yapmayabilirlerdi.
Kanunen bu hakları da vardı.
Ama gidip tanıklık yaptılar.
Peki şimdi ne diyeceğiz?
Meğer Hürriyet, Yılmaz’a destek vermiyor muymuş?
İşte gelmek istediğim asıl nokta bu.
Bizim iktidarlarla ilişkilerimiz ‘destek’ veya ‘köstek’ değil, olaylar bazındadır.
İyi gördüklerimizi destekler, yanlış gördüklerimizi eleştiririz.
* * *
Ben şahsen Mesut Bey’in Türkbank olayında Yüce Divan’a gitmesini gerektirecek işler yaptığına inanmıyorum.
Ama arkadaşlarımızın bir kısmı, dört dörtlük gazetecilik yaparak o günlerin konuşulan olaylarını gündeme getirdiler.
Bugün de aynı şeyi yapıyoruz.
Ne var ki, aktörler değişse de, bize yapılan haksızlıklar aynen devam ediyor.
O günlerde Uzan olayına, Türkbank olayına, banka hortumlamalarına çıt çıkarmayan bazı çevreler, şimdi hükümetin olumlu işlerini desteklediğimiz zaman bize yine aynı yaftayı yapıştırıyorlar.
Oysa biz Kuran kursları, imam hatip okulları gibi birçok konuda hükümeti çok sert biçimde eleştiriyoruz.
Ama ne yapalım, onların adaletsizliklerini ortaya çıkarmayı da zamana bırakıyoruz.
Bir gün nasılsa çıkacak.... Çünkü zaman, onlardan daha adil bir yargıç..