Özkök bu fotoğraf için özür diledi!
Abone olHürriyet yazarı Özkök Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'dan özür diledi
İNTERNETHABER.COM- 5 yıl önce... Ankara Yenimahalle'de
bir evin kapısı... Kapının önünde dışarıda çıkarılmış çamurlu
ayakkabılar, kapıyı açan da başörtülü bir kadın...
Türkiye bu fotoğrafı unutmadı. Günlerce gazete sayfalarını
süsleyen bu fotoğraftaki ev Türkiye'nin kasası Merkez Bankası'nın
başına yeni atanan Durmuş Yılmaz'ın eviydi.
O fotoğraf ile yapılan atamanın "liyakat değil
itikat" olduğu anlatılmaya çalışıldı. Atanan Yılmaz hor
görüldü, küçümsendi.
Aradan tam 5 yıl geçti, Türkiye dış kaynakla iki finansal krizi
atlattı. Fırtınalı günlerde geminin dümeninde hep Yılmaz vardı.
Tekneyi sağ salim kıyıya yanaştıran da işte o küçümsenen, onuru
ayaklar altına alınan Yılmaz oldu. Köprünün altından çok sular
aktı, Özkök de gecikmeli olarak 'doğru yolu' buldu.
İşte o dönem Yılmaz'a karşı kampanya açan isimlerden biri olan Özkök, bugünkü köşesinde özür diledi, helallik istedi.
EĞER ZERRE KADAR VİCDANINIZ VARSA
Özkök, bugünkü köşesinde adeta günah çıkarttı, af diledi. Bir utanç yazısı kaleme alan Özkök, içinde bulunduğu ruh dünyasını "Önyargılara vardığınızı hatırlıyorsunuz. Tabii ki utanıyorsunuz. Hem kendinizden, hem de temsil ettiğinizi sandığınız o zihniyetten... Eğer zerre kadar vicdanız varsa, hâlâ kalmışsa" sözleriyle anlatıyor.
HAYAT BİLGİSİ DERSİ VERDİNİZ
Yılmaz karşısında sözleriyle eğilen Özkök, hem ondan hem de onun eşinden af dilediği yazısını şu sözlerle tamamladı:
"Başta size çok hoyratça davrandık. Siz, hiçbir zaman
mukabele-i bilmisil yapmadınız. Onu bırakın, mukabelede bile
bulunmadınız. Bir tek gün bize sitem dahi etmediniz. İlk günlerin
hoyratlığı için sizden özür diliyorum. Sizden önce eşiniz Duriye
Hanımefendi'den özür diliyorum.
SAPINA KADAR LİYAKATMIŞ
Bize unutamayacağımız bir "insanlık dersi", "hayat bilgisi dersi"
verdiniz. Bize, en iyi dersi işinizi çok iyi yaparak verdiniz.
Siyasi iktidar karşısında dik durdunuz, Türk ekonomisinin
başansında çok büyük rol oynadınız. O günlerde, eşinizin
başörtüsüne bakıp, "Liyakat değil itikat" diyorduk.
Yanılmışız, sapına kadar liyakatmış. "
11 NİSAN 2006 YILINDA NE YAZMIŞTI? SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
"ZAVALLI
HÜZÜNLÜ KADIN..."
"Başkan'ın evinin önündeki en tanıdık ama en çarpıcı unsurlar,
kapıdaki ayakkabılar. Üçü de erkeklere ait.
Üçü de çamurlu. Bir de, kadınının bu
zavallı ve hüzünlü görüntüsü beni düşündürüyor.
Rol modelleri bu kadınlar mı olacak? Acaba bu evin
kadınları hiç mi dışarı çıkmaz' diye sordurtan bir görüntü. Kadının
bakışlarında düşmanca veya fanatik bir ifade yok. Yani, 'namazında
niyazında bir Türk kadını' diyebilirsiniz. Dedim ya, bu fotoğrafa
bakınca, öyle aklınıza 'irtica hortluyor' gibi bir düşünce falan
gelmiyor.
Öyleyse nedir seni rahatsız
eden, daha doğrusu içine düşen o duygu? Ağır bir
hüzün... Bir de endişeler...
Acaba köylerden ve varoşlardan gelen bir 'garibanizm
ihtilali mi' yaşıyoruz. Acaba bu ihtilal 'Beyaz
Türklerin tasfiyesi sürecini mi başlattı?' Acaba 'Beyaz
Türkler' tasfiye edilince bu ülke daha mı güzel olacak?
"