Özkök, 'Aziz Yıldırım' dedi
Abone olErtuğrul Özkök, sıkı bir Fenerbahçeli. Şampiyonluk sonrası sevinç yaşayan Özkök, yeni dönemde takımda kalmasını istediklerini yazdı. Başta Aziz Yıldırım ve Daum geldi.
Fenerbahçe dün kazandığı şampiyonlukla tüm Fenerliler'e bayram yaşattı. Ertuğrul Özkök de bir Fenerli olarak sevindi. Özkök yeni dönemde takımda kalmasını istediklerini kaleme aldı. Özkök, "Oyum yine Aziz Yıldırım'a" diyerek şu gerçeği ortaya koydu.
Yazı : Ertuğrul Özkök
Kaynak : www.hurriyetim.com.tr
DEVLET Su İşleri Müdürlüğü’nün Gümüşhane Bölge Müdürlüğü misafirhanesinin yemek salonunda tek başıma Fenerbahçe’nin şampiyonluk kutlamalarını izliyorum.
O sırada Şükrü Saracoğlu’nda bulunan hamile kızımı arayıp kutlamak istiyorum.
Cep telefonum hep ‘şebeke meşgul’ sinyali veriyor.
Bu sinyal bana, Fenerbahçe’nin taraftarı hakkında da bir işaret gibi geliyor.
Yani cep telefonu şebekelerini bloke edecek kadar kalabalık bir taraftar kitlesi.
* * *
Bir Anadolu şehrinin misafirhanesinde tek başına böyle bir geceye katılmak, insana bambaşka şeyler düşündürüyor.
Belki size tuhaf gelecek; ama mesela Hagi’yi düşünüyorum.
Ben iyi bir Fenerbahçeliyim; ama nedense Türkiye’ye geldiği günden beri Hagi’yi büyük bir sevgiyle izliyorum.
Bana göre bu yıl Galatasaray için mucize işler yaptı.
Onu göndermenin çok yanlış olacağına inanıyorum.
Şuna inanıyorum:
Galatasaray’ın büyük hatası, Lucescu’yu gönderdiği gece başladı.
Takım şampiyon olmuştu.
Ama Galatasaray böyle bir gecede Lucescu’yu göndermişti.
O meşum günün akşamı, İstanbul’da Ulus 29 restoranındaydım.
Biraz sonra Lucescu geldi.
Yanında Faruk Süren vardı.
Bir ara dikkat ettim.
Lucescu ağlıyordu.
Haklıydı. Bu muameleyi hiç hak etmemişti.
Hagi’yi gönderdiği takdirde Galatasaray’ın ikinci büyük hatayı yapacağına inanıyorum.
Hagi bu yıl, morali yerle bir olmuş, yönetimde büyük sıkıntılar yaşamış ve transferi ıskalamış bir takımla mucize yarattı.
Fenerbahçe’yi zorladı.
* * *
Ben spor yazarı değilim.
Ama sezon başından beri, damadım Ercan Saatçi de dahil olmak üzere spor yazarlarının çoğuyla mutabık değilim.
Onlar Daum’u eleştirdikçe takım maç kazanıyordu.
Takım her maç kazandıkça da, aklıma Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel’in o sözü geliyordu
‘Hiçbir şey zaferin yerini tutamaz.’
Churchill’den aktarılan bu söz, pazar akşamı DSİ’nin yalnız salonunda bir kere daha beynime kazındı
Geldiği günden beri Daum’u, son yıllarda Fenerbahçe’nin yapısına ve psikolojisine en uygun teknik direktör olarak gördüm.
Galatasaray’ı bir Alman, Jupe Derwall yeniden yaratmıştı.
Kim ne derse desin, Daum da Fener’e bir rönesans yaşattı.
* * *
Ama o yalnız akşamda asıl hatırladığım şey, bundan iki yıl önce Aziz Yıldırım için yazdığım yazı oldu.
Şükrü Saracoğlu Stadı’nı ilk defa gördükten sonra ‘Oyum Aziz Yıldırım’a’ diye yazmıştım.
Birkaç gün sonra kongre vardı ve ben de kongre üyesiydim.
DSİ salonunda tek başıma otururken, o yazımı hatırladım.
O yazıyı yazmakta ne kadar haklı olduğumu hissettim.
Galatasaray maçı, benim o düşüncelerimin sağlamasını yapmıştı.
Şimdiden aynı şeyi tekrarlıyorum.
Bundan sonraki kongrede de oyum Aziz Yıldırım’a.
Çünkü Türk sporuna çağdaş anlamda ‘management’ ve ‘eğlence’ anlayışını getiren insan o.
Aziz Yıldırım, NBA’in efsanevi başkanı David Stern kadar bu işin bilincinde ve işi biliyor.
Öteki kulüplerin de bu anlayışa geleceğini umuyorum.
Aziz Yıldırım’ın ağzından, Daum’un kalacağını dinlerken de işte bu yüzden mutlu oldum.
Bir Fenerbahçeli olarak değil, sporun günümüz ekonomisindeki önemine inanan bir insan olarak şunu söylüyorum:
Önümüzdeki sezon Daum da kalmalı, Hagi de?
Galatasaray, ikinci bir Lucescu hatasına düşmemeli.
Bir Fenerbahçeli olarak, bu yıl ikinci devre büyük heyecanlar çektim.
Ama takımım bu yıl bana çok büyük bir keyif verdi.
Brezilyalıların hem performansından, hem de hepimize verdiği pozitif elektrikten çok memnunum.
Önceki akşam onları, Brezilya bayraklarının altında bizimle birlikte aynı heyecan ve keyfi yaşarken görmekten çok mutlu oldum.
Bu sahne bence sporda küresel bir zaferin fotoğrafıdır.
* * *
Alex’i çok sevdim.
Nobre’yi zaten çok seviyordum.
Aurelio müthişti.
Ama benim için pazar gecesinin en etkileyici görüntüsü o pankarttı.
‘Aziz Pierre, seni hiçbir zaman unutmayacağız.’
Bir kulüp, büyük bir sporcuyu bu kadar güzel uğurlayabilirdi.
Pierre Van Hooijdonk’u çok sevdik.
Kendini çok sevdirdi.
Bu sevgi çok sahiciydi.
Onu gerçekten unutmayacağız.
Kısaca, bir Fenerbahçeli olarak bu sezonu birçok bakımdan büyük bir mutlulukla kapattım.
Yazı : Ertuğrul Özkök
Kaynak : www.hurriyetim.com.tr
DEVLET Su İşleri Müdürlüğü’nün Gümüşhane Bölge Müdürlüğü misafirhanesinin yemek salonunda tek başıma Fenerbahçe’nin şampiyonluk kutlamalarını izliyorum.
O sırada Şükrü Saracoğlu’nda bulunan hamile kızımı arayıp kutlamak istiyorum.
Cep telefonum hep ‘şebeke meşgul’ sinyali veriyor.
Bu sinyal bana, Fenerbahçe’nin taraftarı hakkında da bir işaret gibi geliyor.
Yani cep telefonu şebekelerini bloke edecek kadar kalabalık bir taraftar kitlesi.
* * *
Bir Anadolu şehrinin misafirhanesinde tek başına böyle bir geceye katılmak, insana bambaşka şeyler düşündürüyor.
Belki size tuhaf gelecek; ama mesela Hagi’yi düşünüyorum.
Ben iyi bir Fenerbahçeliyim; ama nedense Türkiye’ye geldiği günden beri Hagi’yi büyük bir sevgiyle izliyorum.
Bana göre bu yıl Galatasaray için mucize işler yaptı.
Onu göndermenin çok yanlış olacağına inanıyorum.
Şuna inanıyorum:
Galatasaray’ın büyük hatası, Lucescu’yu gönderdiği gece başladı.
Takım şampiyon olmuştu.
Ama Galatasaray böyle bir gecede Lucescu’yu göndermişti.
O meşum günün akşamı, İstanbul’da Ulus 29 restoranındaydım.
Biraz sonra Lucescu geldi.
Yanında Faruk Süren vardı.
Bir ara dikkat ettim.
Lucescu ağlıyordu.
Haklıydı. Bu muameleyi hiç hak etmemişti.
Hagi’yi gönderdiği takdirde Galatasaray’ın ikinci büyük hatayı yapacağına inanıyorum.
Hagi bu yıl, morali yerle bir olmuş, yönetimde büyük sıkıntılar yaşamış ve transferi ıskalamış bir takımla mucize yarattı.
Fenerbahçe’yi zorladı.
* * *
Ben spor yazarı değilim.
Ama sezon başından beri, damadım Ercan Saatçi de dahil olmak üzere spor yazarlarının çoğuyla mutabık değilim.
Onlar Daum’u eleştirdikçe takım maç kazanıyordu.
Takım her maç kazandıkça da, aklıma Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel’in o sözü geliyordu
‘Hiçbir şey zaferin yerini tutamaz.’
Churchill’den aktarılan bu söz, pazar akşamı DSİ’nin yalnız salonunda bir kere daha beynime kazındı
Geldiği günden beri Daum’u, son yıllarda Fenerbahçe’nin yapısına ve psikolojisine en uygun teknik direktör olarak gördüm.
Galatasaray’ı bir Alman, Jupe Derwall yeniden yaratmıştı.
Kim ne derse desin, Daum da Fener’e bir rönesans yaşattı.
* * *
Ama o yalnız akşamda asıl hatırladığım şey, bundan iki yıl önce Aziz Yıldırım için yazdığım yazı oldu.
Şükrü Saracoğlu Stadı’nı ilk defa gördükten sonra ‘Oyum Aziz Yıldırım’a’ diye yazmıştım.
Birkaç gün sonra kongre vardı ve ben de kongre üyesiydim.
DSİ salonunda tek başıma otururken, o yazımı hatırladım.
O yazıyı yazmakta ne kadar haklı olduğumu hissettim.
Galatasaray maçı, benim o düşüncelerimin sağlamasını yapmıştı.
Şimdiden aynı şeyi tekrarlıyorum.
Bundan sonraki kongrede de oyum Aziz Yıldırım’a.
Çünkü Türk sporuna çağdaş anlamda ‘management’ ve ‘eğlence’ anlayışını getiren insan o.
Aziz Yıldırım, NBA’in efsanevi başkanı David Stern kadar bu işin bilincinde ve işi biliyor.
Öteki kulüplerin de bu anlayışa geleceğini umuyorum.
Aziz Yıldırım’ın ağzından, Daum’un kalacağını dinlerken de işte bu yüzden mutlu oldum.
Bir Fenerbahçeli olarak değil, sporun günümüz ekonomisindeki önemine inanan bir insan olarak şunu söylüyorum:
Önümüzdeki sezon Daum da kalmalı, Hagi de?
Galatasaray, ikinci bir Lucescu hatasına düşmemeli.
Bir Fenerbahçeli olarak, bu yıl ikinci devre büyük heyecanlar çektim.
Ama takımım bu yıl bana çok büyük bir keyif verdi.
Brezilyalıların hem performansından, hem de hepimize verdiği pozitif elektrikten çok memnunum.
Önceki akşam onları, Brezilya bayraklarının altında bizimle birlikte aynı heyecan ve keyfi yaşarken görmekten çok mutlu oldum.
Bu sahne bence sporda küresel bir zaferin fotoğrafıdır.
* * *
Alex’i çok sevdim.
Nobre’yi zaten çok seviyordum.
Aurelio müthişti.
Ama benim için pazar gecesinin en etkileyici görüntüsü o pankarttı.
‘Aziz Pierre, seni hiçbir zaman unutmayacağız.’
Bir kulüp, büyük bir sporcuyu bu kadar güzel uğurlayabilirdi.
Pierre Van Hooijdonk’u çok sevdik.
Kendini çok sevdirdi.
Bu sevgi çok sahiciydi.
Onu gerçekten unutmayacağız.
Kısaca, bir Fenerbahçeli olarak bu sezonu birçok bakımdan büyük bir mutlulukla kapattım.