Özkan'dan son savunma
Abone olEski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, Halk Bankası'nı zarara uğrattığı iddiasıyla Yüce Divan'da yargılandığı davada son savunmasını yaptı.
Halk Bankası'nı zarara uğrattıkları gerekçesiyle eski Devlet
Bakanı Recep Önal ile Yüce Divan'da yargılanan Özkan, ''mal
varlığının artışını bırakın, açıklamaya bile cesaret edemeyen bir
siyasi yönetimin, bir tek kuruş haksız kazancı tespit edemedikleri
Hüsamettin Özkan'ı Yüce Divan'a göndermeleri garabetini yüce
heyetin takdirlerine sunuyorum'' dedi. Yüce Divan'daki duruşmaya
sanık Özkan ve Avukatları Olcay Mis, Sema Yılmaz ile sanık Önal ve
avukatları Osman Öz, Semra Türközmen katıldı. Duruşmada ilk olarak,
Hüsamettin Özkan esas hakkındaki savunmasını yaptı. Özkan, kendisi
hakkında açılan davanın, siyasi iktidarın yargıyı siyasete alet
etme çabalarını ortaya koyduğunu savundu. 11 yıl milletvekilliği ve
çeşitli bakanlıklar yaptığını, bu süre içinde hak ve yetkilerini
yerinde kullanmaya özen gösterdiğini söyleyen Özkan, ''geçmişimi
karalayarak bütün ihtiraslarıyla bana karşı siyasi linç girişiminde
bulundular. Aleyhimde suç unsurları bulmaya çalıştılar. Hiçbir şey
bulamayınca, Yüce Divan'a sevk ettiler'' diye konuştu. "Haksız
menfaatin içinde olmadım" Görevleri döneminde makamından
kaynaklanan yetkilerini ailesine, akrabalarına ve yakınlarına
doğrudan ya da dolaylı olarak menfaat sağlamak için kullanmadığını
ifade eden Özkan, hiçbir zaman haksız menfaatin içinde olmadığını
vurguladı. Özkan, iddia konusu olan 1996'ya ait usulsüz kredilerin
kendi görev dönemi öncesine ait olduğunu, aynı zaman dilimindeki
banka yöneticilerinin de kendisinden önce atandığını anlattı. Özkan
ayrıca, bakanlık görevine başladığında tüm personelle çalışmalarını
sürdürdüğünü, kimsenin görev yerini değiştirmediğini, partizanca
bir kadrolaşmaya asla müsaade etmediğini söyledi. Banka
yöneticileri hakkında verdiği soruşturma izni ile 1996'daki Banka
Murakıp Raporları'nı iki kez inceleterek geciktirdiği yönündeki
iddiaları anımsatan Özkan, raporları iki kez inceletmek gibi bir
eyleminin bulunmadığının deliller ve tanık söylemleriyle açıklığa
kavuştuğunu ifade etti. Buna rağmen Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın kendisine yeni bir suçlama yönelttiğini belirten
Özkan, ''banka yöneticilerinin yargılanmalarını önlemek amacıyla
soruşturma izni verilmesinden önce raporların yeniden incelenmesi
şeklinde bir iddiada bulunuldu. Soruşturma izni verme yetkim olduğu
kadar, vermeme yetkim de bulunmaktadır. Başsavcılığın bunu dikkate
almasını isterdim'' diye konuştu. Devlet Bakanı Ali Babacan'ın, bir
bankanın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devrini
geciktirdiği iddiasıyla bir yönetici hakkında soruşturma açılması
için izin vermediğini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da bunu
''bakanın takdir yetkisini kullanması'' olarak algıladığını anlatan
Özkan, ''Aynı başsavcılık, soruşturma izni veren bana, 'Takdir
yetkisini kötüye kullandı' demiştir. Bu çifte standarttır.
Soruşturma izni vermeseydim, bugün bu durumda olmayacaktım'' dedi.
''Bugün o makamda olsam, aynı şekilde davranırdım" Soruşturma izni
verdikten sonra, söz konusu raporların yeniden değerlendirilmesini
istemesinin suç olarak algılanmasını anlayamadığını dile getiren
Özkan, soruşturmanın sağlıklı şekilde yürütülmesi için belgelerin
yeniden incelenmesini istediğini söyledi. Özkan, bunun, konuya
ilişkin yazılardan da anlaşılacağını ifade ederek, ''bugün de o
makamda olsam, aynı şekilde davranırdım. Takdir edilmesi
gerekirken, bunun suç olarak değerlendirildiği bir iddia ile karşı
karşıyayım'' diye konuştu. Hakkında, Halk Bankası yöneticilerinin
imza yetkilerini kaldırmadığı yönünde iddialar da bulunduğunu
anımsatan Özkan, yasa gereği bu konuda kendisinin yetkili
olmadığını, bununla ilgili delillerin esas hakkındaki mütalaada
görmezden gelindiğini iddia etti. Özkan, ''iddia makamı, tanık
söylemleri ve delillere rağmen banka yönetimini koruduğum iddiasını
sürdürmüştür. Bu beni üzmüştür. Karalama, hukuku ihlal etme, siyasi
linç uygulamalarının mütalaada da onaylanıyor görünmesi, beni
derinden yaralamıştır'' diye konuştu. Mal varlığı araştırması TBMM
Başkanlığı'na mal varlığını bildirmesine rağmen soruşturma
komisyonunun kendisi, eşi, çocukları ve yakınlarının mal varlığı
hakkında özel bir araştırma yaptığını ifade eden Özkan, elde edilen
bilgiler sonunda kendi mal bildirimi ile bu araştırma sonunda
ortaya çıkan mal beyanları arasında bir farklılık olmadığının
görüldüğünü kaydetti. Özkan, banka yöneticileri veya bankadan kredi
kullananlarla arasında hiçbir menfaat ilişkisi olmadığının açıkça
belli olduğunu ifade etti. Hüsamettin Özkan, savunmasını şöyle
bitirdi: ''Mal varlığının artışını bırakın, açıklamaya bile cesaret
edemeyen bir siyasi yönetimin, bir tek kuruş haksız kazancı tespit
edemedikleri Hüsamettin Özkan'ı Yüce Divan'a göndermeleri
garabetini yüce heyetin takdirlerine sunuyorum. Devletimin ve
ulusumun verdiği görevlerde akçalı bir işten yargılanmıyor olmam,
tarihe düşülen en önemli nottur. Aileme bırakacağım bu onur, devlet
adamlığımın en önemli bir mirasıdır.''