Özkan mahkemede neden yalvardı?
Abone ol"Birleştirilen Ergenekon" davasında sanık sandalyesine oturan Tuncay Özkan, mahkeme başkanını bitirin diye yalvardı!
'Birleştirilen Ergenekon' davasının tutuklu sanığı Tuncay
Özkan'ın çapraz sorgusu, Özkan ve avukatının sorulara tepki
göstermesi nedeniyle oldukça gergin geçti. Özkan, çapraz sorgunun
tamamlanması için mahkeme başkanına adeta yalvardı!
Bir uyuşturucu kaçakçısıyla telefonda görüştüğü haber olan
savcının, sorularını diğer savcı Mehmet Ali Pekgüzel'e vermesini
isteyen Özkan'ın başlayan çapraz sorgusu olaylı geçti.
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sanıklardan Mehmet Şener Eruygur, Hurşit
Tolon ve Hasan Atilla Uğur'dan ele geçirilen 16 Aralık 2003 tarihli
bir belgenin doğru olup olmadığının ortaya çıkması için bazı
sorular soracağını söyledi.
Savcı Pekgüzel, üzerinde Türk Silahlı Kuvvetler ve gizli ibaresi
bulunan, Tuncay Özkan'ın katıldığı görüşmeye ilişkin çözümlerin,
TSK'ya sorulduğunu belirterek, böyle bir kaydın bulunmadığına
ilişkin cevap verildiğini ifade etti.
Belgeye ilişkin hatırlatmaların ardından savcı Pekgüzel, Tuncay
Özkan'a, 16 Aralık 2003 tarihinde nerede olduğunu hatırlayıp
hatırlamadığını sordu. Bunun üzerine Özkan'ın avukatı Ahmet
Çörtoğlu, "Nerede olduğunu hatırlamadığını söylese şüpheli
diyecekler. Eğer hatırlıyorum dese '6 yıl sonrayı nasıl
hatırlayabiliyorsun?' diyecekler. Böyle sorularla
yargılama bitmez." diye tepki gösterdi.
Avukatının tepkisinden sonra Özkan araya girerek savcı Pekgüzel'e,
"Siz bu belgeye emin misiniz yoksa şüpheleriniz var mı?" diye
sordu. Savcı Pekgüzel'in emin olduğunu söylemesi üzerine Özkan, o
tarihte Rauf Denktaş'ın seçimleri için gittiği Kıbrıs'tan dönüş
günü olduğunu, ancak İstanbul'da mı yoksa Ankara'da mı olduğunu
hatırlamadığını söyledi.
Savcı Pekgüzel'in "O tarihte aynı telefon numarasını mı
kullanıyordunuz? Telefon markanız neydi?" şeklindeki
sorusu üzerine Özkan, hep aynı numarayı kullandığını, telefon
teknolojisini takip ettiği ve devamlı telefonunu değiştirdiği için
hangi telefonu kullandığını hatırlamadığını kaydetti.
"ERDOĞAN'I KİM ZENGİN ETTİ?"
Savcı Pekgüzel, "Recep Tayyip Erdoğan sizin için
'Şeytanın ta kendisisin. Derin devlet misin sen?' diye bir söz
söyledi mi?" şeklinde soru yöneltti. Özkan, bu
sorunun uçakta yaptıkları bir sohbete ilişkin konuşmada
sorulduğunu, ancak bu sözlerin kendisine söylenmediğini ifade etti.
Belediye başkanlığı döneminde Erdoğan'ın talebi üzerine ayda 2-3
kez görüştüklerini, hatta kendisinin Kanal D televizyonunda bulunan
makamına da ziyarette bulunduğunu belirten Özkan, "Uçakta
yaptığımız konuşmada malını, mülkünü sordum. Bu soruya
cevap verdikten sonra Ülker'in kendisini zengin ettiğini söyledi.
Uçaktan indikten sonra bunları yazıp yazmayacağımı sordu. Ben de
yazacağımı söyledim. O bana sadece makam aracımın zırhlı
olup olmadığını sordu. Ben de zırlı deyince 'Vay, demek zırhlı'
dedi. Ben Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasından konuşmadım hiç. Ne
diyeceksem yüzüne karşı söyledim." diye konuştu.
Bu soruya sinirlenen Özkan, sözlerine, "Beni kanı bozuklara
linç ettirmeyin. Bir mert çıksın alnıma sıksın. Kimse bana şeytan
diyemez. Ya Mehmet Ali Bey, burada beni şizofren kedilere
boğdurma." şeklinde devam etti.
"ÖZKAN'A 3 MİLYON DOLAR"
Çukurova Grubu'na hangi tarihte geçtiği şeklindeki soruya ise
Özkan, "Aydın Doğan, bir açılış için Recep Tayyip Erdoğan ile
Almanya'ya gitti. Organizasyonu ben yaparken birden el çektirildim.
Sonra bütün dengeler değişti. Mehmet Ali Yalçındağ bana
mail attı Erdoğan'a karşı şahsen haber yapmakla suçladı
beni. O sırada Ersin Pamuksüzer Show TV'ye çağırdı.
Transfer ücreti olarak 5 milyon dolar teklif ettiler. Yurt dışında
vereceklerini söylediler. Ben de '3 milyon dolar verin'
dedim 'ama Türkiye'de verin ve vergisini de kuruşu kuruşuna ödeyin'
dedim. 5 yerine 3 aldım. Bu şekilde de transfer oldum."
ifadesini kullandı.
Savcı Pekgüzel, Çukurova Grubu Medya Grup Başkanı olduğu sırada
Akşam'ın Ankara Temsilcisi Nuray Başaran ile "Darbe" başlıklı
manşet haberi konusundaki kavgayı da sordu.
Özkan, o dönem yeğeni Botaş'ta yargılanan Aytaç Yalman'ın yapması
gündeme gelen bir darbeyi manşet yaptıklarını ancak Nuray
Başaran'ın bu manşeti Hüsamettin Özkan'a bildirdiğini belirterek,
"Mehmet Emin Karamehmet, kendisine bu manşet haberin çıkarılması
yolunda baskı yapıldığını söyledi. Manşeti çıkarılmasını istedi.
Olayı Nuray'ın karıştırdığını duyunca aradım ve ne kadar yaramaz
bir insan olduğunu söyledim. Haberi yapanı aradım, 'belgen var mı?'
dedim. O sırada Aytaç Yalman beni arayarak 'Haberi
yaparsanız dava açarım, doğru değil.' dedi. Muhabiri işten
attım. Haber de yapılmadı. Ama manşeti başkalarına söylediği için
Nuray Başaran'a da bağırdım, çağırdım. Gazetecilikte böyle bir şey
yapılamaz." şeklinde konuştu.
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, 17 Şubat'ta ifade verip Tuncay Özkan'ı
Kanal D'nin arşivini çalmakla suçladığını belirtince Özkan "Siz de
buna inandınız mı?" diyerek büyük tepki gösterdi.
Özkan, söz konusu arşivin, televizyondan çekilmiş bir arşiv
olduğunu, bir ajanstan 70 bin dolara Show yönetimi tarafından
alındığını açıkladı.
Sanık Özkan, Nuray Başaran'ın da kendisine yönelik iftirada
bulunması nedeniyle yargılandığını söyledi.
Savcı Pekgüzel'in, "Ali Müfit Gürtuna ile ilişki boyutunuz nedir?"
sorusuna yanıt veren Özkan, Gürtuna'nın CHP İstanbul milletvekili
adaylığıyla ilgili sadece makamında Deniz Baykal ve Önder Sav ile
görüştüğünü belirterek, "Bu konular açığa çıktıysa demek ki
Deniz Bey'in de Sav'ın da odaları dinleniyor." dedi.
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sanık Tuncay Özkan'a, kendisinin
bileceğini ifade ettiği bazı sorular da sordu.
"En sevdiğiniz yemek taze fasulye mi?" sorusu
üzerine Özkan, gazeteci Nuriye Akman ile yaptığı röportajda
bunların hepsini söylediğini ve doğru olduğunu söyledi.
"20 yıldır aynı şeyi mi giyersiniz?" şeklindeki soru üzerine Tuncay
Özkan sinirli bir ifadeyle, "Yapmayın Mehmet Ali bey. Bana her şeyi
sorun ama bunu sormayın. Çocukluğumda yamalı giydim ama 20 yıldır
aynı şeyi giydiğim konusu tamamen yalandır." dedi.
Savcı Pekgüzel de bunun üzerine, "Sadece sizin bileceğiniz tarzda
özel bilgileriniz olduğu için soruyorum. Başka kimse bunları
bilebilir mi?" dedi.
Tuncay Özkan da bu konuları röportajı sırasında söylediğini tekrar
etti.
Savcı Pekgüzel'in, "Aydın Doğan size 'Oğlum' diye hitap eder
miydi?" sorusuna karşılık Özkan yine sesini yükselterek, "Oğlum
gibidir diye tanıştırırdı beni." diye konuştu.
Savcı Pekgüzel, "Savunmanız sırasında Erdal Şenel'i emekli
olduktan sonra tanıdığınızı söylediniz. Doğru mu?" diye
sordu. Özkan'ın "Evet, doğru" cevabının üzerine Pekgüzel, Levent
Ersöz'ün bu konu hakkında farklı beyanda bulunduğunu, bunun da
kayıt çözümlerinde geçtiğini söyledi.
Bunun üzerine Özkan'ın avukatı Ahmet Çörtoğlu, savcı Pekgüzel'in
görüntü dediğini, oysa dosyada görüntülü ya da sesli bir kayıt
olmadığını belirterek, "Savcı yalan söylemez. Ben sorguyu,
salonu terk ediyorum." dedi.
Bunun üzerine Tuncay Özkan da yanına giderek diğer avukatların
yardımıyla Çörtoğlu'nu sakinleştirip yerine oturmasını sağladı.
ÇAPRAZ SORGUYU ATMADIYSANIZ BU KISIM DA İLAVE
EDİLECEK
Tuncay Özkan'ın 'bana ait değil, deli saçması'
olarak tanımladığı 16 Aralık 2003 tarihli belge ile ilgili savcı
Pekgüzel soru sormaya devam etti.
Başkan Şengün araya girerek, "Savcı bey nereye varmak
istiyorsunuz? Kabul edilmeyen metni okumanın bir anlamı var
mı? Virgülünü, noktasını kabul etmiyor. Varılmak istenen
yer neresidir? Mahkemeyi aydınlatın" şeklinde uyarıda bulundu.
Bunun üzerine Pekgüzel, aynı konuyla ilgili olarak birkaç kez daha
soru yöneltti. Ardından Şengün aynı mahiyette uyarısını
tekrarladı.
Savcı Pekgüzel, 22 Eylül 2008 tarihinde Elif Yıldız isimli bir
kişiyle görüştüğünü belirterek, "ADD'nin Kanal Biz ile
ilgisi var mıdır?" diye sordu. Tuncay Özkan, cevap olarak,
"ADD dediğiniz Digiturk'ün finans kuruluşudur. Atatürkçü Düşünce
Derneği değildir. Digiturk'ün finans şirketidir." şeklinde
konuştu.
ÖZKAN: YALVARIYORUM ÇAPRAZ SORGUYU BİTİRELİM
Bu arada Tuncay Özkan, yarın görülecek oturumdan sonra bu davaya
ara verileceğini bildiği için aradan önce çapraz sorgusunun
tamamlanmasını istedi. Mahkeme Başkanı'nın önce kararsız kalması
karşısında Özkan, "Size yalvarıyorum. Bu gece bu çaprazı
bitirelim. Burada yemeğimizi de yeriz." dedi.
Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın'a çapraz
sorgularının ne kadar süreceğini soran Mahkeme Başkanı Şengül,
"Uzun sürecek." cevabını alınca saat 19.50'de
duruşmayı yarın saat 09.30'a ertelediğini açıkladı.