Özışıkın TRTdeki yasa çığlığı
Abone olİnternet medyasının geleceği TRT 2'de tartışıldı. Bu konudaki en çarpıcı değerlendirme ise Hadi Özışık'tan geldi.
Medyanın her boyutu ile ele alındığı Medya Medya’nın bu
haftaki konukları İnternet medyası oldu. TRT 2'de Sefed Kabaş'ın
sorularını yanıtlayan İnternet Medyası Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı Hadi Özışık, nternet haberciliği konusundaki
çağrısını bir kez daha yineledi ve internet yayıncılığı konusundaki
yasal düzenlemenin biran evvel yapılmasını istedi.
TRT 2'de Sedef Kabaş'ın hazırlayıp sunduğu Medya Medya
programının bu haftaki konukları internet yayıncıları oldu.
İnternet medyasının dünü, bugünü ve yarınının konuşulduğu
programda, internet haberciliğinin en önemli ismi İnternet
Medyası Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık, siyasi iradeyi
bir kez daha göreve davet etti ve internet gazeteciliği
konusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını istedi.
Gazeteport Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Semerci ise internet
gazeteciliği konusundaki bazı gelişmelere mercek tuttu.
İşte programdaki konukların konuşmalarından bazı satır başları;
İnternethabe Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık;
İnternetin en büyük sıkıntısı biz
çektik: 2000'li yıllarda başladı. Bu iş Ufuk
Güldemir'le başladı bende yaklaşık bir kaç
ay sonra İnternethaber'in temelini atmış olduk. O
dönemde çok zorluk çektik, gerçekten büyük sıkıntı çektik. Biz o
zamanda kendi kendimize de deli diyorduk. Böyle bir işe
girdiğinizde sabah 7'de kalkıyorsun, koşa koşa büroya gidiyorsun,
haber giriyorsun. Gecenin ikisine üçüne kadar yoğun bir tempoda
çalışıyorsun. Site bir kez gittiği zaman eyvah gazetem kapandı
havasına giriyorsun. Hiç unutmuyorum, o dönemde Mehmet Eymür'ün
sitesi atin.org'un numaratörü böyle dönüyordu. Ağzımız açık
bakıyorduk, acaba bir gün bizde böyle olabilecek miyiz diye!
Keyifli bir mücadeleydi o zaman. Şimdi bakıyorum, o dönemde biz 7
gün neredeyse 27 saat çalıyorduk. Şu anda Yavuz haklı, bu dönem
bize bir rahatlık getirdi. En azından haftasonları çalışmıyorum
artık.
İnternet yayıncılığı kurumsallaştı: Yavuz Semerci bu sektöre biraz daha iddialı girdi. O bir hayli sayıyla 45 kişiyle yani bir gazete olarak girdi. Haklı, biz o dönemde iki üç kişiyle devam ettim. Evet haklı o dönemde bazen tek kişiyle götürdük. Şimdi bakıyorsunuz artık kurumsal hale gelmişiz. Medya grup başkanı, genel yayın yönetmeni, sorumlu yazı işleri müdürümüz var. Muhabir istihtam ediyor, Ankara'da temsilci bulunduruyoruz. Ankara'da 20 tane insan istihtam etmenizin bir anlamı yok. Yani bir kişi yetiyor ancak yetiyor derken böyle mi olması gerekiyor. Tabi ki hayır eğer durumunuz daha iyi olsa, reklam gelirleri daha yüksek olsa daha fazla insan bulundururuz. Biz burada tek yatırımı insana yapıyoruz. Bizim gazetedeki gibi matbaamız yok, kağıt masrafımız yok. Sadece insan ve teknik alt yapıya yatırım yapıyorsunuz. Dolayısıyla kurumlaşma yönteminde tüm yapıyı tamamlanmış oluyor.
İnternet bilinçi artması gerekiyor: İnternetin bu kadar gelişmesine rağmen hala büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Görüyoruz mesala, internet bilincinin tamamen yerleşmesi gerekiyor. Ben belediye başkanını arıyorum, sayın başkan size bir evrak göndereceğim diyorum, soru göndereceğim bana cevap verir misiniz, mail adresiniz nedir diye soruyorum. Bana diyor ki ben mail adresimi bilmiyorum size geri döniyim. Asistanına sorup, geri dönüyor. Yine bir siyasi, partisinin İstanbul resmi web sitesinin açılışını yapıyor. Yanına gidiyorum diyorum ki web sitenizin ismi nedir. Diyor ki bilmiyorum, elamanlarım bilir. Eğer böyle hareket edersek, Türkiye'deki internet bilinci yerleştirilmedikçe, bu konuda özel çalışmalar yapılmadıkça biz, geri kalmaya mahkum kalacağız. Yavuz'un söylediği bir noktaya katılıyorum, ADSL kullanımı arttıkça bu konuda ki bilinçte artıyor. Özellikle gençler artık bu işin kurdu olmuş. Ancak şu var, Amerika'da, İngiltere'de neden başarı var. Çünkü IP bazında yayın var, yani yerel onlarda çok önemli. Yerel anlamda bir bilinç var, yerel çok güçlü olduğu için gelişiyor. Bu konuda okul gibi bu konuyu yaygınlaştırılırsa o zaman başarı daha da artmış olacak.
İnternet haberciliğinde birşey yapışıp kalmıyor: Toplu iğrenin ucu kadar yanlış yapılmışsa bu yarına kalmıyor. Ancak gazetede, sizinle ilgili benimle ilgili eğer bir yanlış varsa o tarihte kalıyor, arşivde yer alıyor. İnternette böyle bir şey yok. Siz telefon açıyorsunuz, burada bir yanlış yapılmış diyorsanız düzeltiliyor ve sorun ortadan kalkmış oluyor.
İnternet gazeteleri de değiştirdi: Biz ilk kez bu işi yaptığımızda, tamamı artık güncel haberler veriyorlar yarını beklemiyorlar. Biz ilk bu işi yaptığımızda yani 2000 yılında gazetelerin resmi web siteleri hiçbir şekile güncellenmiyor, sabahtan akşama kadar dünün haberleri o sitede duruyordu. Son dakika haberleri atılmıyor, yorum yoktu. Hakikaten dokuz yıl geriye dönüp baktığınızda vay bel büyük bir çağ atlamışız gözüyle bakıyoruz. İşte bu çağı gazetelere atlatan salt habercilik yapan internet siteleri oldu, bizler olduk.
İnternette macera arayanlar var: Bana yeni site yapma konusunda bana çok soru gelir. Ya sen girdin bende gireyim. Soruyoruz, ajansa üyemisin cevap yok. Elaman çalıştırmıyor, sadece kendisi bu işi yapacak. Kahramanlık yapacaksın, nasıl yapacaksın aslında yolu da basit. İnternethaber'den kopyalayıp alacaksın, Yavuz'un sitesinden alıp koyacaksın. Arkadaşım o zaman senin bu sitelerden farkın olmayacak ki! Sen eğer farkını koyamıyorsan zaten çok kısa sürede biteceksin. Bu yarışa giremeyeceksin girme, zaten burada bir mücadele var hem de çok ciddi bir mücadele. Bunun arkasında yatan neden ise reklam. Eğer en çok ziyaret edilenlerde ilk 10'a giremiyorsan alamayacaksın.
İnternette kartlar açık oynanıyor: Bizim ölçümlerimizde genelde "google analitik" geçerli. Herşeyini görebiliyor orada. Kaç kişi ziyaret etmiş, verdiği reklamı kaç tOrada herşeyi görebiliyorsunuz, gönderilen reklamın kaç kişi tarafından tıklandığını gösteriyor. Bunu gösteren programlar var. Zaten reklam veren bana gönderdiği bannerde bunun takibini yapıyor. Ancak bu konuda çok net bir istatistik var, ajanslarında önerdiği bizlerinde kabul ettiği google analitik.
NY'nin akıl almaz geliri: Burada çok yeni bir örnek vereyim daha bir yıllık bir olay. New York, internet sitesiyle gazetenin yazı işlerini birleştirdi.NY'nin sadece bir yıllık reklam geliri 56 milyon dolar. Benim İnternethaber'e baktığımda yani, inanılmaz bir rakam. Bakın esasında interneti dışarıda ahkam çekiyoruz. Herkes hava atıyor.
Hızlı haber, doğru yorum: Deprem, suikast gibi haberler bir dakika içinde 2000-3000 bin kadar ziyaretçiyi toplayabiliyor. Ancak ne söylerseniz söyleyin, dünyadaki örneklerine bakın en çok okunan haberler gazetelerin internet siteleri de dahil magazin haberleridir.
Gazete ve TV'lerden öndeyiz: Kim nasıl haber yapıyorsa bizde aslında onlar yaptığını yapıyoruz. Hatta onlardan daha da iyi yapıyoruz. Bizimde yazarlarımız, bilgi alacağımız analiz yapan uzmanlarımız var. Bu uzmanlardan anında değerlendirme yapıyoruz. Şöyle diyebiliriz evet onların yaptıklarını yapıyoruz ancak bir saat önce!
Bizim çığlığımızı duyun: Biz aslında bu kadar iyi tablo çizmemize rağmen sorunlu bir gazeteciyiz. Biz kendi kurumumuzda, sigorta anlamında gazeteci çalıştıramıyoruz. Çünkü bu konuda yasal bir düzenleme, alt yapısı hazır değil. Türkiye'de en üst düzey ağızlar dahi bize Avrupa Birliği konusundaki örneklerini bize soruyorlar. Ben şimdi sarı basın kartlı bir çalışanım, benim yanımda çalıştırdığım gazeteciyi ne yazıkki 212 sayılı kanunla gazeteci çalıştıramıyorum. Bu kanunun çağrısını yapıyor, çığlık atıyoruz ancak bir türlü bu konuda yasal düzenleme yapılmıyor. Diyoruz ki bizi sorunlu gazeteci olmaktan çıkarın sorumlu gazeteci olalım diyoruz ama olmuyor.
IP TV şimdilik mümkün değil: İnternet televizyonculuğunda iki büyük handikap var. Ben bir TV açtığımda çok büyük bir trafik gelecek ve bu da bana büyük bir maliyete neden olacak. Ben bunu maliyete bağlıyorum, eğer bu konuda reklam kalemleri internet televizyonculuğu anlamında artarsa bu konuda büyük bir engel aşılmış olacak.
Gazeteport Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Semerci
Gazeteler çeki düzen vermeli: Belli bir kesimin gazete ve televizyon alışkanlığını kırmak kolay değil. Ancak şunu şöyle düşünün. Gazeteokuyucu, 24 saat önce bir haberi okumuş, o konuda bilgi sahibi olduğunu görüyorsunuz. Örneğin bir haber yapıyorsunuz; ancak yaptığınız haber 24 saat sonra okunuyor. Bu bir delilik aslında. Türkiye'deki gazete okuyucusuna bakıyorsunuz sayısı 4 milyona varıyor. Aslında buradaki gazete okuyanlar, daha önceden bu haberi okumuş oluyorlar. Gazetelerin artık kendisine çeki düzen verilmesi gerekiyor. Çünkü gazeteler, artık geride kalmasını istemiyorsa bunları bir tarafa bırakıp daha çok analize yönlenmesi gerekiyor.
En kolayı trafik: Trafik çekmek çok kolay. Bakıyorsunuz Türk medyasında 50 bin satış yapan bir gazete 500 bin satış yapan gazeteye göre daha etkilidir. Bir taraftan olaya böyle bakmak gerekiyor. Biz habercilik olarak, belki rakiplerimize göre daha rahatız. Bu konuda çok hızlı hareket etmiyoruz.
Biz pahalı bir iş yapıyoruz: Birileri sizin yaptığınız o pahalı işi kopyalayıp, sizden alıyor. Farklı ajanslardan haberi alıyorsunuz, bu konuda hukukcularla düşündük ve bir çalışma yaptık. Artık bizim haberimizi kullananlardan, kaynak gösterseler dahi para talep edeceğiz. Bu konunun teknik takibi için çalışma yapıp takip edeceğiz.
Biz bu alanın Türkiye'de gelişeceğini düşünüyoruz. Bu konuda lider Türk Telekom'dur. Lider, eğer bu konuda söylediklerini yapar, sözlerini tutarsa cam gibi televizyon yayınını internete aktarabiliriz. Hazır mıyız, en kısa sürede hazırlanabiliriz.