Özgürlük V devrim adına
Abone olBu hafta vizyona giren V For Vendetta, terörizm, devrim,özgürlük kavramlarına farklı açılardan yaklaşıyor.
Dünyanın 'terörle mücadele ettiği' bir dönemde terörist
saldırılara sempatiyle yaklaşan bir film vizyona girerse kıyamet
kopmaz mı? Kopmaz. Eğer söz konusu filmdeki hikâye totaliter ve
faşist bir yönetimde geçiyorsa ve 'terörün' hedefinde masum
siviller değil totaliter sistem varsa kopmaz. Mevzu bahis film,
geçen hafta vizyona giren 'V'. Film, efsanevi İngiliz çizer Alan
Moore'un 80'li yıllara damgasını vuran ünlü çizgi romanı 'V for
Vendetta'nın beyazperde uyarlaması. Filmin senaryosu Wachowski
biraderlerin elinden çıkma. Yönetmen koltuğunda oturan ise
biraderlerin efsane filmi 'Matrix'in yardımcı yönetmeni James
McTeigue'den başkası değil.
'V' geleceğin liberal değerlerinden uzaklaşmış İngiltere'sinde
geçiyor. Ülke faşist ve totaliter bir iktidar tarafından
yönetiliyor. Gün geliyor maskeli esrarengiz bir adam bu düzene
karşı şiddet eylemlerine girişiyor. Bu arada özgürlüğün anlamını
bilmeyen bir kadını değiştirmeye de... Filmin devrimcisi Matrix'te
'sistemin adamı' ajan Smith rolünde iyi oyunculuğuyla sinirlerimiz
bozan Hugo Weaving. 'Kafalanmaya' çalışan kızımız ise melek yüzlü
oyuncu Nathalie Portman. Film her ne kadar ileri tarihlerde geçse
de dünyanın çıldırmış siyasi figürler elinde pek demokratik olmayan
bir düzene sürüklendiğini düşündüğümüzde epeyce güncel bir temaya
sahip. Peki yönetmen McTeigue bu filmle kime ne mesaj veriyor.
Cevabını birçok İngiliz dergisinde çıkmış McTeigue röportajlarından
harmanlayarak bulmaya çalıştık.
Filmi izleyen biri Bush yönetiminin tasvir edildiğini
görebilir. Filme buradan yaklaşılabilir mi?
Filme nereden doğru bakarsanız oradan doğru okursunuz. Dürüst olmak
gerekirse benim cevap biraz hafif olarak 'Evet'. Aslında buradaki
hikâye, iktidarların tamamen kontrolden çıktığı tüm toplumlarla
ilgili. Ancak Bush'un Amerika'sından da bahsetse Blair'in
İngiltere'sinden de bahsetse bu film geçmişe ve geleceğe umutlu
bakıyor.
Londra Metrosu saldırıları filmin yapım sürecini nasıl
etkiledi? Kurguda kestiğiniz sahne oldu mu?
O olaylar olduğunda filmin çekimlerini tamamlamıştık. Bu olaylar
çok trajik ve korkunçtu. Ama bu bir film! Dolayısıyla hayır,
kurguda hiç kesmedim.
İnsanların böylesine keskin bir politik filmi benimsemeye
hazır olduklarını düşünüyor musunuz?
Aslında filmde yapılan tartışmalar ve filmin ne olduğu her gün
haber bültenlerinde karşımıza çıkıyor. Bunlar sadece sinemaya,
sanatlara doğru akıyor. Dolayısıyla filmin bugün yaşananlara
gönderme yaptığını düşünüyorum.
Bu film, sizin politik görüşlerinizi ne kadar
yansıtıyor?
Ben, süper solcu politik bir insan mıyım? Hayır. Ama filmdeki
politika çok ilgi çekici ve de değişik. Mutlak doğrunun ne olduğunu
söylediğini düşünmüyorum. V karakterinde birçok insanda olduğu gibi
ilginç bir ikilik durumu var. Politik olarak aşırı solda ve aşırı
sağda insanların varlığını biliyorum. Ama filmdeki karakter bütün
bunların bir karışımı. Romanlarla ilgili en dikkat çekici şey, her
insanın onun içine kendi tanımını getirmesidir. İki insan bu filmi
izleyebilir ve iki zıt deneyim yaşayabilir. Film hakkında
insanların kendi yorumlarını yapmalarına olanak tanımak harika bir
şey. Kimin ne yorum yapacağını bilemem ben, asıl olarak onların
güzel bir sinema deneyimi yaşayıp yaşamayacaklarıyla
ilgileniyorum.
Günümüzün politik iklimini düşündüğümüzde film ekibinde
çalışacak insanları bulmakta zorlandınız mı? Teklif
götürdüklerinizden tepki gösteren, korkan oldu mu?
Bana 'Hayır, olmaz bundan korkuyorum' diyen olmadı ama tabii ortada
politik bir film var, toplumu iktidara saldırarak değiştirmek
isteyen bir karakter var ve hem o karakterin politik çizgisi de çok
muğlak. Ama özellikle başrol oyuncuları, Nathalie Portman, Hugo
Weaving ve Steven filmin sorular sordurması ve kolay cevaplar
vermemesi tarzını çok beğendiler.
Filmi yönetirken aklınızdan belirli bir toplum ya da hükümet
geçiyor muydu?
Hayır, pek sayılmaz. Şu anda New York şehrinde yaşıyorum ama
İngiltere ve Avustralya'da da yaşadım. Çok seyahat ettim. Medya
haberlerinden olsun, edebiyattan olsun, filmlerden olsun bir şeyler
kapıyorsunuz. Umarım filmimiz birikimlerimin bir bileşimi olur.
Çizgi romanı uyarlarken, yılını 2020'ye çevirdiniz. Neden
özellikle o tarihi seçtiniz?
Çizgi romana oldukça sadık kaldık. Onda arka hikâye 1980'lerin
başında, ana hikâye de 1990'ların sonunda geçiyordu. Bu yüzden,
çizgi romanı günümüze uyarlarken, bilimkurgu unsurunu da
koruyabilmek için, arka hikâyeyi günümüze, ana hikâyeyi de
orijinalinde olduğu gibi 20 yıl sonrasına oturttuk. Şu sıralar olan
şeyler de var, gelecekte olan şeyler de. Yöntemim, İngiltere'nin 20
yıl öncesini düşünmek ve sonra gerçekten de 2005'e kadar o kadar
çok değişti mi diye sormak oldu. Ardından da 2025'e uzatırsanız, o
kadar değişir mi diye düşündüm.
Joel Silver baştan beri Evey rolü için aklınızda Nathalie
Portman'ın olduğunu söylüyor. Doğru mu?
Nathalie'yle
'Star Wars'ta çalışmıştım. İnanılmaz bir aktris. Zekâsını
gözlerinden okuyabiliyorsunuz. Nathalie inanmanızı sağlıyor ve
anlatım boyunca rehberiniz oluyor.
Kaynak: Radikal.com