Özgür basın, yok olacak
Abone olYeni TCK, 1 Haziran'da hayata geçmek için hazır. Daha önce basının şikayet ettiği maddelerde hiç değişiklik yapılmadı. Babahan, medyayı bekleyen gerçekleri yazdı.
Ergun Babahan, 1 Haziran'da yürürlüğe girecek olan yeni TCK'nın getireceği sakıncaları yazdı. Babahan, "Bir yasanın anatomisi"ni çıkardı.
Yazı : Ergun Babahan
Kaynak : www.sabah.com.tr
Meclis'te görüşülüp kabul edilen yeni Türk Ceza Yasası'ndaki değişiklikler paketi, AK Parti'nin "muhafazakârdan" çok "ikircikli demokrat" bir parti olduğunu ortaya koydu.
Basın kuruluşları, gazeteciler, aklı başındaki siyasiler uzun zamandır Türk Ceza Yasası'nın aslında halkın haber alma özgürlüğünü kısıtladığını, haberciyi cezalandırdığını anlatageldi.
Yani Hükümet'in "Basın kuruluşları, gazeteciler bu yasayla hiç ilgilenmedi" şeklindeki savunmasının hiçbir geçerliliği kalmadı. Ama Hükümet, kendisine iletilen tüm şikâyetleri kulak arkası etti ve basınla ilgili hükümlerin tamamını aynı şekilde korudu. Hukukun temelini şeriatta gören danışmanların yardımıyla hazırlanan bir metin çok küçük oynamalarla aynen kabul edildi.
Bu Ceza Yasası ile, eğer Cumhurbaşkanı Sezer onaylarsa, 1 Haziran'dan itibaren bu ülkede gazetecilik yapmak olanaksız hale gelecek. Gazetecinin yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlıkla ilgili haber yapması imkansızlaşacak.
İfade özgürlüğünün, Batı tipi demokratik rejimin savunucusu olduğunu ileri süren AK Parti iktidarı, özgür basının sesini kısacak bir metne imzasını attı. Tarih, onları bu özellikleri ile de hatırlayacak ve bu nedenle inanıyorum ki, affetmeyecek.
Değişiklikler, AK Parti'nin iktidarda ne kadar ustalaştığını gösteren özellikleri de içerdi. Türban konusunda tek bir adım atmayan, imam-hatip meselesini buzdolabına kaldıran AK Parti yönetimi "Milli Görüş" ağırlıklı parti grubunun ve Anadolu'daki seçmeninin ağzına bir parmak bal çalmak için Kur'an kursu açanlara verilecek cezada bir indirim yaptı.
Basına yönelik hükümlerde "sözde bir muhalefet" yapan CHP, bu maddede kıyameti kopararak tribüne yönelik bir tavır takındığını bir kez daha gösterdi.
Aslında kıyamet koparacak bir durum da yok ortada. Yapılan, yasal izin olmadan düzenlenen Kur'an kurslarını suç olmaktan çıkarmak bile değil. Sadece cezasında yapılan bir indirim var.
Yani AK Parti çoğunluğu, Kur'an kurslarının "suç" olduğunu kabul etti, sadece suçun cezasında bir oynama yapmakla yetindi.
Yolsuzluk, hırsızlık konusunda çok hassas olduğunu söyleyen iktidar, başka hiçbir iktidar döneminde görmediğimiz bir başka değişikliğe daha imza attı. Haberde ayrıntılarıyla okuyacağınız üzere "kişiye özel" bir af çıkardı. Etkin pişmanlık maddesini diğer bankacılarla özel bir hesabı olduğu için mi, yoksa kapsama alınan kişiyle farklı bir anlaşma olduğu için mi böyle düzenledi bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey, bu maddeyle adalet duygusunun kökten zedelendiğidir.
Şimdi Cumhurbaşkanı Sezer'in önünde orijinali kadar sakatlıklarla malul bir düzenleme var.
Hukuk sisteminde reform iddiasıyla yola çıkanlar, herkesin kendi hesabına göre el attığı bir metin ortaya çıkardı. Hukukçuların haklı itirazlarını da göz önüne aldığımızda yeni dönemde hepimizi gerçekten zor bir dönemin beklediğini söyleyebilirim.
Yazı : Ergun Babahan
Kaynak : www.sabah.com.tr
Meclis'te görüşülüp kabul edilen yeni Türk Ceza Yasası'ndaki değişiklikler paketi, AK Parti'nin "muhafazakârdan" çok "ikircikli demokrat" bir parti olduğunu ortaya koydu.
Basın kuruluşları, gazeteciler, aklı başındaki siyasiler uzun zamandır Türk Ceza Yasası'nın aslında halkın haber alma özgürlüğünü kısıtladığını, haberciyi cezalandırdığını anlatageldi.
Yani Hükümet'in "Basın kuruluşları, gazeteciler bu yasayla hiç ilgilenmedi" şeklindeki savunmasının hiçbir geçerliliği kalmadı. Ama Hükümet, kendisine iletilen tüm şikâyetleri kulak arkası etti ve basınla ilgili hükümlerin tamamını aynı şekilde korudu. Hukukun temelini şeriatta gören danışmanların yardımıyla hazırlanan bir metin çok küçük oynamalarla aynen kabul edildi.
Bu Ceza Yasası ile, eğer Cumhurbaşkanı Sezer onaylarsa, 1 Haziran'dan itibaren bu ülkede gazetecilik yapmak olanaksız hale gelecek. Gazetecinin yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlıkla ilgili haber yapması imkansızlaşacak.
İfade özgürlüğünün, Batı tipi demokratik rejimin savunucusu olduğunu ileri süren AK Parti iktidarı, özgür basının sesini kısacak bir metne imzasını attı. Tarih, onları bu özellikleri ile de hatırlayacak ve bu nedenle inanıyorum ki, affetmeyecek.
Değişiklikler, AK Parti'nin iktidarda ne kadar ustalaştığını gösteren özellikleri de içerdi. Türban konusunda tek bir adım atmayan, imam-hatip meselesini buzdolabına kaldıran AK Parti yönetimi "Milli Görüş" ağırlıklı parti grubunun ve Anadolu'daki seçmeninin ağzına bir parmak bal çalmak için Kur'an kursu açanlara verilecek cezada bir indirim yaptı.
Basına yönelik hükümlerde "sözde bir muhalefet" yapan CHP, bu maddede kıyameti kopararak tribüne yönelik bir tavır takındığını bir kez daha gösterdi.
Aslında kıyamet koparacak bir durum da yok ortada. Yapılan, yasal izin olmadan düzenlenen Kur'an kurslarını suç olmaktan çıkarmak bile değil. Sadece cezasında yapılan bir indirim var.
Yani AK Parti çoğunluğu, Kur'an kurslarının "suç" olduğunu kabul etti, sadece suçun cezasında bir oynama yapmakla yetindi.
Yolsuzluk, hırsızlık konusunda çok hassas olduğunu söyleyen iktidar, başka hiçbir iktidar döneminde görmediğimiz bir başka değişikliğe daha imza attı. Haberde ayrıntılarıyla okuyacağınız üzere "kişiye özel" bir af çıkardı. Etkin pişmanlık maddesini diğer bankacılarla özel bir hesabı olduğu için mi, yoksa kapsama alınan kişiyle farklı bir anlaşma olduğu için mi böyle düzenledi bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey, bu maddeyle adalet duygusunun kökten zedelendiğidir.
Şimdi Cumhurbaşkanı Sezer'in önünde orijinali kadar sakatlıklarla malul bir düzenleme var.
Hukuk sisteminde reform iddiasıyla yola çıkanlar, herkesin kendi hesabına göre el attığı bir metin ortaya çıkardı. Hukukçuların haklı itirazlarını da göz önüne aldığımızda yeni dönemde hepimizi gerçekten zor bir dönemin beklediğini söyleyebilirim.