Özgentürk sevindi 'Ama'!
Abone olNebil Özgentürk, Sabah'ın düzenlediği "sanat yarışması"ndan dolayı duyduğu sevinci anlattı. Fakat Özgentürk'ün "Ama!" dediği bir başka nokta vardı.
Nebil Özgentürk, "Geleceğin sanatçıları ama..." isimli bir
yazı kaleme aldı. Özgentürk, Sabah'ın düzenlediği "Sanat
yarışmasını yazdı". Yazının "Ama" kısmı farklı bir başlıkla bize
sunuldu. İşte Özgentürk'ün ilk yazısı:
Yazı : Nebil Özgentürk
Kaynak : www.sabah.com.tr
Bizim gazetenin önceki günkü nüshasında okumuşsunuzdur... Sabah Güney eki, öğrencileri teşvik amacıyla, başta Adana, bölgenin tüm kentlerini kapsayan bir "sanat yarışması" düzenlemiş ve binlerce orta öğretimli arasından 37'sine ödüller vermişti...
Yarışma Koordinatörü Ufuk Tekin ve Bölge Temsilcisi Ersin Ramoğlu'ndan öğreniyorum ki özel olarak oluşturulan jüri, Adıyaman'dan, Urfa'dan, Mersin ve Adana'dan gönderilen deneme, öykü ve karikatürler arasında zor bir seçim yapmış ama mutlu sona da varmıştı...
Ve yarışmaya inanılmaz bir katılım olmuş "ufuk açıcı, ümit verici, gelecek vaadedici" eserlerin biri gelip, diğeri gitmişti...
Adana Seyhan Otel'de yapılan törene ben de katıldım..
Nasıl mutlu döndüm, nasıl heyecanlandım bilemezsiniz..
Öncelikle, Adana'da doğup büyüdüğüm için...
Sonra, sadece tarımda değil sanatta da bereketli olan Çukurova topraklarının haklı şanına yakışan bir alanda yarışma düzenlendiği için..
Bir de Medya Grup Başkanımız M. Kenan Tekdağ'la birlikte törene katılan Genel Yayın Müdürümüz, dostum Ergun Babahan'ın, yarışmaya ilişkin kurduğu hayal için..
"Bu yarışmanın, Çukurova topraklarında yaşayan Orhan Kemal'leri, Yaşar Kemal'leri, Abidin Dino'ları çıkartmasını diliyorum..."
Evet, Güney'de, Çukurova'da yeniden yapılanmayla bir ek çıkıyor ve birinci yılını, "sanat yarışması"yla kutluyor...
Pekala, şarkılı türkülü, çengili, bol köpüklü, güzellik yarışmalı, bol promosyonlu bir gece de düzenlenebilir, pekala, daha çok "reyting" alınabilirdi! Ama "kolay yol" yerine...
Öğrencilerimiz için, gençlerimiz için, son yıllarda su kadar, hava kadar elzem olan edebiyat, resim ve karikatür, yani, sanat tercih ediliyordu.
Evet evet,, son yıllarda, okumak, yazmak, çizmek, resmetmek, kitap ve hayata estetik bakmak.. Öylesine demode görüldü, öylesine hırpalandı ve tukaka edildi ki, haliyle uzak bir kentte yapılan "sanat yarışması" "çölde vaha" olabiliyordu artık...
İşte, öğrencisi, öğretmeni, mülki erkanı, bölge idarecisi, İstanbul'dan gelen yazar var yöneticisiyle, o gün, o koca salonu dolduranlar, "sanat yarışması"nın verdiği heyecan ve hazzı, çocuk gülümsemesini, öykülerin, denemelerin büyüsünü, yazının gücünü, resmin ışığını öylesine hissettiler ki sormayın gitsin...
Koordinatör Ufuk Tekin, çok etkili bir konuşma yapmıştı törende..
Öğrencilerin yarışmaya gönderdiği deneme ve öykülerin ana hatlarını özetliyordu... Hayatın ve çevrenin kirliliğinden dem vuran, savaşa öfkelenen, adaletsizliğe, kanunsuzluğa isyan eden öğrenci kalplerden sözediyordu...
Bir de Behçet Necatigil'in muhteşem sözünü hatırlatıyordu, ortaokullu, liseli, Kahtalı, Viranşehirli, Seyhanlı çocuk ve gençlere...
"Ya ümitsizsiniz, ya ümit sizsiniz! Ya çaresizsiniz, ya çare sizsiniz!"
Bunlar ve daha pek çok ayrıntıydı benim, Adana'dan mutlu, umutlu ve heyecanlı dönmemi sağlayan... Ama...
"Ama dedi ve üç nokta kullandı Özgentürk, yazının devamını yani "İşin Aması"nı şöyle açıkladı:
Evet, ama...
Bizim "sanat töreni"nden döndüm ki, üç beş saat sonra, önce cep telefonuma bir mesaj düştü, ardından radyolara, sonra ekrana, dün de gazetelere...
Muğla'nın Milas'ında, Anadolu Lisesi'nde düzenlenen şiir etkinliğinde Nâzım şiiri okuyan 16 yaşındaki öğrenci Ç.C. ilçe kaymakamın emriyle gözaltına alınmıştı...
Gerisini biliyorsunuz! "Gözaltındaki şiir heveslisi çocuk" haberini okuyunca, daha "ayak tozu"nu alamadığım Adana turumuzu hatırladım..
Sanat törenini, Babahan'ın anlamlı ve iyi niyetli dileğini.. "Yaşar Kemal'ler, Orhan Kemal'ler, Abidin Dino'lar...."
Elbette, yeni Yaşar ve Orhan Kemal'ler, Yılmaz Güney'ler, bir başka diyarda da belki muhteşem ve evrensel şiirler yazabilecek olan yeni Nazım'lar da yetişecekti... Ama ve acaba..
Eskilerinin başına geldiği gibi, "yeni"leri de hep hırpalanacak, hep horlanacak hep yasaklanacak, hep gözaltına mı alınacaktı böyle...
İşte bu yüzden Adana'daki mutluluğum kırıldı, içinden fay hattı geçti.!
Çok görmeyin n'olur!
Yazı : Nebil Özgentürk
Kaynak : www.sabah.com.tr
Bizim gazetenin önceki günkü nüshasında okumuşsunuzdur... Sabah Güney eki, öğrencileri teşvik amacıyla, başta Adana, bölgenin tüm kentlerini kapsayan bir "sanat yarışması" düzenlemiş ve binlerce orta öğretimli arasından 37'sine ödüller vermişti...
Yarışma Koordinatörü Ufuk Tekin ve Bölge Temsilcisi Ersin Ramoğlu'ndan öğreniyorum ki özel olarak oluşturulan jüri, Adıyaman'dan, Urfa'dan, Mersin ve Adana'dan gönderilen deneme, öykü ve karikatürler arasında zor bir seçim yapmış ama mutlu sona da varmıştı...
Ve yarışmaya inanılmaz bir katılım olmuş "ufuk açıcı, ümit verici, gelecek vaadedici" eserlerin biri gelip, diğeri gitmişti...
Adana Seyhan Otel'de yapılan törene ben de katıldım..
Nasıl mutlu döndüm, nasıl heyecanlandım bilemezsiniz..
Öncelikle, Adana'da doğup büyüdüğüm için...
Sonra, sadece tarımda değil sanatta da bereketli olan Çukurova topraklarının haklı şanına yakışan bir alanda yarışma düzenlendiği için..
Bir de Medya Grup Başkanımız M. Kenan Tekdağ'la birlikte törene katılan Genel Yayın Müdürümüz, dostum Ergun Babahan'ın, yarışmaya ilişkin kurduğu hayal için..
"Bu yarışmanın, Çukurova topraklarında yaşayan Orhan Kemal'leri, Yaşar Kemal'leri, Abidin Dino'ları çıkartmasını diliyorum..."
Evet, Güney'de, Çukurova'da yeniden yapılanmayla bir ek çıkıyor ve birinci yılını, "sanat yarışması"yla kutluyor...
Pekala, şarkılı türkülü, çengili, bol köpüklü, güzellik yarışmalı, bol promosyonlu bir gece de düzenlenebilir, pekala, daha çok "reyting" alınabilirdi! Ama "kolay yol" yerine...
Öğrencilerimiz için, gençlerimiz için, son yıllarda su kadar, hava kadar elzem olan edebiyat, resim ve karikatür, yani, sanat tercih ediliyordu.
Evet evet,, son yıllarda, okumak, yazmak, çizmek, resmetmek, kitap ve hayata estetik bakmak.. Öylesine demode görüldü, öylesine hırpalandı ve tukaka edildi ki, haliyle uzak bir kentte yapılan "sanat yarışması" "çölde vaha" olabiliyordu artık...
İşte, öğrencisi, öğretmeni, mülki erkanı, bölge idarecisi, İstanbul'dan gelen yazar var yöneticisiyle, o gün, o koca salonu dolduranlar, "sanat yarışması"nın verdiği heyecan ve hazzı, çocuk gülümsemesini, öykülerin, denemelerin büyüsünü, yazının gücünü, resmin ışığını öylesine hissettiler ki sormayın gitsin...
Koordinatör Ufuk Tekin, çok etkili bir konuşma yapmıştı törende..
Öğrencilerin yarışmaya gönderdiği deneme ve öykülerin ana hatlarını özetliyordu... Hayatın ve çevrenin kirliliğinden dem vuran, savaşa öfkelenen, adaletsizliğe, kanunsuzluğa isyan eden öğrenci kalplerden sözediyordu...
Bir de Behçet Necatigil'in muhteşem sözünü hatırlatıyordu, ortaokullu, liseli, Kahtalı, Viranşehirli, Seyhanlı çocuk ve gençlere...
"Ya ümitsizsiniz, ya ümit sizsiniz! Ya çaresizsiniz, ya çare sizsiniz!"
Bunlar ve daha pek çok ayrıntıydı benim, Adana'dan mutlu, umutlu ve heyecanlı dönmemi sağlayan... Ama...
"Ama dedi ve üç nokta kullandı Özgentürk, yazının devamını yani "İşin Aması"nı şöyle açıkladı:
Evet, ama...
Bizim "sanat töreni"nden döndüm ki, üç beş saat sonra, önce cep telefonuma bir mesaj düştü, ardından radyolara, sonra ekrana, dün de gazetelere...
Muğla'nın Milas'ında, Anadolu Lisesi'nde düzenlenen şiir etkinliğinde Nâzım şiiri okuyan 16 yaşındaki öğrenci Ç.C. ilçe kaymakamın emriyle gözaltına alınmıştı...
Gerisini biliyorsunuz! "Gözaltındaki şiir heveslisi çocuk" haberini okuyunca, daha "ayak tozu"nu alamadığım Adana turumuzu hatırladım..
Sanat törenini, Babahan'ın anlamlı ve iyi niyetli dileğini.. "Yaşar Kemal'ler, Orhan Kemal'ler, Abidin Dino'lar...."
Elbette, yeni Yaşar ve Orhan Kemal'ler, Yılmaz Güney'ler, bir başka diyarda da belki muhteşem ve evrensel şiirler yazabilecek olan yeni Nazım'lar da yetişecekti... Ama ve acaba..
Eskilerinin başına geldiği gibi, "yeni"leri de hep hırpalanacak, hep horlanacak hep yasaklanacak, hep gözaltına mı alınacaktı böyle...
İşte bu yüzden Adana'daki mutluluğum kırıldı, içinden fay hattı geçti.!
Çok görmeyin n'olur!