Özel ricayla yayınlanmayan madde
Abone ol7 yıl önce 4 Kasım 1997'de Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin maddelerini okurlarına duyuran Hürriyet Gazetesi, 'özel bir rica'yla yayınlamadığı 'kritik madde' neydi?
Hürriyet, 7 yıl önce 4 Kasım 1997’de Milli Güvenlik Siyaset
Belgesi’nin maddelerini ilk kez okurlarına duyururken, haber
kaynağının özel ricasıyla bir maddeyi ‘Devletin hassasiyet yaratan
çok gizli kararı’ diyerek yayınlamamıştı. MİLLİ Güvenlik Siyaset
Belgesi’ni (MGSB) 1997’de yazdığımızda, o günün koşullarında,
kaynağımızın ricası üzerine bir maddeyi, ‘Hassasiyet yaratan karar
olması nedeniyle yazmadık’ diye geçtik. Bugün ise Avrupa Birliği
yolunda çok önemli reformlar gerçekleştirmiş bir Türkiye için bu
hassasiyet rahatsız edici olmaktan çıktı. O madde Türkiye’nin
‘mezhepler gerçeğini konu alıyordu’ ve MGSB’de ilk kez bu ölçüde
geniş yer buluyordu. Sivas ve Gazi Mahallesi olayları ardından
oluşan hassasiyetle yazılan maddede, laiklikle ilgili kaygının rolü
de çok büyüktü. Madde; ‘mezhep ayrımcılığına müsaade edilmemesi’,
‘kimliğe hürmet’, ‘kimlik nedeniyle ayrışmaya yol açmama’, ‘kimlik
nedeniyle hüküm vermeme’, ‘kimlik nedeniyle bir kavgaya yol açmama’
ibareleriyle kaleme alınmıştı. PKK ile mücadeleyi ülkede Türk-Kürt
çatışması yaratılmadan yürüten devlet, belki de daha tehlikeli
olabilecek bir konuda önlem alma gereği duymuştu. MADDE KORUNUR
DA... O tarihten sonra, cemevleri gerçeğinin kabul görmeye
başlaması ve devlet büyüklerinin Alevilere yönelik mesajlarının
artması dikkate alındığında, maddenin Aleviliğe gönderme yaptığını,
onların hareket alanını genişletmeye yönelik olduğunu söylemek
rahatlıkla mümkün. Şimdi bu madde ile ilgili hassasiyet yine önem
taşıyacak. Önem; dini motifi ağır basan, ancak içinde Alevileri
barındırmayan AKP’nin iktidarda olması nedeniyle daha bir
hassasiyet kazanıyor. Maddeye, yukarıda yazdığımız ibarelerle
AKP’nin karşı çıkmasını beklemek yanlış olacağından, maddenin
yerini korumasına kesin gözüyle bakılabilir. Ancak, şunu da kayda
geçirmeli ki, MGSB’deki bazı maddeler konjonktürel veya hükümet
politikaları nedeniyle işlevlerini yitirebiliyor. İşte bu noktada
AKP’nin, uygulamada bu maddeyi eskisi kadar hayata geçirip
geçiremeyeceği dikkatle izlenecektir. Bu arada, MGSB’nin
uygulanmamasının her zaman rahatsızlık yarattığını; bürokrasi ve
askerin hükümetlere güven yitirmesine neden olduğunu, MGK
toplantılarının sorunlu geçmesi sonucunu doğurduğunu anımsatmalı.
ÇAĞDAŞ REFLEKSLER VE ‘ILIMLI İSLAM’ Üzerinde çalışılan MGSB’de,
ardına Kuzey Irak gerçeği ile bağlantılı iç güvenlik maddesi
eklense de ilk iki maddenin yine, ‘rejimin laik karakteri’ ve
‘devletin bütünlüğü’ olacağını belirtmekte hiç sakınca yok. Bununla
birlikte uygulamada hassas değişikliklere gidilmekte. Devlet artık
kendini, eskisi gibi İstiklal Mahkemeleri, sansür-sürgün
kararnameleri, 141-142-163 gibi TCK maddeleriyle koruyamayacağı
gerçeğini kabul etmiş durumda. Korumada, AB üyesi bir ülke olma
gerçeği ve çağdaş refleksler öne geçiyor. Rejimin, sadece
askerlerin sigorta görevi ile korunamayacağı, dünyadaki en üst
standartlara ve hukukun üstünlüğüne gereksinim duyulduğu görülüyor.
Bu değerlendirmeler, son yıllarda sıkça yapıldı ve genel kabul
buldu. O tartışmaların içinde yer alan komutanlar da bugün tepe
noktalarda. Yine de tartışmalı bir durum olduğu bilgilerini
alıyoruz. AKP kadrolarının ve hükümetin bir bölümü, teröre başvuran
İslami akımlarla mücadeleyi samimi olarak isterken, diğer İslami
akımlara hoşgörüden yana. Söylemde karşı çıksalar da fiiliyatta
bunun ‘Ilımlı İslam’ diye tanımlanmasından rahatsız olmayan bu
kesimin, özellikle askerle çelişki/çatışma içine girmesi son derece
muhtemel. Ancak, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in, MGK’ya
vereceği Başbakanlık Takip Kurulu çalışmalarıyla ilgili brifing
yolunun kapatıldığı günden bu yana, ‘Ilımlı İslam’a da bakışın
netleştirildiği unutulmamalı. O brifing bugüne kadar da
verilemediğine göre, bu tartışmanın sonucunu kestirmek hiç güç
olmasa gerek. Haber: Şükrü Küçükşahin Kaynak: Hürriyet