Özel okul ve dersanelere tepki
Abone olBağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, liselere ve üniversiteye girişte özel okul ve dershanelerin eğitimin kanayan yarası olduğunu ileri sürdü.
BASK konfederasyonuna bağlı Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel
Başkanı Gürkan AVCI, liselere ve üniversiteye girişte özel okul ve
dershanelerin eğitimin kanayan yarası olduğunu belirterek, sınava
giren 10 kişiden 8'inin kaybedeceği ve kazananların 4'te üçünün iş
bulamayacağı kesin. Durum böyle iken çocuklarımızın robotlaşmış bir
şekilde, yaşamın anlamını test sorularının beş seçeneğinden birinde
aramalarına katlanmak istemeyen velilerin; Artık Buna Bir Son
Verilsin! demelerinin vakti gelmiştir, diye konuştu. AVCI, iş başa
düştü! Gençlerin gelecek pazarlığı üzerinden yürütülen bu sömürüye
karşı durmak gerekiyor. Dershanelerin ve özel eğitim kurumlarının
devletin nitelikli okullarının yerini almaya başlamasına,
gençlerimizin özel okul ve dershaneler arasında pazarlanmasına,
öğretmenlerimizin okulda öğrencilerine ayıramadıkları emeği ve
zamanı dershaneler için harcamasına razı olmamalıyız. Bu sesi
yükseltmek için; eşit, adil, ücretsiz ve kaliteli eğitimi savunan
tüm velileri bize destek vermeye çağırıyoruz. Meydanlarda,
konferanslarda, eğitimle ilgili tüm platformlarda Hükümeti bu
kanayan yarayı durdurmaya davet edeceğiz, baskı kuracağız. Devlet
okullarında neden yeterli eğitim verilmiyor. Bu sıkıntıları çekmek
zorunda değiliz, mücadele etmeliyiz, dedi. AVCI, lise son sınıfta
okuyan 860 bin öğrenciden hemen hepsinin ÖSS'ye hazırlanmak için
okulun son birkaç ayında rapor alarak okula gitmediğini belirterek,
dershanelerde okuldaki gibi klasik eğitim yöntemiyle dersi
tartışmaya, yaparak yaşayarak öğrenme yerine en kısa zamanda,
seçenekler arasındaki doğru yanıtı bulaya çalışıldığını ve böylece
hem liselere hem de üniversiteye girişte okulun ikinci plana
düştüğünü söyledi. Liberal-kapitalist politikanlar çerçevesinde
özel okul ve dershanelerin eğitim sisteminin paralı hale getirilmek
istemesinin habercileri olduğuna dikkat çeken AVCI, aileler
ekonomik koşulları ne olursa olsun dişten tırnaktan artırıp
çocuklarını dershaneye göndermek zorunda hissediyorlar.
Dershanelere öğrenci başına 2 ile 15 milyar arasında ödemeler yapan
aileler, çocuklarını dershaneye göndermediği takdirde anne baba
olarak elinden geleni yapmamış konumuna düşmektedir. Bu durumu
bilen dershanelerde çeşitli promosyonlar, hediyeler ve vaatlerle
öğrencileri kazanmaya çalışıyor. Böylece eğitim kurumları ticari
kuruluşlar haline dönüştürülmeye; öğretmenler ise karar
mekanizmalarından uzaklaştırılmaya ve ele-güne muhtaç hale
getirilmeye çalışılmaktadır. Eğitime katkı adıyla uçan kuştan vergi
alınıyor, bu paraların nerelere harcandığı belirsiz. Devlet eğitime
ayırdığı payı yükseltmelidir. Devletin özel okul ve üniversitelere
yaptığı yardım derhal kesilmeli ve devlet okullarına
aktarılmalıdır. Devlet okullarında ikili eğitim yerine, tekli
eğitim ve çantasız eğitime geçilmelidir. Fiziki koşulları uygun
olan dershaneler derhal devlet okullarına dönüştürülmeli ve böylece
derslik ve öğretmen açığı çözülmelidir. Bazı Dershane ve Özel
okulların M.E.B'in denetiminde olduğunun inandırıcılıktan uzak
olduğunu ifade eden AVCI, daracık koridorlar, yetersiz ve
denetlenmeyen kantinler, kullanılmayan laboratuar ve kütüphaneler,
test çözmekten deney yapmaya, kitap okumaya vakti olmayan sınavı
hayatının amacı ve kişiliğinin ölçüsü gibi algılayan ruh sağlığı
bozulmuş milyonlarca öğrencin sınava hazırlanmak için
sosyal-psikolojik dengelerinin bozulduğunu sonunda uzmanlar
aracılığıyla sağlıklarını kazanmak için destek aranmaya
başlandığını söyledi. Aileler ne yapacaklarını bilemiyor, bu
yarıştan çekilmeleri söz konusu değil, ödedikleri bedel ise avuç
dolusu para ve çocuklarının sağlıksız gelişimeleri. Okula gidiyor
olmanın kaçınılmaz sonucu dershaneye gitmek olduğu sürece bu
manzaraları yaşamaya mecburuz, diyerek sözlerine son verdi.