Özel hayatın iflası!

Gizli hayatların açığa çıkarılması, deşifre edilmesi kadar merak uyandıran bir şeyyoktur biz insanoğlu için.

Ayla ÖZYURT aylaozyurt@internethaber.com

Gizli hayatların açığa çıkarılması, deşifre edilmesi kadar merak uyandıran bir şey yoktur biz insanoğlu için.

İşte bu merakımızı tepe tepe gidereceğimiz günler/aylar kapımızda.
Artık özel yok, gizli hiçbir şey kalmayacak.

Bu toplumdan çekirdek aileye kadar herkesi kapsayacak bir durum.

Ülkemizde, son dönem yapılan operasyonlara baktığımızda, ''bizler yalanın tam ortasında yaşıyormuşuz'' hissiyatı veren gelişmeleri, şok tutuklanmaları izledikçe, kafalarımız karışıyor...

Hep soruyoruz ''biz kime güveneceğiz ?''

Artık ''güvenmek'' hissimizi de çok fazla zorlamadan, yeni dünyanın yeni düzenine ayak uydurmak aslolan.

Dünya değişiyor. Bizler bu değişime ayak uydurmak zorundayız.

Ülkemizin en üst birimlerini bir kenara bırakıp, çevremizde olan bitenlere baktığımızda, yine özel hayatların çarşaf çarşaf serildiğine tanık oluyoruz.

Şaşkınlıkla olan biteni izlerken, gördüklerimiz karşısında, büyük büyük laflar ederken, gün geliyor aynı olayların baş kahramanı bizlerde olabiliyoruz.

Göz önünde olan ünlülere baktığımızda, senelerce tavrından, kişiliğinden, özelinden, ödün vermeyen, gözümüzde ilahlaştırdığımız bu kişiler, gün geliyor kaset skandalıyla ve/ya hayatına aldığı bir kişi tarafından en özeli, kitapçıların en çok satanlar bölümünde yerini alabiliyor.

Sonuçta; gözümüzde yer edinmiş o kişi, dudağımızda kalan buruk bir tebessüm olabiliyor.

Çok iyi hatırlıyorum; çizgisiyle, istikrarlı duruşuyla beğendiğim bir haberci, kaset skandalından sonra, artık takip etmeyi bıraktığım bir haberci olmuştu.

Elbette, insanoğlu her halükarda yanlış yapabiliyor ama tam da burda göz önünde olmanın dezavantajları yaşanıyor.

Günümüzde evliliklerde de boşanma sebepleri yine en fazla, deşifre olmaktan geçiyor.

Sosyal paylaşım sitelerinin (msn dahil) çok fazla hayatın içine girmesi, eskiden sanal dünya dediğimiz bu yerlerin artık gerçeğin ta kendisi olması, ulaşılmak istenen her şeyin bir tık ötede olması, evde kadının kocasına yemek hazırladığı bir saatin, kocanın yan odada, başka bir kadınla flört ettiği saate denk gelebiliyor olması...

Ve bu olayların günümüzde fazlasıyla yaşanıyor olması...

Sonuç olarakta , genelde yaptığını eline yüzüne bulaştıran er kişinin, suçüstü yakalanması ile meydana çıkan olaylar zinciri.

İşte bu verdiğim örnek yüzünden binlerce evlilik son bulabiliyor. Sosyal paylaşım ağlarına özellikle dikkat çekmek istiyorum.

Gittikçe büyüyen, canavarlaşan bu ağlar, evlilik kurumunu da tamamıyla yok edebilecek güce sahip.

Durum böyle iken; Bakan Şahin' in, evliliği kurtarma operasyonları ne kadar işler, bu da bir muammadır.

Ülkemizde, 2011'de kadın cinayetleri/kadına şiddet çığ gibi büyüdü. Gün olmadı ki, gazetelerde bu tür haberlere rastlamayalım.

2012'ye girer girmez, 5 yaşındaki bir kız çocuğunun dayısı tarafından tecavüze uğraması, 11 yaşındaki bir kız çocuğunun imam nikahlı olup, hamile kalması artık bizi şaşırtmıyor.

İşte tam şaşırtmadığı yerde, korkunç bir tablo var insanlık adına... İnsan felaketlere alışıyorsa ve tepkisizleşiyorsa, bundan sonra gelecek boyut nedir yaşayarak göreceğiz 2012'de.

Toplumun çökmesi aileden başlıyorsa, aile ve evlilik kurumunu yaşatmaya çalışmak, bunun için önlemler almak, yenilikçi çalışmalar yapmak, elbette çok doğru. Bu anlamda sayın Şahin' i kutluyorum ama günümüzün insan modelinin artık değişmeye yüz tuttuğunu, evliliklerin renginin ve yapısının mutasyona uğramış olduğunu göz önünde tutarak, daha farklı kurtarıcı önlem paketleri alması gerektiğini düşünüyorum.

Belki teknoloji bu kadar ilerlememeliydi, her şey bir tık ötede olmamalıydı ama bundan geri dönüş yok.

Belki özel hayatlar bu kadar deşifre olmamalıydı. Belki kimse kimsenin derinini bu kadar bilmemeliydi. Belki çocuk istismarı/tecavüzler/cinayetler/şiddet v.s. bu kadar basında yer
almamalıydı.

Belkide, her şeyi bilmek/görmek insanın doğasına aykırı. İşte değişim/kırılma noktası burada başlıyor.

Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff Christian Wulff, ırkçı teröristlerin öldürdüğü 8' i Türk, biri Yunan esnaf ile Alman polisi için şarkı besteliyor. Aldığı kredi ve yaptığı tatil konusunda çıkan haberleri engellemeye çalışmasından dolayı üzerinde istifa baskısı bulunan Wulff' un, çalışmalarına ara vermeden sürdürdüğü ve önümüzde ki ay kurbanlar için düzenlenecek tören öncesi ünlü Alman besteci Stephan Sulke' den bir şarkı
bestelemesi istediği kaydedildi.

Görüyorsunuz; liderler değişen dünya düzeninde, kurbanların ardından yapılan jestleri kurtarıcı ve çıkan dedikoduları kapatıcı olarak kullanabiliyorlar.

Christian Wulff kendini kurtarabilecek mi göreceğiz.