Özdil ve Aldoğan'dan Erdoğan'a yanıt!
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın Aydın Doğan'a seslenerek "kov" dediği Yılmaz Özdil ve Yazgülü Aldoğan suçlamaları yanıtladı.
Soma'da yanana maden faicasından sonra hükümetin ve
medyasının ortak hedefi haline gelen Yılmaz Özdil ve Yazgülü
Aldoğan'dan suçlamalara yanıt geldi.
Özdil'in madende hayatını kaybeden işçiler AK Parti mitinglerine gittiği için "ölmeleri müstehak" dediği iddia edilmişti. Diğer yandan Yazgülü Aldoğan ise madenciler için Twitter'daki "ne şehit ne gazi niyazi oldular" ifadesiyle hükümet cephesinin tepkisini çeken bir diğer isim olmuştu.
ERDOĞAN'DAN AYDIN DOĞAN'A "İKİSİNİ DE KOV" MESAJI
Başbakan Erdoğan ise bugün katıldığı törende Özdil ve Aldoğan
için sert sölzer sarfetmiş ve iki köşe yazarının da patronu olan
Aydın Doğan'a seslenerek "eğer bunları hala kapıya
koyamıyorsan sen de aynı zihniyetin mensubusun” demişti.
Başbakan Erdoğan'ın bu sözleri ile ilgili Yılmaz Özdil ve Yazgülü
Aldoğan Odatv'ye konuştu.
"KASITLI İFTİRA
KAMPANYASI"
Hürriyet si yazarı Yılmaz Özdil, suçlamaları red ettiği
açıklamasında şöyle dedi:
“Kasıtlı, bilinçli bir iftira kampanyası bu. Kendi söyledikleri
lafları bize mal ediyorlar. Orada insanları öldürdüler. Şimdi bunu
kapatmak için kara propoganda yapıyorlar. Önce iftira atıyorlar,
sonra kendini “savun” diyorlar. Ergenekon’da, Balyoz’da, Askeri
Casusluk Davası’nda da aynısını yaptılar. Sizin için de ne yalanlar
yazmışlardı. Hapise attılar sizi, sonra bu yalanlara karşı kendini
“savun” dediler. Bir merkezden yönetiliyor tüm bunlar.”
"ORTALIĞI BULANDIRMAK VE DİKKATİ DAĞITMAK
İÇİN KARA PROPAGANDA"
Hükümetin hedefindeki bir diğer isim olan Posta yazarı
Yazgülü Aldoğan ise açıklamasında şöyle dedi:
“Soma’da yaşanan insanlık faciasının kamuoyunda yarattığı kötü
etkiyi silmek, gerçeği sorgulayan gazetecilerin üzerine gitmek,
ortalığı bulandırmak ve dikkati başka yöne çekmek için yürütülen
bir kara propagandanın kurbanı seçildim. Saldırı ve karalamanın,
sadece işçilerle ilgili attığım bir tweet yüzünden değil Türkan
Saylan’ın ölüm yıldönümünü anmak için yazdıklarımdan sonra
başlaması ayrıca ilginç. Aldığım hakaret içeren yüzlerce tweet’in
hemen hepsi AKParti üyelerinden geliyordu. Bundan ötürü pısıp
korkacak değilim. Ancak şimdi sizden duyduğum Başbakan Erdoğan’ın
da bu kampanyaya katıldığı gerçeği Türkiye Cumhuriyeti’nin artık
bir demokrasi olmaktan çıktığı anlamına gelir. Başbakan, satın
aldırarak içeriğini değiştirdiği, yazarlarını attırdığı medyayla
yetinmedi, bağımsız kalmış tek medya grubu olan Doğan Medyasına da
başta sahiplerini tehdit ederek kimin çalıştırılıp kimin
atılacağını tayin etmeye kalkıyorsa soyunduğu cumhurbaşkanlığı
görevinde sadece Resmi Gazete yayınlanması yeterli olacaktır.
Şehitlik sözüne gelince:Bu kelimenin anlamını bir şehit kızı olarak
en iyi ben bilirim. Şehidin arkasından ağlanmaz, şehite üzülünmez,
şehit neden öldü diye sorgulanmaz. Yapılmak istenen bu ve buna
hayır dedim. O madenciler şehit değil, ekmek parası peşinde
çırpınırken vahşi kapitalizmin kurbanı olmuş işçilerdir ve ben
onların haklarını her koşulda savunmaya devam edeceğim.”
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
“Biz vicdan sahibi bir milletiz. Vicdan sahibi milletin elbette vicdan sahibi devleti olacak. Fakat insanlıktan nasibini almamış, zerre kadar vicdanı olmayan, ahlak değerleriyle yakından alakalı olmayan bazı tipler de bizim mitinglerimize geldi diye, ‘Onlar buna müstahaktır’ diyecek kadar seviye kaybından mahrum olanlardır. Bakıyorsunuz, bir diğeri, oda farkı yok, maalesef çok çok ahlaksızca bir ifadeyi kullanıyor. ‘Ne gazidir, ne şehittir ...dir, niyazidir’ diyenleri yanlarında barındıranlar onlar da aynı şeyi düşünüyorlar. Şimdi ben soruyorum: Bu yazıyı yazanların patronları acaba bunları kendi gazetelerinde nasıl barındırıyorlar? Diyorum ki sen bir patron olarak sen de aynı zihniyetin mensubusun, eğer bunları hala kapıya koyamıyorsan sen de aynı zihniyetin mensubusun”