Özdemir yeni ANAP'ı anlattı

Abone ol

Metin Işık'a açıklamalarda bulunan ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir, AKP'nin ANAP'ın taklitçisi olduğunu söyledi.

Halk'a ve Olaylara Tercüman yazarı Metin Işık, ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir ile görüştü. Özdemir, parti içindeki gelişmelerden Türkiye gündemine kadar çok farklı konularda Metin Işık'a yaptığı açıklamaları kesintiye uğratmadan yayınlıyoruz; TAYYİP, ÜRKEK VE ACEMİ Ali Talip Özdemir ANAP’ı anlattı, AKP’ye ve Başbakan’a çattı: Bizim taklitçimiz. Erdoğan devlet geleneğini bilmiyor ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir ANAP'ı anlattı. Özal selamının, devlete ve millete hizmetin birlik içinde yürütülmesi için, "başüstüne" anlamına geldiğini belirten Özdemir, il başkanlarına sonuna kadar güvendiğini belirtti. AKP'nin geleneğinin olmadığını savunan Özdemir, "AKP, ANAP ve Özal'ın takipçisi değil taklitçisidir" dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "acemi, çelişkili, ürkek ve devlet geleneğini bilmediğini" söyleyen Ali Talip Özdemir, Mesut Yılmaz'ın ANAP'tan da ayrıldığının altını çizdi. Özal'ın bakanlar kurulunun halen ANAP'ta olduğunu da belirten Özdemir, "çürükler gitti" dedi. Özdemir yolsuzluklarla mücadelede her türlü bilgi ve belge vermeye hazır olduklarını da sözlerine eklerken, AKP hükümetini yolsuzlukların sırtından siyaset yapmaması konusunda da uyardı. Siyasete Özal soktu Siyasete nasıl atıldınız? 1987 seçimlerinde rahmetli Özal, Yozgat Belediye Başkanı Cemil Çiçek ve bana milletvekili adaylığı izni verdi. Rahmetli Turgut Özal'ın isteği üzerine aday oldum. En genç miletvekillerinden biriydim. Geriye dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz? Memlekete düzgün hizmet etmek, Allah rızası için hizmet etmek, çalıp çırpmadan hizmet etmek nasip oldu. Nereye baksam o çocukluğum, yoksulluğum aklıma geliyor. Vatandaşın hakkını çalarsanız, aşevinden yemek yiyen Ali Talip'in hakkını çalmış gibi olursunuz. Beytül malı idare ederken aşevinden yemek alan Ali Talip'in hakkı gözümün önünden gitmiyor. Korumaların aracının benzinini kendim karşılarım, Allah verdi. Devlete niye yük olayım ki? Ankara'da milletvekili olunca neler yaptınız? Rahmetli Özal bizi AR-GE'de yani mutfakta görevlendirdi. Rahmetli Kahveci başka bir birimde, biz başka bir birimde görev aldık. ANAP'ın Tanıtmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldum. Peki AR-GE çalışmalarında Özal'ın önüne nasıl bir fotoğraf çıktı? Daha sonra ne geldi? TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı, ardından Çevre Bakanlığı. 17.2 milyar Euro Neler yaptınız? Yeri gelmişken söyleyeyim. Çevre Bakanlığı’nın kapatılması son derece yanlıştır. Biz Türkiye'yi 6. Çerçeve programına üye yaptık.Yıllık 17.2 milyar Euro'luk bir fon var, 300 bin Euro kullandık. Keşke sorsalardı. Kaynak için SİT alanı satmaya gerek yok ki, dünya kirleniyor, çevre önemli. Ama çevreyle ilgisiz bir hükümet olur mu? ANAP Genel Başkanlığı için adaylık nasıl oldu? Delege arkadaşlar bizim ANAP’ın başında olmamız gerektiğini söyledi. Hiç bir delege tanımıyordum. 4-5 yıl uzak kalmıştım. ANAP delegasyonu hâlâ o ruhla ve büyük bir çoğunlukla ilk turda bizi genel başkan seçti. Ben onu da hiç unutmuyorum, o çok güzel bir hâdiseydi. Çünkü Lütfullah Bey benim çok iyi arkadaşımdı. Arıyorum sık sık, kendisini de ikaz ediyorum, gel beraber götüreceğiz, nerede kaldın, bırakmak olmaz bu işi falan. Zaman istedi benden biraz,‘Geleceğim’ dedi. Gelmesini bekliyoruz. Bu dönem çalışma dönemidir. Kimseyle küs olma hakkımız yok. Parti küçük olsun benim olsun hesabına hiç girmedik. Herkesle barışığız. Lütfullah Bey’i de zaman zaman çağırmaya devam edeceğiz. Allah razı olsun İl başkanlarına hitaben bir konuşmanız oldu. Evet, MKYK'da bir il başkanımız aynen şunu söyledi. Dedi ki, bu konuda hiç fazla üzülmeyin, biz ANAP'lılar buradayız. Vehbi Dinçerler, çok güzel bir konuşma yaptı ve "ANAP’ın tabelası iner, ben o zaman giderim. Biz böyle bir ANAP'lıyız" dedi. 80 il başkanı deklarasyon yayınladı. İl başkanlarına şunu söyledim: “Burada ANAP’lı olanlar kalacak. Eğer kafasında bir soru işareti olan varsa hemen bıraksın bu işi. Çünkü bu parti, hepinizi, hepimizi bir yere getirdi. Beni Belediye Başkanı ve Bakan yaptı. ANAP'ın bana ihtiyacı var. TBMM dışında kalan ve parası olmayan bir partinin genel başkanlığına talip oldum ve seçildim. Çürük olanlar başka yerde yer alıyor. Nemalananlar başka yerde kendisine yer arıyor. Teşkilattan memnun musunuz? Allah hepsinden razı olsun. Günde 13-14 saat çalışıyorum. Biz, gerçek ANAPlılarla beraberiz. Çok da sağlam, büyük bir ruhla, büyük bir heyecanla kaldırdık götürüyoruz. İnanın vatandaşta ciddi manada bir sinerji oluştu. Yani gittiğim her yerde vatandaşın büyük ilgisini görüyorum. Ama böyle göstermelik değil, insanların gözlerinin içi gülüyor. Elini sallarken, yürürken. Yeter ki, onlara ulaşabilelim. ANAP vatandaştan koptuğu için bu hale geldi. Sonra dedikodular yolsuzluk hırsızlık. Kadrolarınız nasıl? ANAP'ı ANAP yapan isimlerin hepsi burada. Özal'ın kabinesinin çoğu ANAP'ta. Vehbi Dinçerler' den Oltan Sungurlu' ya, Mehmet Keçiciler'e kadar ismini sayamadığım birçok isim burada. Peki yolsuzlukla mücadeleye ne diyorsunuz? Kim suçlanıyorsa aklanıp gelsin. Biz istenen bilgi ve belgeleri vermeye hazırız. TBMM çağırırsa kim olursa olsun gitmelidir. Ama, iktidar olmanın ağırlığı ile bunu siyaseten yapıyorsa bu bıçak kendisine döner. Siyaseten böyle bir olayı geliştiriyorlarsa yanlış yaparlar. Kimseden çekinmesin. Ama samimi olsunlar. TBMM'nin hükmü şahsiyetine zarar vermeden attıkları her adımı destekleriz. Adaletli olmak şartıyla. Özal işaretinin hikâyesi Mesut Bey siyasetle birlikte ANAP'ı da bıraktı mı? Almanya'ya sık sık gittiğini biliyorum. Herhalde siyasetin dışında olduğu yönünde bir deklarasyonla ayrıldı. ANAP'tan da ayrıldığını ilan etti. Hükümet işine geldiği zaman bazı değerleri ön plana çıkarıyor. Zaman zaman bunları şikâyet ediyor işine geldiği zaman böyle şey olmaz. Sen tam demokrasiyi yaşıyorsan. Devletle barışık olacaksın, devlet dediğimiz basınla , mahkemelerle, sivil toplum örgütleriyle barışık olacaksın. Devletin temel değerleri var. Silahlı Kuvvetler’le barışık olacaksın. Bu, her şeyin emir komuta zinciri içerisinde olması demek değildir. Özal öyle mi yaptı ya. Ama barışık olmak işte bizim ANAP selamı, iki elin kavuşturulması ve bunu da baş üstüne getir. Yani ANAP bir sentez. Bu devletle birlik, beraberlik anlamına gelir. Ne varsa, askerin de ne varsa , yani bütün etkin yapılanma içerisinde ve bunu başımızın üzerinde tutuyoruz. Yani Anadolu’da bir laf vardır. Bir şeyi eğer kabul ederseniz başım üstüne dersiniz. Bizim kabullendiğimiz sentez birlik ve beraberliktir. ANAP'ın bunu da başımızın üzerinde tutuyoruz. Bundan koptuğumuz için biz geriledik. Özal bütün bu değerlerle barışık, ben başbakanım diyordu yeri geldiği zaman. Hiçbir zaman yetki ve önceliğini başka kurumlarla tartışır olmadı. Tayyip Bey'e bir bakıyorsunuz bir yerde başka, bir yerde aynı konuda başka konuşuyor. Tenkitler çoğalınca yüzde yüz değişik laflar ediyor. Başka zeminlerde başka lâflar ediyor. Acemi, ürkek, devleti ve ülkeyi tanımıyor. Nasıl yani? Bir kere acemi. Ülkeyi ve devleti tanımıyor. Belediye Başkanlığı yapmanız iyi Başbakanlık yapacağınız anlamına gelmiyor. Siz de Belediye Başkanlığı yaptınız. Sayın Erdoğan sizin mesai arkadaşınız. Evet, beraber çalıştık, ama bir farkımız var. Ben devletten gelerek belediye başkanlığına döndüm. Bu hükümetin yaptığı en büyük yanlışlıklardan biri ürkeklik, acemilik, işbilmezlik. Ben nerelerden geldiğimi anlatıyorum. Bizim işimiz, bizim meselemiz Allah rızası içindir, başka bir mesele için çıkmadık yola. Bu bir çiledir. Ama bunu yaparken de doğruları söylemek bizim boynumuzun borcu. Dönüp bakıyoruz, efendim Sayın Başbakan , " maalesef ekonomi oksijen çadırında" diyor, 10 gün sonra Ulusa Sesleniş programında, "gelin gibi süzülüyoruz" diye kendisini tekzip ediyor. Yani AKP'de ve Sayın Erdoğan'ın devleti yönetecek tecrübeleri yok mu diyorsunuz? En önemlisi gelenekleri yok. Tecrübeleri de olmadığını beraber yaşıyoruz. Sümerbank’ta sırayla yemek yerdik Çocukluğunuz, gençliğiniz ve öğrenciliğiniz nasıl geçti? l Mutlu bir hayatımız vardı ama, maddi açıdan çok sıkıntılı bir hayatımız oldu. Babam Konya'nın Ereğli ilçesinde Sümerbank Mağazası'nda işçiydi. Annem astım hastasıydı. Babam ben 11 yaşında iken vefat etti. 12 kardeştik, ufak bir evdeydik. Nasıl geçiniyordunuz? Babamın üç aylık maaşı ile. Tabii ki yetmezdi. Çocukluğunuzda unutamadığınız bir kaç olay anlatır mısınız? Sizin fırıncı hikayeniz ile aşevi hikâyeniz var biliyorum, okuyucularımızla paylaşır mısınız? l Yemekleri Kızılay aşevinden alırdık, evin en küçüğü olduğum için boyum kadar sefertaslarını taşımak bana düşerdi. Günde 14-15 ekmeği borca alır, deftere yazdırır üç ayda bir zar zor öderdik. Bazen dayanamaz eve gelinceye kadar kendi hissemi yolda yemiş olurdum. Ekmek az gelince kardeşlerim arasında ekmek kavgası yaşanırdı. Bir gün gittiğimde fırıncı Ahmet Özyılmaz para geciktiği için ekmek veremeyeceğini söyledi. Kaldırıma oturup kaldım eve ne diyeceğimi düşündüm. O anı hiç unutamıyorum. Peki unutamadıığınız sevindiğiniz anlar olmadı mı? Babam Sümerbank'tan emekli olduğu için hakkımız vardı. Sırayla Sümerbank yemekhanesinden yemek yerdik. Sıra gelince çok sevinirdik. Bir gün bekçi Ali ağa beni içeri almadı. Çok ağladığımı ve üzüldüğümü hatırlıyorum. Siz daha sonra Ereğli Sümerbank'a işletme şefi oldunuz. Evet, ağabeyim ve ablam da öğretmen olmuş, elimiz ekmek tutmuştu. Küçükken beni içeri almayan bekçi Ali Ağa çok mahcuptu. Her giriş çıkışta asker selamı veriyordu. Ben ona görevini yaptığını söyleyince rahatladı. Duydum ki emekli olduktan sonra rahmetli olmuş, Allah rahmet etsin. l Belediye Başkanı olduğunuzda fırıncı Ahmet Özyılmaz ne yaptı? l İlk işim bir aşevi açmak oldu. Bir gece denetiminde gittim dedim ki şu kapıyı kapat da dertleşelim Ahmet ağabey seninle. Oturdu ağladı, ben de ağladım. O günleri hatırlayarak dedi ki, yani rahmetli babanı çok severdik, sen de bir ara hani şey oldu, ekmek vermedik ama ne günlerden ne günlere geldik, tebrik ederim dedi.

Günün Önemli Haberleri