Özaydınlı'dan döviz uyarısı
Abone olKoç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, Türkiye'nin tarihi bir fırsat yakalağını ancak dövizde çok dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Koç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, Türkiye'nin ekonomik
alanda tarihi bir fırsat yakaladığını belirterek, ''Ekonomik
göstergeler olumludur. Ancak sürdürülen programdan sapma durumunda
bazı risklerle yeniden karşılaşmak olasıdır. Hükümetin gelinen
noktayı iyi değerlendirerek, hala hassas bir konumda olan ekonomide
tarihi ve kalıcı bir başarı yakalamak için gereken her türlü
gayreti göstereceğine inanıyoruz'' dedi. Özaydınlı, Koç
Topluluğu'nun onuncu basın ve kamuoyunu bilgilendirme toplantısında
yaptığı konuşmada, uzun yıllardan sonra ilk kez ekonomik
göstergelerde belirgin bir iyileşmenin göze çarptığını söyledi. Son
birkaç yıldır sürdürülen yapısal reform programının yavaş yavaş
meyvelerini vermeye başladığını ifade eden Özaydınlı, hala
yapılacak çok iş olmasına rağmen, Türkiye'nin hızlı ve istikrarlı
bir büyüme dönemine girdiği konusundaki umutların da arttığını
kaydetti. Özaydınlı, kendilerini umutlandıran mevcut ekonomik
tabloya değinirken, enflasyonun 21 yıl sonra ilk kez yüzde 22'ler
düzeyine indiğini, döviz piyasalarında savaş esnasında yaşanan
spekülatif atağın tersine döndüğünü, Türk Lirası'nın ciddi şekilde
değer kazandığını ifade etti. Özaydınlı, bugünlerde dolar kurunun 2
yıl önceki düzeyinin altında seyrettiğini ve TL'nin değer
kazanmasının da güven ortamının yaratılmaya başlandığının bir
göstergesi olarak görmenin doğru olacağını vurguladı. Savaşın
etkisiyle yüzde 70'lere kadar çıkan nominal faizlerin, güven
ortamının tesisi ile yüzde 35'in altına gerilediğini hatırlatan
Özaydınlı, ''Güven ortamının sağlanmasında hükümetimizin devir
aldığı ekonomik programa sahip çıkmasının önemini vurgulamak
gerekmektedir. Beklenen enflasyon oranı ve beklenen reel faizler de
mevcut ortamda ciddi şekilde gerilemektedir. Reel faiz düşüş hızı,
faiz düzeyi indikçe doğal olarak azalacaktır, ancak trend belirgin
şekilde düşüş yönündedir'' diye konuştu. OLUMLU TABLO REHAVETE
SÜRÜKLEMEMELİ İhracat artışının sürdüğünü, ancak ihracat sürekli
artarken ithalattaki artışın da hızlı olduğunu ve bu nedenle dış
ticaret hacminin tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını belirten
Özaydınlı, dış ticaret açığındaki büyümenin de hızlandığını, ancak
bu açığın, diğer yıllar dikkate alındığında tehlikeli seviyenin
altında olduğunun gözüktüğünü ifade etti. Bütçe dengesinin Ağustos
ayında 26 aydan beri ilk defa fazla verdiğini, iç borç stoku ile
ilgili olarak yapılan analizlerde de son derece olumlu değişimlerin
yaşandığını dile getiren Özaydınlı, önemli olanın bu olumlu
tablonun sürdürülebilmesi ve kalıcı hale getirilmesi olduğunu
vurguladı. Özaydınlı, ''Bu aşamada dikkatinizi çekmek isteğim
önemli bir nokta şudur; ekonomideki bu olumlu tablo hiç kimseyi
rehavete sürüklememeli, yapılacak hala çok iş olduğu
unutulmamalıdır'' dedi. Koç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, IMF
ile ortaklaşa sürdürülen ekonomik program çerçevesinde hükümetin
yapacağı işlerin belli bir takvim dahilinde niyet mektuplarında
belirtildiğini anımsatarak, ''Yapılması gereken, reformlar
konusundaki kararlılığın sürdürülmesi ve verilen takvime
uyulmasıdır. Programdaki taahhütleri zamanında yerine getirmek,
hükümetin iç ve dış piyasalarda inandırıcılığını kaybetmemesi
açısından da önemlidir'' diye konuştu. TL'NİN DEĞER KAZANMASI Kur
konusuna da değinen Özaydınlı, TL'nin uzun süreden beri değer
kazanmasının kafalarda soru işaretlerine sebep olduğunu ve ''acaba
2001 yılındakine benzer şekilde ani bir değer kaybı yaşanabilir
mi?'' sorusunu gündeme getirdiğini belirtti. Kurda bir artış
olacaksa bunun ani hareketlerle değil kademeli olmasının sağlıklı
olacağına dikkat çeken Özaydınlı, ''Türk Lirası'nın değerinin sert
bir şekilde düşmesi, bizi yeni kriz ortamlarına sürükleyebilir.
İşte bu noktada güven unsuru bir kez daha ön plana çıkmaktadır.
Eğer kamu maliyesinde programda öngörülenin üzerinde açık verilmeye
başlanırsa kurlardaki hareketlerin de ani olması beklenmelidir. Bu
nedenle kamu finansmanına gösterilmesi gereken hassasiyetin bir
defa daha altını çizmek istiyorum'' dedi. Özaydınlı konuşmasında,
sağlanan güven ortamı sayesinde sisteme yurtdışı kaynaklı veya
yastık altından önemli miktarda para girişi olduğunun anlaşıldığını
da kaydetti. İŞSİZLİK VE SATIN ALMA GÜCÜNÜN DÜŞMESİ ÖNE ÖNEMLİ
SORUN Özaydınlı, kriz sonrasında artan işsizlik ve satın alma
gücünün düşmesinin ekonomik gündemdeki en önemli sorun olduğunu
belirterek, kamu sektörü için emredici, özel sektör için de yol
gösterici şekilde 3-5 yıllık planlama anlayışının yeniden
canlandırılması, bu kapsamda yatırımlara verilen teşviklerin Batı
ülkeleri normlarına getirilmesi gerektiğini söyledi. Özaydınlı,
Şubat 2001 krizinden sonra yeniden yapılanma sürecine giren finans
sektöründe, batan bankaların devletin üzerine ciddi bir yük
getirdiğine dikkat çekerek, şöyle dedi: ''Devlet ve dolayısıyla
vergi mükellefleri, adeta bankaların sorumsuzluğunun yükünü
taşımakla yükümlü hale gelmiştir. Halbuki bankacılık vatandaş ve
banka yönetimi arasındaki güvene dayalı olarak işlemelidir.
Devletin güvencesi altında, vatandaşın iyi niyetini kötüye
kullanarak bankacılık yapılmasına izin verilmemeli, mevduata
sağlanan devlet güvencesi kademeli olarak AB normlarına
çekilmelidir.''