Özarslan herkese dokundurdu
Abone olÖzkaya, konuşmasında Anayasa'dan, hükümete, irticadan medyaya varana kadar bir dolu mesaj yolladı.
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, son dönemlerdeki meclislerin ve
hükümetlerin insan hak ve özgürlüklerine daha geniş bir boyut ve
anlam kazandıran ve güvence veren başarılı çalışmalarını, özellikle
Avrupa Birliği uyum yasaları yönünde gösterdikleri üstün
gayretlerini takdirle karşıladıkları ve alkışladıklarını
belirterek, ''Ne var ki, kimi yasaların değiştirilip yenilenmesine,
iyi niyetli çabaların sürdürülmesine rağmen ulusumuzun istediği ve
hak ettiği konumdan çok uzaktayız'' dedi. 2003-2004 Adli Yılı,
Yargıtay'da düzenlenen törenle başladı. Törene, Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Güldal
Akşit, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu,
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Şükrü Sarıışık ile
sivil ve askeri yargının başkan ve üyeleri ile çok sayıda yargıç ve
savcı katıldı. Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, törende yaptığı
konuşmada, 2003-2004 Adli Yılı'nın hayırlı olmasını ve yargı
yönünden başarılı geçmesini diledi. ''İsterdim ki, bu konuşmam
önceki adli yılların açılış konuşmalarından farklı olsun'' diyen
Özkaya, bu adli yıla, devlete değil bireye evrensel nitelikleriyle
öncelik tanıyan, laik, çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü demokrasinin
tüm kurum ve kuruluşlarını hayata geçiren, çağdaş yeni bir anayasa
veya en azından böyle bir anayasanın hazırlık çalışmalarıyla
başlamayı istediğini söyledi. Anayasa'ya paralel olarak diğer
yasalarda da değişiklik yapıldığını görmenin hazzını yaşayarak yeni
adli yıla girmek isteyeceğini ifade eden Özkaya, şöyle konuştu:
''İsterdim ki sanki toplumun değişmez kaderi haline gelen vurgun ve
yolsuzluk bataklığının kurutulması, işsizliğin, yoksulluğun
azaltılması için gerekli ve etkin önlemler alındığının, yargının
önünün açıldığının kıvancına varalım. İsterdim ki birey ve ulus
olarak 80 yılı aşan bir zaman süreci içerisinde, hukuk devleti,
insan hak ve özgürlükleri, demokrasi, medeniyet ve çağdaşlaşma
yönündeki tüm birikim ve kazanımlarımızın, Yüce Atatürk'ün ilke ve
devrimleri üzerine kurulu, demokratik laik hukuk rejiminin olduğu
unutulup göz ardı edilmeden, Cumhuriyetin sağlam temelleri ve
vazgeçilmez ilkeleri örselenip zedelenmeden, aksine onlara
dayanılıp, onlardan hız alınarak yeni bir ruh ve heyecanla
kalkınma, çağdaşlaşma, ileri uygarlıklara ulaşma yönünde el ve
gönül birliğiyle çalışıp çaba gösterelim... Özlemlerden değil,
övünülecek gerçeklerden söz edelim.'' ''...TAKDİRLE KARŞILIYORUZ''
Son dönemlerdeki meclislerin ve hükümetlerin insan hak ve
özgürlüklerine daha geniş bir boyut ve anlam kazandıran ve güvence
veren başarılı çalışmalarını, özellikle Avrupa Birliği uyum
yasaları yönünde gösterdikleri üstün gayretlerini, Çek Yasası, İş
Yasası, İcra İflas Yasasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa,
Adalet Akademisi Yasası gibi yasaların kabul edilmesini takdirle
karşıladıkları ve alkışladıklarını ifade eden Özkaya, ''Meclis
Komisyonlarında görüşülmekte olan yasa tasarılarını biliyoruz. Ne
var ki, kimi yasaların değiştirilip yenilenmesine, iyi niyetli
çabaların sürdürülmesine rağmen ulusumuzun istediği ve hak ettiği
konumdan çok uzaktayız'' dedi. ''DIŞ DİNAMİKLERİN ZORLAMASIYLA
DEĞİL...'' Köklü reformların gerçekleştirilmesini ağırdan alma,
yapılan küçük işleri reform gibi göstererek oyalama, popülist
politikalar uygulama lüksüne sahip olunmadığını anlatan Özkaya,
genç, dinamik, haklarını bilen ve arayan Türk toplumunun artık
durmaya, oyalanmaya, hatta ağır ilerlemeye tahammülü kalmadığını,
bu reformların dış dinamiklerin zorlaması ile değil, halkın
gereksinmelerinin ve isteklerinin bu doğrultuda olduğu bilinciyle
yapılması gerektiğini kaydetti. Çağdaş demokrasilerin en
belirleyici özelliği olan hukukun üstünlüğünün ve hukuk
güvencesinin sağlanması için iki temel unsurun bir arada
gerçekleşmesine gerek olduğunu anlatan Özkaya, bunlardan
birincisinin, insan hak ve özgürlüklerini en geniş anlamda tanıyıp
güvence altına alan, evrensel ilkelere uygun, toplumun
gereksinmelerine cevap veren iyi yasaların çıkarılması, diğerinin
de bunların doğru, etkin bir biçimde ve zamanında uygulanması
olduğunu belirtti. Özkaya, bu iki temel unsurdan birinin veya her
ikisinin bulunmadığı veya noksan olduğu bir ülkede; hukuk devleti
ve hukukun üstünlüğü ilkesinin varlığından, hak ve özgürlüklerin
güvence altında bulunduğundan söz edilemeyeceğini ifade ederek,
''Türk hukukunda bu iki unsurun varlığını ve tam olduğunu ileri
sürmek olanaksızdır'' diye konuştu. ''... ALDIĞIMIZ YASALAR
DEĞİŞTİ'' Türk hukukunda bu iyileştirme ve değişme çok ağır
işlediğini, uslararası hukuka ayak uydurmakta ve uyum sağlamakta
geç kalındığını bildiren Özkaya, ''Aldığımız yasaların
birçoklarının asılları, batı ülkelerinde tamamen veya kısmen
değiştirilmiş bulunmaktadır'' dedi. Aksayan ve eskiyen yasaların
değiştirilmesi gerektiğini, düzeltilmesi, değiştirilmesi hatta
yenilenmesi gereken yasaların başında Anayasanın geldiğini ifade
eden Özkaya, şöyle konuştu: ''1982 Anayasası bugüne dek birçok
olumlu değişikliklere uğramış, başlangıç bölümü, 30'dan fazla
maddesi değiştirilmiştir. Ancak çeşitli tarihlerde yapılan bu
değişiklikler yetersiz kalmış, hatta hazırlanış felsefeleri farklı
olduğundan öteki maddelerle uyumsuzluklar doğurmuştur. Bu nedenle,
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin anayasal sorunu halen devam
etmektedir. Tepkisel felsefeyle ve otoriter devlet anlayışıyla
hazırlanmış bu anayasada yer yer yapılan değişikliklerle ancak
sınırlı iyileştirmeler sağlanabileceği, değişim istek ve
çabalarının sona ermeyeceği göz önünde tutularak Türkiye'de pek çok
sorunun kaynağını oluşturan 1982 Anayasası tamamen değiştirilmeli,
sadece bugünün değil, yarınların da ihtiyacını ve toplumun
beklentilerini karşılayacak, çağın evrensel değerleriyle
bütünleşecek yeni bir anayasa kabul edilmelidir.'' ''ANAYASALAR
TOPLUMSAL UZLAŞMA BELGELERİDİR'' Özkaya, özgürlükçü, çoğulcu,
çağdaş yeni bir anayasanın beklenen süre içerisinde çıkarılamaması
halinde farklı zamanlarda yapılacak birbirleriyle çelişen
değişiklikler yerine, çağdaş normlara uymayan tüm maddelerin hep
birlikte değiştirilmesi yoluna gidilmesi gerektiği belirtti.
Özkaya, bir kısım idari işlem ve kararları yargı denetimi dışında
tutan Anayasa maddelerinin yürürlüğüne son verilmesi gerektiği,
hukuk devleti kavramına uymayan, toplumun gereksinmelerini
karşılamadığı anlaşılan maddelerin yeniden düzenlenmesi gerektiğini
anlatarak, ''Anayasalar toplumsal uzlaşma belgeleridir. Gerek bu
maddeler, gerekse değiştirilmesi gereken öteki tüm maddeler, gözden
geçirilip değiştirilirken herhangi bir partinin veya iktidarın
isteği ve tercihi değil, tüm toplumun beklentisi, gereksinmeleri,
demokratik standartlar, insan hakları ve hukukun üstünlüğü esas
alınmalıdır'' diye konuştu. DGM'LER KALDIRILMALI Özkaya, Anayasa'da
yapılması gereken değişiklik ve iyileştirmeleri tamamlamak üzere
bir kısım temel yasaların da değiştirilmeleri ve yenilenmelerinin
zorunlu olduğunu kaydetti. Değişiklik gerektiren yasalara değinen
Özkaya, ''Doğal mahkeme kuralına aykırı bulunan Devlet Güvenlik
Mahkemeleri kaldırılmalı, görevleri ağır ceza mahkemelerine
devredilerek ağır ceza mahkemeleri arasında iş bölümü esası
getirilmelidir'' dedi. Pek çok davanın gereksiz yere açılıp
yargının önü tıkandığını, kişiler veya kişilerle kamu kurum ve
kuruluşları arasındaki özel hukuk ilişkilerinden doğan ve
tarafların iradeleriyle çözümlenebilecek davaların, önce uzlaşma
kurullarında çözüme kavuşturulmasını isteyen Özkaya, mümkün
olmadığı taktirde hukuk mahkemelerinde dava açılması için usul
hukukunda ve maddi hukukta gerekli değişikliklerin yapılması
gerektiğini söyledi. Adli Kolluk Yasası'nın bir an önce kabul
edilmesi gerektiğini,Kira Yasası'nın kira tespit komisyonlarının
kurulması yönünde değiştirilmesinde zorunluluk olduğunu, çoğulcu,
katılımcı, özgürlükçü demokrasiyi gerçekleştirmek, parlamentoyu
demokratikleştirmek üzere Siyasi Partiler ve Seçim yasalarında
mutlaka değişiklik yapılması ve 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasası'nın, Anayasa'nın değişen 68 ve 69 maddelerine uyumlu hale
getirilmesi gerektiğini anlatan Özkaya, teknolojik olanaklardan
yararlanılarak, hızlı ve güvenilir tebligat yapılacak şekilde
Tebligat Kanunu'nun değiştirilmesini, bilirkişilik müessesesinin
davaları uzatmayacak şekilde ayrı bir yasa ile düzenlenmesini
istedi. Özkaya, İcra ve İnfaz Hukuku yeniden gözden geçirilmesini,
Ceza ve Tedbirlerin İnfazı Hakkındaki Yasa Taslağı'nın bir an önce
yasalaşması gerektiğini söyledi. ORMAN İŞGALİNİ YASALAŞTIRMAK...''
Özkaya, Türkiye'de ormanların çoğalacağına azaldığını, erozyonun
ürkütücü boyutlara ulaştığını ifade ederek; şöyle konuştu: ''Devlet
ile orman köylüsü arasında kavga bir türlü bitmemekte, ormanlarımız
alev alev yanmaktadır. Devlet ormanların tahribatını önleyememekte,
önce ormanda işgale ve yapılaşmaya göz yummak sonra da bu yerleri
orman dışarısına çıkarmak suretiyle orman işgalini yasallaştırmak
gibi yanlış politikalarla ormanların azalmasına neden olmaktadır.
Çaresizliğin sonucu olarak yapılan orman dışına çıkarma işlemleri,
artık gelenek halini almış durumdadır. Orman Bakanlığı, ormanların
korunmasında yetersiz, azalmasına seyirci kalmaktadır. Ormanların
korunup çoğaltılması için yeni bir felsefe ile bireyden devlete,
köyden şehre, ceza evlerinden emniyet güçlerine ve okullara kadar
tüm kurum ve kuruluşları bu yönde örgütleyecek, aralarında el ve
işbirliğini sağlayacak bir Orman Kanunu çıkarılmasında zorunluluk
vardır.''